Hissiyatın ifadesidir kelimeler. Her lisanda farklı farklı ama genelde aynıdır yapı olarak. Yani düşünceyi, duyguyu ve niyeti ifade ederler. 

Biraz açalım isterseniz;
Örnek olarak İngilizce ve Türkçe karşılaştırmalı bir ifadeyi ele alalım. Gerçi bugünlerde iyi İngilizce bilmek suç oldu. Sosyal medyada iyi İngilizce bilenlere “ezik” diye hakaretamiz biçimde saldıran kompleksli kişiler türedi ya bu başka bir makale konusu olduğu için şimdilik es geçelim.

Ne diyorduk?

Karşılaştırmalı bir biçimde niyetin, duygunun ve düşüncenin her dilde aynı yapıda olduğunu söylüyor ve kelimeler, cümle yapısı ve gramer farklı olsa da mealen aynı şeyi ifade ettiğini anlatmaya çalışıyorduk.

Şimdi, İngilizce bir cümle kuralım ve Türkçe tercümesini verelim ardından.

I will go. Yani “Gideceğim” bir niyeti ifade ediyor. Gelecekte ne yapacağını söylüyor. I may go. Yani “Gidebilirim” bir kesinlik yok. İhtimali belirtiyor. I will consider going. Yani “Gitmeyi düşüneceğim” gidip gitmeyeceği belli değil ama o konuyu düşünecek. İfade edilen budur. I may consider going. Yani “Gitmeyi düşünebilirim” böyle bir ihtimali düşünebilme ihtimali olduğunu söylüyor.

Böyle açıklamalar diplomasi dilinde çok kullanılır. Niyet kelimelerin ardına gizlenir ve gerektiği durumlarda “ben öyle değil, şöyle demiştim” diye işin içinden sıyrılmaya çalışılır.

Şimdi gelelim Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz’ın son açıklamasına. Şöyle diyor Sayın Yılmaz ekonomik gelişmeler ile ilgili yaptığı açıklamada;
“Önümüzdeki süreçte de burada kural, kurala dayalı bir husus var. Enflasyon farkı dediğimiz oluşan farkı yılbaşında zaten memur maaşlarına yansıtmış olacağız. Dolayısıyla hem alacakları artış hem enflasyon farkının yansımasıyla memur maaşlarında ciddi bir artış öngörüyoruz. Bu memur emeklilerine de yansımış olacak. Diğer emeklilerimizle ilgili dengeleyici bir çalışmayı tabii ki dikkate alabiliriz. Bu konuda yıl sonuna kadar çalışmalarımızı sonuçlandırmayı öngörüyoruz. Dolayısıyla şunu ifade edebiliriz; hiçbir kesimi biz bugüne kadar enflasyona ezdirmedik. AK Parti'nin son 20 yılına bakın. Tek bir kesim var enflasyon karşısında ücreti gerilemiş olan sadece, üst düzey kamu yöneticileri var. Onun dışında hiçbir kesimin ücret artışları enflasyon altında kalmadı. AK Parti bunu başardı.”

Gelin beraber inceleyelim. Önce memur maaşlarıyla ilgili söylediklerine bakalım:
“Enflasyon farkı dediğimiz oluşan farkı yılbaşında zaten memur maaşlarına yansıtmış olacağız.”
Burada bir kesinlik mevcut. Yapılacak şeyi teyit ediyor. Ardından ekliyor:
“Memur maaşlarında ciddi bir artış öngörüyoruz.”
İlkini teyit eder şekilde bir “öngörü” yani tahmin belirtiyor. İşte burada ilk kesinliği müphem haline getiren bir ifade mevcut. Çünkü öngörü ya da tahmin denilen şey aslında gerçekleşmeme ihtimalini de muhteva eder.
Devam edelim:
“Bu memur emeklilerine de yansımış olacak.”
Burada da bir kesinlik var. Olacak şey vurgulanıyor.
Ancak, işçi ve BAĞ-KUR emeklileri de kastedilerek sarf edilen şu kelimelere dikkatle bakalım;
“Diğer emeklilerimizle ilgili dengeleyici bir çalışmayı tabii ki dikkate alabiliriz.”
Diğer emeklilerle ilgili dengeleyici bir çalışma yapılacak demiyor. Bunun dikkate alınabileceğini ifade ediyor. Böyle bir ihtimal olduğunu söylüyor. 
İfadeye dikkatle bakarsak, çalışmaların sene sonuna kadar sonlandırılacağı tahmin ediliyor. 
Netice itibarıyla işçi ve BAĞ-KUR emeklisi için düşünülen kesin bir şey yok. Olabilir ancak sene sonundan önce bu ihtimal dahi yok.
Sözün özü Sayın Yılmaz’ın ifadelerini incelediğimizde azla yetinmeye mecbur bırakılan ve hatta hatırı sayılır bir bölümü hiç zam alamayan emeklimiz yine göz ardı edileceğe benziyor.
Sadece durumun düşünülebilme ihtimali var.
O da seneye!