Seçimler yaklaşırken Ak Parti’nin tek başına iktidara geleceğini gören tüm düşmanlarını bir telaş aldı. Korku dağları sardı, etekler tutuştu.

Ellerinden gelen her türlü pisliği yapmaya hazır Ak Parti ve “Tayyip” düşmanları “her ne pahasına olursa olsun” hiç olmazsa bir koalisyon durumu oluşması için var güçleriyle çalışıyorlar.

Vatana kasteden teröristler, uyuyan polisleri öldürmek bir yana,  hastanelerin yeni doğan servisini bile havaya uçuracak kadar canavarlaştı.

Ne diyor sayın Başbakanımız?

“İşgal kuvvetleri bile bu kadar alçalmamıştı.” Diyor.

Hükümetler kurup, hükümetler yıkmış olan medya patronları artık bunu yapamayacaklarını gördükçe iyiden iyiye deliye döndü. Besleme gazetecilerine emirler yağdırıp her türlü çarpıtma, yalan ve algı yönetimine yönelik haberleri, yorumları arttırmalarını istiyor.

Fetöcüler ve maşaları vatan hainlerinin türlüsüyle iş birliği halinde.

Gerçi göçmen krizinin Türkiye ’siz çözülemeyeceğini anladılar ama Batı Medyası ’da, “Ak Parti iktidara gelmesin” diye ne gerekiyorsa yapmaya devam ediyor hala…

Ce Ha Pe Genel Müdürü, (pardon başkanı mı olacaktı?) kendisine yapılan çağrıya uydu görünüp gidip Sayın Başbakan ile görüşüyor. Görüşüyor ama çıktıktan sonra, “İçeride konuşulanları açıklarsam Davutoğlu zor durumda kalır.” Deyiveriyor. Belli ki bunu oraya gönderen ona bir akıl verip bu tezgâhı hazırlatmış. Kendine kalsa belki de kırk yıl bunu akıl edemeyebilirdi…

Diyor diyor da ne oluyor?

Çalmak istediği kara yüzüne gözüne bulaşıyor. Hemen alıyor cevabı Ak Parti’den;

“Açıklamazsan namertsin!”

Sayın Başbakan da ağzının payını veriyor;

"Ben de umutluydum ama ülkeyi ilgilendiren terörle ilgili bir olayda, gelin baş başa görüşelim, liderlerin hepsini o zaman çağırdım. Demirtaş katil ilan ettiği için devleti de bizi de, görüşecek zemin yoktu, Bahçeli gelmedi. Sayın Kılıçdaroğlu geldi, güzel de görüşme yaptığımı varsayıyordum, çıktı görüşmede terörle alakalı ne yoksa onları gündeme getirdi, sonra da 'içeride konuşulanları açıklarsam Davutoğlu zor durumda kalır' dedi. Şimdi burada tahammül edemeyen kim, ötekileştiren kim? Niye zor durumda kalacakmışım? Bir devlet sırrını sizle paylaşmışsak ya bu sırra hürmet edeceksin ve açmayacaksın ya da açtıysan sonuna kadar aç. Günlerdir söylüyorum. Neyse benim zor durumda kalacağım şey, aç." Ardından da ekliyor;

“Siyasi görüş ayrılıkları olur ama bu görüş ayrılıklarını bir katı tutuma dönüştürmemek lazım. Buna mukabil bizim hakkımızda ne denildiğine bakın. Sayın Cumhurbaşkanımız hakkında ne kadar hakaret edildiğine, ailelerin nasıl karıştırıldığına, benim hakkımda görevimi ifa ettiğim esnasında ne kadar hakarete maruz kaldığıma hepiniz bir bakın. Bunu söyleyenlerin, biraz da öz eleştiri yapmaları lazım.” Diye kibarca anlatıyor durumu.

Diğer yandan bir başka grup da mahalle baskısı oluşturmak üzere örgütleniyor. Sandık başlarına göndermek üzere web sitesi üzerinden militan kaydı yapıyor.

O web sitesini hiç incelediniz mi? Ben inceledim. Kayıt olanlara gizlilik yemini ettiriliyor.

Hiç “kimlik bilgisi” yalanına sığınmasınlar. Şimdi soruyorum;

Web sitenize kaydolanlara verdirdiğiniz “gizlilik sözü” hangi bilgi ve belgeleri içeriyor?

Sitede “Gönüllü Sözü” başlığı altında yer alan ve sonunda, “Gönüllü Sözcü’nü okuduğumu ve anladığımı, kabul ettiğimi beyan eder ve söz veririm.” Diyerek kabul edilmesini istediğiniz şeyler nedir? Hangi belgeleri imha ettiriyorsunuz?

Bu dernek yeraltı faaliyetleri mi yapacak ki neredeyse Masonlardan bile daha büyük bir gizlilik istiyorsunuz?

Umarım açıklarsınız ya da yasal yollarla bunun ne olduğu araştırılıp açıklanır.

Seçime az kaldı. Yapabiliyorsanız halkın Ak Parti’yi seçmesini engelleyin.

Kılıçdaroğlu sana da bir sözüm var. İç savaşla tehdit etmek senin boyunu aşar. Git onu sana söyletenlere benden selam söyle…