Sözcü gazetesi bugün (dün) internet sitesinde apar topar bir haber yayına koydu. Basılı versiyona koyarlar mı? Koyarlarsa nasıl verirler bilmem ama mal bulmuş Mağribî gibi atladıkları haberin başlığı aynen şöyle:
"Türk Milleti'nin 29 Ekim'de Hangi bayramı Kutladığını Biri Çıkıp Ankara'ya Anlatsın"
Haber şöyle diyor;
“Türk Milleti’nin en büyük bayramı Cumhuriyet’in 96. Kuruluş Yıldönümünde, Başkent Ankara’da “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” anması yapılacak. Ankara Valisi Vasip Şahin ve Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Turan Akpınar’ın talimatıyla, başkentte “Gölge Oyunu” oynanacak. Bayramın resmi olarak başladığı saatte Tevfik İleri Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde başlayacak oyuna; öğrenci, öğretmen ve veli katılımının sağlanması için tedbir alınması da resmi yazıyla emredildi.”
İtirazları var anlaşılan. Anlaşıldığına göre böyle bir günde “15 Temmuz Demokrasi ve Birlik Günü” anılması onları hayli rahatsız etmiş. Bu rahatsızlıklarını vurgulamak için bir de Eğitim İş Genel Özlük Hukuk Sekreteri Maksut Balmuk diye birini konuşturmuşlar. Zat-ı muhterem bayram kutlamaları ve de özellikle Cumhuriyet Bayramı uzmanı olmalı ki epey laf sarf etmiş, son olarak da;
“15 Temmuz Anma Programı yapılıyor. Cumhuriyet Bayramı'nda, Cumhuriyet'in Başkenti Ankara'da hem de zorunlu 15 Temmuz programı yapılması kabul edilemez.” Demiş.
15 Temmuz’a karşı büyük bir rahatsızlık duyuyorlar. Bu rahatsızlıkları biraz saplantılarından da kaynaklanıyor aslında. 29 Ekim’in sadece ama sadece Atatürk ile anılması gerektiğini düşünüyorlar.
Daha da ağır basan rahatsızlık nedenleri ise artık kendi düzenlerinin olmayışı. Türkiye’nin büyük bir devlet haline gelmiş olması. Çok başarılı ve dirayetli bir liderinin olması. Böyle olunca bunların ağababaları Paganlar rahatsız oluyor ve talimatı veriyorlar; “Devirin şunu da sizi iktidara getirelim.” Tabi onları iktidara getirmenin diyetinden bahseden yok. Malum dış güçlerin Türkiye üzerindeki emelleri de malum. Bunu hesaba katan yok. İşin çok vahim bir başka ama her şeyden önemli noktası ise bunların böyle yaparak FETÖ’ye hizmet ediyor olmaları.
Şimdilerde pompalamaya başladıkları gaz ise; “2023’de biz iktidar olacağız. Başkan bizden olacak.”
Buna kendileri de pek inanmıyor ama müşteriyi kaçırmamak, morallerini yerinde tutmak gerekiyor. Hani şu “Kıyamet falanca tarihte kopacak.” Diye müritlerine seslenip kıyamet kopmayınca da “Yanlış hesaplamışım.” Diyerek yeni tarih veren kült lideri gibi ha bire tarih erteliyorlar.
Bunlardan birine sordum, “Peki kim Başkan olacak? İmamoğlu mu?” diye sordum. Şöyle bir düşündü ve “Yok ya ondan olmaz.” Dedi. Ardından bir daha sordum “Kılıçdaroğlu mu?” diye. Hiç düşünmeden “O hiç olmaz.” Diye cevapladı ve ekledi “Aslında kimse yok.” Deyiverdi…
Neyse biz konumuza dönelim. 15 Temmuz’un Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte anılmasının önemi çok büyüktür. Asıl birilerinin bu önemi bunların beynine sokması lazım. Anlamak isterlerse tabii.
15 Temmuz’da bu halk o Cumhuriyeti korumak için şehit ve gazi oldu. Bazıları gibi kaçıp saklanmadı. Bankamatiklerden çekebildiği parayı çekip arabalarının depolarını doldurmadı. Eve yiyecek stoklamadı.
15 Temmuz bu halkın bazılarının yıkılma ihtimaline alkış tuttuğu anda Gazi Mustafa Kemal’in ilan ettiği Cumhuriyet’i koruyup kurtarmasından dolayı önemlidir.
Anladınız mı?