Elektriğe zam gelmiş. Önemli değil, evdeki elektriğe değil. Sanayi elektriğine.
Çaktırmadan fiyatlar arttırılacak yani. Cebimizden elektrik parası olarak
çıkmadığı için sevineceğiz. Fiyat artışı görünürde evleri etkilemiyor ama
çaktırmadan aile bütçesine darbe indiriyor. Fiyatlar arttı bile. A’dan Z’ye zam!
Gerekçe: enerji fiyatlarında artış. Bizim bakkal Rüstem bile “Abi enerji fiyatları
arttı o yüzden her şeye ellişer kuruş koydum.” Diyor. Fabrika işletiyor sanki
mübarek!
Paketli gıdalarda fiyatlar sabit görünüyor. Sabit olmasına sabit ama paket içeriği
küçülüyor ha bire…
Avrupa tedbir almış bu tatlı su kurnazlarına. Paketlere görünür ve fark edilir
şekilde gramaj yazılacak!
Bizde de yazılıyor, minicik ve fark edilemeyecek şekilde.
Ekmekler sandviç kadar oldu.
Ulaşım deseniz ayrı konu. Tren biletlerine sessiz sedasız zam yapıldı. Bursalı
şansla. Tren olmadığı için bu derdi yok en azından.
İyi bir haber verelim, araç satışlarında alınan tedbirler işe yaradı. İyi de asgari
ücretli ve emekli her gün araç almıyor. Onların durumu ne olacak?
Hikâyeyi herkes bilir;
Bir kış, neredeyse adam boyu kar yağmış. Aylarca bir toplu iğne başı kadar bile
toprak görülmemiş. İnsanlar burunlarını dahi dışarıya çıkaramamış. Hazıra dağ
dayanmaz hesabı, halkın yiyeceği de tükenmeye başlamış. İnsanlar lokmalarını
sayar hâle gelmişler. Kıtlık sadece insanları değil hayvanları da vurmuş, bir deri
bir kemik kalmışlar.
Hoca’nın emektar eşeği de kıtlıktan fazlasıyla nasibini almış; günden güne
kötülemiş. Elinde avucunda bir şey kalmayan Hoca, eşeğin kulağına bir umut
eğilip, "Ölme eşeğim ölme, demiş, bahar gelince yonca bitecek. Sen de yersin ben
de!
Bahara çok var daha ama olsun en azından umudumuz var.
Umut bir yandan iyidir, insana müphem bir güç verir, dayanmasını sağlar. Ne var
ki umut aynı zamanda, zihnin içine düştüğü tehlikeli bir tuzaktır! Umut, akıl
yürütemeyen insan zihninin kendi ruhuna en büyük ihanetidir!
Emeklilerden sağ kalabilenler yılbaşındaki zammı görecek. Bu onları ferahlatacak
mı bilemeyiz ama verilen sözler o yönde.
Güzel şeyler de olmuyor değil aslında.
Gençlere cep telefonu desteği Cumhuriyet tarihinde bir ilk. İlk defa bir iktidar
gençleri düşünerek onlar için bir şeyler yaşıyor. Ücretsiz internet de gayet
güzel.
Yapılan şey çok güzel diye eleştirilecek yönünü göz ardı edemeyiz elbet.
Cep telefonu ve internet desteğini alkışlarken bilgisayar mevzusunu tenkit etmek
mecburiyetindeyim. 9500 liraya lise üzeri eğitim gören bir öğrencinin ihtiyacını
karşılayacak bilgisayar yok!
Deselerdi ki “üniversiteli gençlere yerli üretim olmak kaydıyla alacakları herhangi
bir bilgisayar için 5500 lira verilecek.” O zaman çok şık olurdu.
Gözden kaçan diğer bir ayrıntı ise şu ki söylenen “5500 liraya kadar!” buradaki
“kadar” lafı akılları karıştırıyor.
Neyse, ölme emeklim ölme…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Alpan
ZAM!
Elektriğe zam gelmiş. Önemli değil, evdeki elektriğe değil. Sanayi elektriğine.
Çaktırmadan fiyatlar arttırılacak yani. Cebimizden elektrik parası olarak
çıkmadığı için sevineceğiz. Fiyat artışı görünürde evleri etkilemiyor ama
çaktırmadan aile bütçesine darbe indiriyor. Fiyatlar arttı bile. A’dan Z’ye zam!
Gerekçe: enerji fiyatlarında artış. Bizim bakkal Rüstem bile “Abi enerji fiyatları
arttı o yüzden her şeye ellişer kuruş koydum.” Diyor. Fabrika işletiyor sanki
mübarek!
Paketli gıdalarda fiyatlar sabit görünüyor. Sabit olmasına sabit ama paket içeriği
küçülüyor ha bire…
Avrupa tedbir almış bu tatlı su kurnazlarına. Paketlere görünür ve fark edilir
şekilde gramaj yazılacak!
Bizde de yazılıyor, minicik ve fark edilemeyecek şekilde.
Ekmekler sandviç kadar oldu.
Ulaşım deseniz ayrı konu. Tren biletlerine sessiz sedasız zam yapıldı. Bursalı
şansla. Tren olmadığı için bu derdi yok en azından.
İyi bir haber verelim, araç satışlarında alınan tedbirler işe yaradı. İyi de asgari
ücretli ve emekli her gün araç almıyor. Onların durumu ne olacak?
Hikâyeyi herkes bilir;
Bir kış, neredeyse adam boyu kar yağmış. Aylarca bir toplu iğne başı kadar bile
toprak görülmemiş. İnsanlar burunlarını dahi dışarıya çıkaramamış. Hazıra dağ
dayanmaz hesabı, halkın yiyeceği de tükenmeye başlamış. İnsanlar lokmalarını
sayar hâle gelmişler. Kıtlık sadece insanları değil hayvanları da vurmuş, bir deri
bir kemik kalmışlar.
Hoca’nın emektar eşeği de kıtlıktan fazlasıyla nasibini almış; günden güne
kötülemiş. Elinde avucunda bir şey kalmayan Hoca, eşeğin kulağına bir umut
eğilip, "Ölme eşeğim ölme, demiş, bahar gelince yonca bitecek. Sen de yersin ben
de!
Bahara çok var daha ama olsun en azından umudumuz var.
Umut bir yandan iyidir, insana müphem bir güç verir, dayanmasını sağlar. Ne var
ki umut aynı zamanda, zihnin içine düştüğü tehlikeli bir tuzaktır! Umut, akıl
yürütemeyen insan zihninin kendi ruhuna en büyük ihanetidir!
Emeklilerden sağ kalabilenler yılbaşındaki zammı görecek. Bu onları ferahlatacak
mı bilemeyiz ama verilen sözler o yönde.
Güzel şeyler de olmuyor değil aslında.
Gençlere cep telefonu desteği Cumhuriyet tarihinde bir ilk. İlk defa bir iktidar
gençleri düşünerek onlar için bir şeyler yaşıyor. Ücretsiz internet de gayet
güzel.
Yapılan şey çok güzel diye eleştirilecek yönünü göz ardı edemeyiz elbet.
Cep telefonu ve internet desteğini alkışlarken bilgisayar mevzusunu tenkit etmek
mecburiyetindeyim. 9500 liraya lise üzeri eğitim gören bir öğrencinin ihtiyacını
karşılayacak bilgisayar yok!
Deselerdi ki “üniversiteli gençlere yerli üretim olmak kaydıyla alacakları herhangi
bir bilgisayar için 5500 lira verilecek.” O zaman çok şık olurdu.
Gözden kaçan diğer bir ayrıntı ise şu ki söylenen “5500 liraya kadar!” buradaki
“kadar” lafı akılları karıştırıyor.
Neyse, ölme emeklim ölme…