PKK neden silahları gömmüyor?
O silahları onlara kim, niçin veriyor?
PKK 1978 yılında kuruluyor, darbeyi önceden haber alan yönetici grup ülke dışına kaçıyor kalanlar 12 Eylül zindanlarına atılıyor,
Özellikle 12 Eylül döneminde Kürt halkına çok yoğun baskılar ve işkenceler uygulandı, hatta iki elin parmak sayısı kadar kadrosu olan bu terör örgütü için 12 Cezaevleri kuluçka görevi gördü ve PKK gücünü bu cezaevlerinde işkenceye uğrayan, baskıya uğrayan halktan alıyor
12 Eylül döneminde Kürtçe konuşmak yasak, türkü dinlemek yasak, gazete ve kitap basmak yasak hatta Kürtçe ıslık çalmak bile cezaevine girmeyi gerektiren suç haline getiriliyor
Varlığı, dili, kültürü yok sayılan “hayır siz Türk’sünüz” diye idare edilmeye çalışılan, CHP zihniyetinin icadıyla "Kürt yoktur. Dağda kart kurt diye ses çıkararak yürüdüklerinden kendilerine Kürt denilmiş dağ Türkleri vardır" bile dediler zamanında
Bölgede yıllarca devam eden Olağanüstü hâl ile ülke aslında iki rejimli bir şekilde yönetildi ve bölge vatandaşının devletine olan güveni işte böyle yok edildi
Bölgede; sabah uyanan vatandaş pencereyi kapıyı açtığında karşısında tank namlusu görüyor gece zaten sokağa çıkmak yasaktı
O dönemin ve maalesef devamında da Kürt olmak suçlu olmak gibi muamele görüyordu
İşte tüm bu olumsuz tabloyu kendine malzeme edinen PKK terör örgütü büyüdü ve halkta destek buldu
Terörü ve silahı siyaset yapma biçimi olarak kullanmak kesinlikle insanlıkla bağdaşan bir tutum değil, bebekleri, askerimizi, polisimizi, öğretmenleri, sivil insanları şehit edecek kadar insanlıktan nasibini almamış bir anlayışı anlama derdinde değilim, benim derdim bölge insanının yaşadıklarıyla ama devleti yönetenlerin aynı rahatsızlığı duyduklarını ve bunun için çözümler ürettiklerini de maalesef göremedik
Bölge insanı, yaşadığı coğrafyada hem terör örgütünden hem de vatandaşı olmaktan gurur duyduğu kendi devletinin yanlış siyasetinden çok eziyetler gördü, köyler boşaltıldı, insanlara işkenceler yapıldı, insanlar doğdukları ata yurtlarından ya sürüldüler ya kaçmak zorunda kaldılar
Bölge insanı bir gece terör örgütü üyelerinin sorgusundan geçerken ertesi gece devlet görevlileri tarafından sorgulandı
Binlerce insan göz altılarda kayboldu, binlerce insan işkenceye uğradı, terör örgütü tarafından infaz edildi, öldürüldü
Çok şükür bu karanlık günler geride kaldı
Ak parti iktidarı ile önce olağanüstü hale son verildi, Kürtçe konuşmak serbest bırakıldı, Kürtçe müzik dinlemek ve müzik üretmek serbest oldu, Kürtçe gazeteler, dergiler kitaplar basıldı, Kürtçe kurslar açıldı, üniversitelerde Kürtçe bölümü kuruldu, Kürtçe TV serbest oldu, devletin kendisi 24 saat yayın yapan TRT Kurdı’yi faaliyete soktu
Her sabah okuluna giden Kürt çocuğu “Türküm, doğruyum” gibi asimilasyoncu kurtuldu.
Türk doğmak, Kürt doğmak bizim elimizde olan ve birbirimize üstünlük saylayabileceğimiz bir şey de değil
Yani ülke normale döndü, ben hangi haklara sahipsem Kürt kardeşimde çok şükür aynı haklara sahip oldu
Peki ama PKK neden hala terör uyguluyor? PKK neden silah elde geziyor? PKK neden Kürt gençlerini kaçırıp dağa hapsediyor?
PKK’nın kurucu terör elebaşı Öcalan yakalanıp İmralı’ya getirildikten sonra uzun bir savunma yaptı (tamamını geçmişte okudum) ve o savunmada yılar içinde emperyalistler tarafından örgütün nasıl kullanıldığını açıkça anlattı ve bir yerde şöyle bir cümle kurdu “devleti bana altın tepside verseler istemem”
Türkiye’de yaşayan Kürt kardeşim benim faydalandığım tüm haklara sahipken (ki zaten öyle olmalı), terör örgütünün elbaşı ayrı bir devlet istemezken
PKK neden hala Terör ve silahta ısrar ediyor? PKK ne istiyor?
PKK kime hizmet ediyor?
Halkın, siyaset yapsın diye seçerek meclise gönderdiği 57 tane milletvekiline sahip olan DEM parti niye PKK’dan emir alıyor?
DEM parti ne istiyor ve neden PKK’ya silahları gömün diyemiyor?
Türkiye’nin artık Kürt Sorunu diye bir sorunu yok, o sorun vardı ve bitti, çözüldü, var diyen sorununu anlatsın bizde bilelim ama Türkiye’nin terör diye bir sorunu var hem de ABD/İsrail tarafından kiralanmış bir terör örgütü problemi var, içerde bu terör örgütünün siyasetini “Kürt siyaseti” gibi anlatıp iç savaş çıkarmak isteyen, kardeşi kardeşe kırdırmak isteyen legal görünümlü ova uzantısı var
PKK/PYD/YPG Amerika ve İsrail adına çalışıyor, İsrail’in güvenliği için PKK’nın terör örgütü olarak kalması ve silahlı mücadele vermesi şart
İsrail’in güvenliği için etrafındaki ülkelerin istikrarsızlaştırılması şart, özellikle bölgenin önder ülkesi haline gelen Türkiye’nin kendi içine hapsolması İsrail için olmazsa olmaz
Bölgede Türk-Kürt-Arap kardeşliğinin ve kucaklaşmasının gerçekleşmesi en çok İsrail’in güvenliğini rahatsız edecek gelişmedir
ABD’nin Ortadoğu’daki planlarını hayata geçirebilmesi için PKK’nın silahlı varlığı şart, hatta ABD, PKK’dan bahsederken “müttefikimiz” ifadesini kullanmak bile çekinmiyor
ABD kongresinden PKK’ya yapılan silah ve para desteklerini artık dünya biliyor
PKK bölgede kiralık olarak kullanılan bir aparat ve bu aparatın Kürtlerle alakası yok, hiçbir faydası yok
Ortadoğu’da yaşananlara hepimiz şahidiz, İsrail terör çetesinin Gazze’de çoluk çocuk, kadın, yaşlı ayrımı yapmadan uyguladığı soykırımı canlı izledik, Lübnan’a başlattığı saldırıyı, Yemen’e başlattığı saldırıyı, Suriye’yi defalarca vurduğunu hep beraber takip ettik
Sınırların ve rejimlerin değiştiği bir dönemde yaşıyoruz, eskinin gittiği yeninin doğum sancılarının çekildiği bir döneme şahitlik ediyoruz
Bugün her şeyden daha fazla ve daha acil Türkiye olarak kenetlenmemiz gerektiği bir dönemdeyiz
Devlet Bahçeli Bey’in ifade ettiği “Terör örgütü silahları gömsün” cümlesi bir kısım insanda soru işaretleri bırakmış olabilir ama Devlet Bey bu açıklamanın gerekçesini çok dikkatli cümlelerle doldurdu ve asıl önemle dikkat edilmesi gerekende bu gerekçe
Neler diyor Devlet Bey 26 Ekim tarihli sempozyum konuşmasında https://www.youtube.com/watch?v=IE63sDEmx_0
Dersim mebusu Diyap Ağa ve Bitlis Mebusu Yusuf Ziya Bey’den de alıntılar yaparak;
Kasım 1922’de Tunceli Mebusu Diyap Ağa bakınız TBMM’de neler söylemişti:
“Hepimiz biriz, kardeşiz.
Ama düşmanlar bizi birbirimize düşürmek için tuzaklar kuruyorlar.
Sen şöylesin, ben böyleyim, diye hile yapıyorlar.
Ne yapsalar nafile. Aslımız, neslimiz hep birdir. Biz hep kardeşiz.”
Hemen ardından kürsüye çıkan Bitlis Mebusu Yusuf Ziya Bey’in sözleri de muhteşem niteliktedir:
“Efendiler, bendeniz Kürt oğlu Kürt’üm.
Biz Kürtler, Avrupa’nın Sevr paçavrasıyla verdiği hakları, hukukları ayaklarımızın altında çiğnedik.
Türklerle beraber kanımızı döktük ve onlardan ayrılmadık.
Ayrılmak istemedik. Hiçbir zaman da istemeyeceğiz.”
Konuşmasının devamında;
“Siyonist terör çetesi Anadolu’yu çevrelemek maksadıyla küresel cinayet ve rezalet mekanizmasında toplaşan diğer Türkiye düşmanlarını yedeğine alarak üzerimize gelmeyi planlıyor.
Gazze’yi yurdumuza taşımak istiyorlar.
Bunun için istihbarat tezgahlarına, kapalı devre oyunlara ve işbirlikçi tahriklerine müracaat ediyorlar.
Lütfen uyanık olalım, birbirimizden kopmamız projelendiriliyor.
Birbirimize yüz çevirmemiz, surat asmamız, el uzatmak yerine yumruk sıkmamız dayatılıyor.”
Sanırım bu sempozyum konuşması Devlet Bey’in gerekçesinin ipuçlarını veriyor
Başkan Erdoğan AK parti Diyarbakır il kongresinde yaptığı konuşmada “Bizim ayrımız gayrımız olmadı. Aynı kıbleye dönüyoruz, aynı kitabı okuyoruz, aynı peygamberin yolunda yürüyoruz. Birlikte medeniyetimizi inşa ettik. Kürt ile Türk’ün arasına ayrımcılık sokan hem Kürt’ün hem Türk’ün, en çok da Müslüman’ın düşmanıdır. Sıkıştıkları için Gazze’de soykırım yapan siyonistlere adeta yalvarıyorlar. Bunlara hep birlikte, el ele vererek karşılık vereceğiz. Terör örgütü aradan çıkınca tarih boyunca olduğu gibi muhabbetle kucaklaşacağız. Bu coğrafyayı kardeşlik coğrafyası yapacağız”
Başkan Erdoğan yaptığı konuşmanın tamamında özetle bu mesajı vererek Devlet Bey’in gerekçesini tekrarladı. Konuşmada geçen “sıkıştıklarında Gazze’de soykırım yapan Siyonistlere yalvarıyorlar” ifadesi için bu haber okunmalı https://www.aa.com.tr/tr/dunya/israil-gazetesine-gore-pkk-ypg-tel-aviv-yonetiminden-yardim-istedi/3420728
Devlet Bahçeli Bey’in partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmadan bir bölümü ekleyerek yazının sonuna gelelim
"Kürt kardeşlerimizle aramıza kandan duvar çekmek için on yıllar boyunca faal halde bulunan zalimler ve onların kiralık tetikçisi, hain bölücü örgütün sonu gelmiştir. PKK/YPG terör örgütü, Kürt kardeşlerimizin ne vasisi ne vasıtası ne de varlık beyanıdır. Bölücü terörün Türk-Kürt kardeşliğini küresel sipariş üzerine hançerleme teşebbüsleri artık çuvallamış, muazzam milli uyanış kenetlenmiş halde belini doğrultmuştur. Terörsüz Türkiye'nin şafağı sökmüştür.
Şimdi hep birlikte ve yüksek sesle soralım PKK niçin hala terörde ısrar ediyor? Beklentisi nedir? Silahları neden gömmüyor?
PKK kimlere uşaklık yapıyor?
Selam ve saygıyla
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdülkadir Karakaya
PKK NEDEN SİLAHLARI GÖMMÜYOR?
PKK neden silahları gömmüyor?
O silahları onlara kim, niçin veriyor?
PKK 1978 yılında kuruluyor, darbeyi önceden haber alan yönetici grup ülke dışına kaçıyor kalanlar 12 Eylül zindanlarına atılıyor,
Özellikle 12 Eylül döneminde Kürt halkına çok yoğun baskılar ve işkenceler uygulandı, hatta iki elin parmak sayısı kadar kadrosu olan bu terör örgütü için 12 Cezaevleri kuluçka görevi gördü ve PKK gücünü bu cezaevlerinde işkenceye uğrayan, baskıya uğrayan halktan alıyor
12 Eylül döneminde Kürtçe konuşmak yasak, türkü dinlemek yasak, gazete ve kitap basmak yasak hatta Kürtçe ıslık çalmak bile cezaevine girmeyi gerektiren suç haline getiriliyor
Varlığı, dili, kültürü yok sayılan “hayır siz Türk’sünüz” diye idare edilmeye çalışılan, CHP zihniyetinin icadıyla "Kürt yoktur. Dağda kart kurt diye ses çıkararak yürüdüklerinden kendilerine Kürt denilmiş dağ Türkleri vardır" bile dediler zamanında
Bölgede yıllarca devam eden Olağanüstü hâl ile ülke aslında iki rejimli bir şekilde yönetildi ve bölge vatandaşının devletine olan güveni işte böyle yok edildi
Bölgede; sabah uyanan vatandaş pencereyi kapıyı açtığında karşısında tank namlusu görüyor gece zaten sokağa çıkmak yasaktı
O dönemin ve maalesef devamında da Kürt olmak suçlu olmak gibi muamele görüyordu
İşte tüm bu olumsuz tabloyu kendine malzeme edinen PKK terör örgütü büyüdü ve halkta destek buldu
Terörü ve silahı siyaset yapma biçimi olarak kullanmak kesinlikle insanlıkla bağdaşan bir tutum değil, bebekleri, askerimizi, polisimizi, öğretmenleri, sivil insanları şehit edecek kadar insanlıktan nasibini almamış bir anlayışı anlama derdinde değilim, benim derdim bölge insanının yaşadıklarıyla ama devleti yönetenlerin aynı rahatsızlığı duyduklarını ve bunun için çözümler ürettiklerini de maalesef göremedik
Bölge insanı, yaşadığı coğrafyada hem terör örgütünden hem de vatandaşı olmaktan gurur duyduğu kendi devletinin yanlış siyasetinden çok eziyetler gördü, köyler boşaltıldı, insanlara işkenceler yapıldı, insanlar doğdukları ata yurtlarından ya sürüldüler ya kaçmak zorunda kaldılar
Bölge insanı bir gece terör örgütü üyelerinin sorgusundan geçerken ertesi gece devlet görevlileri tarafından sorgulandı
Binlerce insan göz altılarda kayboldu, binlerce insan işkenceye uğradı, terör örgütü tarafından infaz edildi, öldürüldü
Çok şükür bu karanlık günler geride kaldı
Ak parti iktidarı ile önce olağanüstü hale son verildi, Kürtçe konuşmak serbest bırakıldı, Kürtçe müzik dinlemek ve müzik üretmek serbest oldu, Kürtçe gazeteler, dergiler kitaplar basıldı, Kürtçe kurslar açıldı, üniversitelerde Kürtçe bölümü kuruldu, Kürtçe TV serbest oldu, devletin kendisi 24 saat yayın yapan TRT Kurdı’yi faaliyete soktu
Her sabah okuluna giden Kürt çocuğu “Türküm, doğruyum” gibi asimilasyoncu kurtuldu.
Türk doğmak, Kürt doğmak bizim elimizde olan ve birbirimize üstünlük saylayabileceğimiz bir şey de değil
Yani ülke normale döndü, ben hangi haklara sahipsem Kürt kardeşimde çok şükür aynı haklara sahip oldu
Peki ama PKK neden hala terör uyguluyor? PKK neden silah elde geziyor? PKK neden Kürt gençlerini kaçırıp dağa hapsediyor?
PKK’nın kurucu terör elebaşı Öcalan yakalanıp İmralı’ya getirildikten sonra uzun bir savunma yaptı (tamamını geçmişte okudum) ve o savunmada yılar içinde emperyalistler tarafından örgütün nasıl kullanıldığını açıkça anlattı ve bir yerde şöyle bir cümle kurdu “devleti bana altın tepside verseler istemem”
Türkiye’de yaşayan Kürt kardeşim benim faydalandığım tüm haklara sahipken (ki zaten öyle olmalı), terör örgütünün elbaşı ayrı bir devlet istemezken
PKK neden hala Terör ve silahta ısrar ediyor? PKK ne istiyor?
PKK kime hizmet ediyor?
Halkın, siyaset yapsın diye seçerek meclise gönderdiği 57 tane milletvekiline sahip olan DEM parti niye PKK’dan emir alıyor?
DEM parti ne istiyor ve neden PKK’ya silahları gömün diyemiyor?
Türkiye’nin artık Kürt Sorunu diye bir sorunu yok, o sorun vardı ve bitti, çözüldü, var diyen sorununu anlatsın bizde bilelim ama Türkiye’nin terör diye bir sorunu var hem de ABD/İsrail tarafından kiralanmış bir terör örgütü problemi var, içerde bu terör örgütünün siyasetini “Kürt siyaseti” gibi anlatıp iç savaş çıkarmak isteyen, kardeşi kardeşe kırdırmak isteyen legal görünümlü ova uzantısı var
PKK/PYD/YPG Amerika ve İsrail adına çalışıyor, İsrail’in güvenliği için PKK’nın terör örgütü olarak kalması ve silahlı mücadele vermesi şart
İsrail’in güvenliği için etrafındaki ülkelerin istikrarsızlaştırılması şart, özellikle bölgenin önder ülkesi haline gelen Türkiye’nin kendi içine hapsolması İsrail için olmazsa olmaz
Bölgede Türk-Kürt-Arap kardeşliğinin ve kucaklaşmasının gerçekleşmesi en çok İsrail’in güvenliğini rahatsız edecek gelişmedir
ABD’nin Ortadoğu’daki planlarını hayata geçirebilmesi için PKK’nın silahlı varlığı şart, hatta ABD, PKK’dan bahsederken “müttefikimiz” ifadesini kullanmak bile çekinmiyor
ABD kongresinden PKK’ya yapılan silah ve para desteklerini artık dünya biliyor
PKK bölgede kiralık olarak kullanılan bir aparat ve bu aparatın Kürtlerle alakası yok, hiçbir faydası yok
Ortadoğu’da yaşananlara hepimiz şahidiz, İsrail terör çetesinin Gazze’de çoluk çocuk, kadın, yaşlı ayrımı yapmadan uyguladığı soykırımı canlı izledik, Lübnan’a başlattığı saldırıyı, Yemen’e başlattığı saldırıyı, Suriye’yi defalarca vurduğunu hep beraber takip ettik
Sınırların ve rejimlerin değiştiği bir dönemde yaşıyoruz, eskinin gittiği yeninin doğum sancılarının çekildiği bir döneme şahitlik ediyoruz
Bugün her şeyden daha fazla ve daha acil Türkiye olarak kenetlenmemiz gerektiği bir dönemdeyiz
Devlet Bahçeli Bey’in ifade ettiği “Terör örgütü silahları gömsün” cümlesi bir kısım insanda soru işaretleri bırakmış olabilir ama Devlet Bey bu açıklamanın gerekçesini çok dikkatli cümlelerle doldurdu ve asıl önemle dikkat edilmesi gerekende bu gerekçe
Neler diyor Devlet Bey 26 Ekim tarihli sempozyum konuşmasında https://www.youtube.com/watch?v=IE63sDEmx_0
Dersim mebusu Diyap Ağa ve Bitlis Mebusu Yusuf Ziya Bey’den de alıntılar yaparak;
Kasım 1922’de Tunceli Mebusu Diyap Ağa bakınız TBMM’de neler söylemişti:
“Hepimiz biriz, kardeşiz.
Ama düşmanlar bizi birbirimize düşürmek için tuzaklar kuruyorlar.
Sen şöylesin, ben böyleyim, diye hile yapıyorlar.
Ne yapsalar nafile. Aslımız, neslimiz hep birdir. Biz hep kardeşiz.”
Hemen ardından kürsüye çıkan Bitlis Mebusu Yusuf Ziya Bey’in sözleri de muhteşem niteliktedir:
“Efendiler, bendeniz Kürt oğlu Kürt’üm.
Biz Kürtler, Avrupa’nın Sevr paçavrasıyla verdiği hakları, hukukları ayaklarımızın altında çiğnedik.
Türklerle beraber kanımızı döktük ve onlardan ayrılmadık.
Ayrılmak istemedik. Hiçbir zaman da istemeyeceğiz.”
Konuşmasının devamında;
“Siyonist terör çetesi Anadolu’yu çevrelemek maksadıyla küresel cinayet ve rezalet mekanizmasında toplaşan diğer Türkiye düşmanlarını yedeğine alarak üzerimize gelmeyi planlıyor.
Gazze’yi yurdumuza taşımak istiyorlar.
Bunun için istihbarat tezgahlarına, kapalı devre oyunlara ve işbirlikçi tahriklerine müracaat ediyorlar.
Lütfen uyanık olalım, birbirimizden kopmamız projelendiriliyor.
Birbirimize yüz çevirmemiz, surat asmamız, el uzatmak yerine yumruk sıkmamız dayatılıyor.”
Sanırım bu sempozyum konuşması Devlet Bey’in gerekçesinin ipuçlarını veriyor
Başkan Erdoğan AK parti Diyarbakır il kongresinde yaptığı konuşmada “Bizim ayrımız gayrımız olmadı. Aynı kıbleye dönüyoruz, aynı kitabı okuyoruz, aynı peygamberin yolunda yürüyoruz. Birlikte medeniyetimizi inşa ettik. Kürt ile Türk’ün arasına ayrımcılık sokan hem Kürt’ün hem Türk’ün, en çok da Müslüman’ın düşmanıdır. Sıkıştıkları için Gazze’de soykırım yapan siyonistlere adeta yalvarıyorlar. Bunlara hep birlikte, el ele vererek karşılık vereceğiz. Terör örgütü aradan çıkınca tarih boyunca olduğu gibi muhabbetle kucaklaşacağız. Bu coğrafyayı kardeşlik coğrafyası yapacağız”
Başkan Erdoğan yaptığı konuşmanın tamamında özetle bu mesajı vererek Devlet Bey’in gerekçesini tekrarladı. Konuşmada geçen “sıkıştıklarında Gazze’de soykırım yapan Siyonistlere yalvarıyorlar” ifadesi için bu haber okunmalı https://www.aa.com.tr/tr/dunya/israil-gazetesine-gore-pkk-ypg-tel-aviv-yonetiminden-yardim-istedi/3420728
Devlet Bahçeli Bey’in partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmadan bir bölümü ekleyerek yazının sonuna gelelim
"Kürt kardeşlerimizle aramıza kandan duvar çekmek için on yıllar boyunca faal halde bulunan zalimler ve onların kiralık tetikçisi, hain bölücü örgütün sonu gelmiştir. PKK/YPG terör örgütü, Kürt kardeşlerimizin ne vasisi ne vasıtası ne de varlık beyanıdır. Bölücü terörün Türk-Kürt kardeşliğini küresel sipariş üzerine hançerleme teşebbüsleri artık çuvallamış, muazzam milli uyanış kenetlenmiş halde belini doğrultmuştur. Terörsüz Türkiye'nin şafağı sökmüştür.
Şimdi hep birlikte ve yüksek sesle soralım PKK niçin hala terörde ısrar ediyor? Beklentisi nedir? Silahları neden gömmüyor?
PKK kimlere uşaklık yapıyor?
Selam ve saygıyla