Yazının başlığı bana ait değil, bu aralar TV’lere çıkan iki deprem profesörünün olası Bursa depremi için yaptıkları açıklamanın ikinci cümlesi bu
“Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Nilüfer ve Osmangazi ilçelerini işaret ederek, "Yerle bir olur" dedi
“Bu şiddete bir deprem Bursa’da olsa ne olurdu nerdeyse Nilüfer’de sağlam ev kalmazdı”
Diyor, hani şu çok önemsediğiniz bilim insanları
Peki bilim insanlarının bu cümlesini ilk defa mı duyuyoruz? Elbette hayır 1999 Gölcük depreminin ardından da benzeri cümleler defalarca kurulmuştu
Bu cümle niçin kuruluyor? Birinci derece deprem kuşağında yer alan Bursa’nın ova vasfındaki yerleşim yeri Nilüfer olduğu için, zemini alüvyonlarla oluştuğu için, sıvılaşma olduğu için kuruluyor bu cümleler
Alüvyon zemin ve sıvılaşma denince aklınıza Hatay geldi değil mi, öyleyse devam edelim
Peki bilim insanlarının bu tespitlerini Nilüfer Belediye başkanları bilmiyor mu?
Mustafa Bozbey; 1999 tarihinde Nilüfer belediye başkanı seçiliyor ve 2019 yılına kadar tam 20 yıl bu görevi sürdürüyor eğitimi bu bilgileri bilmesini gerektiriyor Yüksek Öğrenimini 1980 yılında Anadolu Üniversitesi'nde görüyor. Mühendislik Mimarlık Fakültesi-İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitiriyor. Aynı okulda yüksek lisans öğrenimini yaparak "İnşaat Yüksek Mühendisi" olarak mezun oluyor.
Yani Nilüfer ilçesinin zemini çok iyi biliyor ama müteahhitlik ve Belediye Başkanlığını birlikte yapıyor olması bu bilgileri hatırlamasını engelliyor, para aşkı yani kapital bilgiyi unutturuyor
Yani bu zemine bakarak her akıllı insanın “en fazla üç beş kat imar verilir” dediği yere Bozbey ve devamında gelen Turgay Erdem’in 15 kat, 20 kat hatta 39 kat imar vermesi neyle açıklanabilir?
Rahmetli Hasan Pulur’un bir köşe yazısından hatırlıyorum “Kapitalizm kendisini asacak ipi bile bile satar” diye yazmıştı
MTA haritasına göre aktif faylardan olan Çalı Fayı; Kayapa, Balkan Mh, Ataevler, İhsaniye gibi bölgeleri etkilerken daha yeni inşaat yapılan bu bölgelerde 10-15 kat imarlar vermek neyle açıklanabilir
Çok özel bir örnek vereyim (ki bu örnek Bozbey’in kankası Bursa muhalif web sitesinde şu şekilde yer alıyor)
İfade aynen şöyle “Nilüfer Belediye Meclisi’nce onaylanan Planı Değişikliğinde, parsele özel yapılaşma şatları tanımlanmış olup, plan notları ile hem Bursa Büyükşehir Belediyesi İmar yönetmeliği hem de İmar Planı hükümleri yok sayılmış ve kat yüksekliği serbestisi getirilmiş ve birçok ayrıcalık tanınmıştır. Bu durum, kamu yararı taşımaması, plan değişikliğinin şahsa özel olarak yapılmıştır.
Yukarıda “ŞAHSA ÖZEL PLAN DEĞİŞİKLİĞİ” denen binanın kat yüksekliği 20, bina Özlüce Mahallesi’ne İzmir yolundan girişte sağda kalıyor, binanın adı BİAPORT “şahsa özel” diye vurgulanan gizli özne eski bakan Faruk Çelik olmalı çünkü bina abisine ait
Böyle onlarca belki yüzlerce plan değişikliği, rant yüklü kat çıkmalar Nilüfer’in 23 yıllık geleneği maalesef
Şimdi henüz deprem olmamışken, Nilüfer ilçesinin eski/yeni belediye başkanları (ki ikisinin de ortak sorumlulukları var) çıkıp bu işleri neden yaptığını, nasıl yaptığını, neyin karşılığında yaptığını açıklaması ve yargının da bu işe el atması zamanıdır
Deprem olduktan Nilüfer’in yüzde 90’ı yok olduktan sonra sorumluları bulmak bize çok şey kazandırmaz
Geçenlerde TMMOB’da bir mimar genç söz alarak aynen şunları söyledi;
“Nasıl ki, Kahramanmaraş’taki katillerin ceza almasını istiyorsak…
Bursa’daki potansiyel katiller yaşıyor!
Rüşvet alanı, rüşvet vereni… Hepimiz biliyoruz. (Ve evet kıymetli TMMOB… Hepiniz biliyorsunuz.)
Ben, adım gibi biliyorum. Siz de biliyorsunuz.
Ben, korkumdan konuşamıyorum. Aslında hep konuşuyoruz ama isim veremiyoruz.
Rüşvetle yapıldı bunlar! Hepimiz biliyoruz.
Masum değiliz hiçbirimiz.
23 yaşımdaydım, elime 300 bin lira verdiler.
Aradım, “sana para getirecekmişim!” Diye… O zamanki Başkan Yardımcısı… Şimdiki Başkan…
(Bunu böyle deyince) Patron kovdu. (beni)
“Ohhh” dedim.
Sonra (patron) gitti elden verdi parayı.
4 katlı yeri 9 kat yaptı!
Hepimiz biliyoruz.
He-pi-miz biliyoruz.
Benim şahit olduklarım, benim sağlıklı yaşamama engel!
Sinirlerime hakim olamıyorum.
Korkuyorum, konuşamıyorum.
Basın mensupları, bunu yayın lütfen…”
Mimar kardeşimizin ifadelerinin üstüne laf etmemek lazım ama bu basına açık toplantıda söylenen bu yürekli cümlelerin sadece bir iki medya kuruluşunda haberleştirilmesi ve köşe yazısına konu edilmesi bile başlı başına içine düştüğümüz vahameti özetliyor
Nilüfer Belediyesinin çok bilinen sloganı nasıldı?
“Gülümseyin, Nilüfer’desiniz” inanın bu slogan Babala TV’nin “Baraj patladı” yalanından çok daha vahim, çok daha yalan bir slogan, rant elde edenler için geçici dünyasal bir gülümse getirdi elbette Nilüfer ama
Nilüfer’de oturanların yeni sloganı “Endişelenin Nilüfer’desiniz”
Selam ve Saygıyla
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdülkadir Karakaya
“Endişelenin Nilüfer’desiniz”
Yazının başlığı bana ait değil, bu aralar TV’lere çıkan iki deprem profesörünün olası Bursa depremi için yaptıkları açıklamanın ikinci cümlesi bu
“Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Nilüfer ve Osmangazi ilçelerini işaret ederek, "Yerle bir olur" dedi
“Bu şiddete bir deprem Bursa’da olsa ne olurdu nerdeyse Nilüfer’de sağlam ev kalmazdı”
Diyor, hani şu çok önemsediğiniz bilim insanları
Peki bilim insanlarının bu cümlesini ilk defa mı duyuyoruz? Elbette hayır 1999 Gölcük depreminin ardından da benzeri cümleler defalarca kurulmuştu
Bu cümle niçin kuruluyor? Birinci derece deprem kuşağında yer alan Bursa’nın ova vasfındaki yerleşim yeri Nilüfer olduğu için, zemini alüvyonlarla oluştuğu için, sıvılaşma olduğu için kuruluyor bu cümleler
Alüvyon zemin ve sıvılaşma denince aklınıza Hatay geldi değil mi, öyleyse devam edelim
Peki bilim insanlarının bu tespitlerini Nilüfer Belediye başkanları bilmiyor mu?
Mustafa Bozbey; 1999 tarihinde Nilüfer belediye başkanı seçiliyor ve 2019 yılına kadar tam 20 yıl bu görevi sürdürüyor eğitimi bu bilgileri bilmesini gerektiriyor Yüksek Öğrenimini 1980 yılında Anadolu Üniversitesi'nde görüyor. Mühendislik Mimarlık Fakültesi-İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitiriyor. Aynı okulda yüksek lisans öğrenimini yaparak "İnşaat Yüksek Mühendisi" olarak mezun oluyor.
Yani Nilüfer ilçesinin zemini çok iyi biliyor ama müteahhitlik ve Belediye Başkanlığını birlikte yapıyor olması bu bilgileri hatırlamasını engelliyor, para aşkı yani kapital bilgiyi unutturuyor
Yani bu zemine bakarak her akıllı insanın “en fazla üç beş kat imar verilir” dediği yere Bozbey ve devamında gelen Turgay Erdem’in 15 kat, 20 kat hatta 39 kat imar vermesi neyle açıklanabilir?
Rahmetli Hasan Pulur’un bir köşe yazısından hatırlıyorum “Kapitalizm kendisini asacak ipi bile bile satar” diye yazmıştı
MTA haritasına göre aktif faylardan olan Çalı Fayı; Kayapa, Balkan Mh, Ataevler, İhsaniye gibi bölgeleri etkilerken daha yeni inşaat yapılan bu bölgelerde 10-15 kat imarlar vermek neyle açıklanabilir
Çok özel bir örnek vereyim (ki bu örnek Bozbey’in kankası Bursa muhalif web sitesinde şu şekilde yer alıyor)
İfade aynen şöyle “Nilüfer Belediye Meclisi’nce onaylanan Planı Değişikliğinde, parsele özel yapılaşma şatları tanımlanmış olup, plan notları ile hem Bursa Büyükşehir Belediyesi İmar yönetmeliği hem de İmar Planı hükümleri yok sayılmış ve kat yüksekliği serbestisi getirilmiş ve birçok ayrıcalık tanınmıştır. Bu durum, kamu yararı taşımaması, plan değişikliğinin şahsa özel olarak yapılmıştır.
Yukarıda “ŞAHSA ÖZEL PLAN DEĞİŞİKLİĞİ” denen binanın kat yüksekliği 20, bina Özlüce Mahallesi’ne İzmir yolundan girişte sağda kalıyor, binanın adı BİAPORT “şahsa özel” diye vurgulanan gizli özne eski bakan Faruk Çelik olmalı çünkü bina abisine ait
Böyle onlarca belki yüzlerce plan değişikliği, rant yüklü kat çıkmalar Nilüfer’in 23 yıllık geleneği maalesef
Şimdi henüz deprem olmamışken, Nilüfer ilçesinin eski/yeni belediye başkanları (ki ikisinin de ortak sorumlulukları var) çıkıp bu işleri neden yaptığını, nasıl yaptığını, neyin karşılığında yaptığını açıklaması ve yargının da bu işe el atması zamanıdır
Deprem olduktan Nilüfer’in yüzde 90’ı yok olduktan sonra sorumluları bulmak bize çok şey kazandırmaz
Geçenlerde TMMOB’da bir mimar genç söz alarak aynen şunları söyledi;
“Nasıl ki, Kahramanmaraş’taki katillerin ceza almasını istiyorsak…
Bursa’daki potansiyel katiller yaşıyor!
Rüşvet alanı, rüşvet vereni… Hepimiz biliyoruz. (Ve evet kıymetli TMMOB… Hepiniz biliyorsunuz.)
Ben, adım gibi biliyorum. Siz de biliyorsunuz.
Ben, korkumdan konuşamıyorum. Aslında hep konuşuyoruz ama isim veremiyoruz.
Rüşvetle yapıldı bunlar! Hepimiz biliyoruz.
Masum değiliz hiçbirimiz.
23 yaşımdaydım, elime 300 bin lira verdiler.
Aradım, “sana para getirecekmişim!” Diye… O zamanki Başkan Yardımcısı… Şimdiki Başkan…
(Bunu böyle deyince) Patron kovdu. (beni)
“Ohhh” dedim.
Sonra (patron) gitti elden verdi parayı.
4 katlı yeri 9 kat yaptı!
Hepimiz biliyoruz.
He-pi-miz biliyoruz.
Benim şahit olduklarım, benim sağlıklı yaşamama engel!
Sinirlerime hakim olamıyorum.
Korkuyorum, konuşamıyorum.
Basın mensupları, bunu yayın lütfen…”
Mimar kardeşimizin ifadelerinin üstüne laf etmemek lazım ama bu basına açık toplantıda söylenen bu yürekli cümlelerin sadece bir iki medya kuruluşunda haberleştirilmesi ve köşe yazısına konu edilmesi bile başlı başına içine düştüğümüz vahameti özetliyor
Nilüfer Belediyesinin çok bilinen sloganı nasıldı?
“Gülümseyin, Nilüfer’desiniz” inanın bu slogan Babala TV’nin “Baraj patladı” yalanından çok daha vahim, çok daha yalan bir slogan, rant elde edenler için geçici dünyasal bir gülümse getirdi elbette Nilüfer ama
Nilüfer’de oturanların yeni sloganı “Endişelenin Nilüfer’desiniz”
Selam ve Saygıyla