SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Cemaatler kim için tehdittir?

Yazının Giriş Tarihi: 04.08.2018 18:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.08.2018 18:50
Prof. Dr. İlhami Güler sosyal medya hesabından şöyle yazmış: "Tarikatlar, dinsel bir mağduriyetten, şeriatın (Kelam-Fıkıh) katı ve kuru oluşundan doğmuşlardı. Cemaatler, Türkiye'de politik devrimlerin yarattığı mağduriyetten doğduğu için zorunlu olarak politik hedef taşıdılar. İki binlerden sonraki muhafazakar iktidar, bu mağduriyeti giderdiği için açığa düştüler, Rejime karşı tehlike oluşturmaktan, iktidara karşı tehlike oluşturmaya başladılar. Tehlike devam ediyor."

Tarikatların, şeriatın katı ve kuru oluşundan doğdukları iddiasının doğruluk payı olsa da, olayı bütünüyle açıklamayacağını düşünüyorum. Ancak İlhami Hocanın, ‘Dini cemaat’lerin ‘Türkiye’de politik devrimlerin yarattığı mağduriyetten doğduğu’ iddiasını tartışmak istiyorum.

Öncelikle Cemaatlerin, Türkiye’de politik devrimleri yapan kurucu akla rağmen var oldukları iddiasına kesinlikle katılmıyorum. Politik devrimleri yapan irade dini temsil eden kurum olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığı’nı Müslüman cemaatin basit dinsel ritüellerini karşılayacak şekilde kurgulamış ve dinsel açıdan Müslüman ahaliyi temsil edecek, liderlik edecek bir kurum olmasına izin vermemiştir. Ayrıca dinsel eğitim veren resmi eğitim kurumları da bilinçsiz olarak ‘Yetersiz’ olarak kurgulanmışlardır. Bunu yapmalarının sebebi, Müslüman ahaliyi blok olarak temsil edebilecek güçlü bir ana akım anlayış ve cemaatin oluşmasına engel olmak istemeleridir. İlaveten dinsel değer ve ilkelerin güçlenip, ideolojik olarak sisteme alternatif oluşturmasına engel olmuş oldular.

Politik devrimleri yapan irade (Kemalizm) düşük profilli ilahiyat eğitimi ve Diyanet kurumunu sürekli Müslüman ahalinin başına kakmış ve ahaliyi minnet altında bırakmıştır. Müslüman halka, ‘Allah razı olsun devletten. Ezanlarımız okunuyor. Namazımızı kıldıracak insan var. Çocuklarımız iyi kötü din eğitimi görüyor” dedirtmişlerdir.

Diyanetin ve düşük profilli ilahiyatların bıraktığı boşluğu da ‘Akredite edilmiş’ tarikat ve cemaatlerin doldurmasına doğrudan veya dolaylı olarak zemin hazırlamışlardır. Kimisini desteklemiş, kimisini de sözde düşmanlaştırarak zımnen parlatmıştır. Aslında Orvell’in 1984’ündeki gibi O’brien’ler vasıtasıyla örgütlemiştir.

Dolayısıyla ana akım tarikat ve cemaatlerin hiçbirisi ‘Rejime karşı tehlike oluşturmamıştır. Tam tersine Müslümanların birliğine karşı her zaman tehlike oluşturmuşlardır. Tam olarak fonksiyonlarını icra etmişlerdir.

Bu tarikat ve cemaatlerin dinsel argüman ve söylemleri için de bir şeyler söylemek gerekir.
Dinsel söylemleri ana akım İslami akide ve uygulamalardan da çok uzaktırlar. Nerede İsrailiyyat, hurafe, hayatın akışına ters, akla-mantığa- vicdana ters uygulama, ‘ne dünyada soran olur, ne de ukbada geçen’ bilgi varsa hepsini gün yüzüne çıkarmışlardır. Zımnen şu anlayışa hizmet etmişlerdir:
‘İslam aktüel değildir. İslam deli saçması bir dindir. Yaşanması da mümkün değildir. İnsanlığa sunabileceği bir alternatif yaşam tarzı yoktur.” Yaptıkları ve söyledikleri ile İslamofobik çevrelere ve Ateist- Deist sayfalara malzeme tedarik etmekten başka bir şey değildir.

İlhami hocamın ‘Tehlike devam ediyor’ cümlesine katılıyorum. Hala Müslümanlar için tehlike oluşturmaya devam ediyorlar. Ancak, Kemalizm’in kelle kesen, baş kaldıran olduğu dönemlerdeki güçlerini kaybetmişlerdir. Bunun birinci sebebi, Ahalide ‘Erdoğan Sevgisi ve Bağlılığı’nın cemaat ve tarikat bağlılığından çok daha güçlü olmasıdır. Son seçimde Süleymancıların icray-ı fitne fücur denemeleri Mensuplarının ‘Erdoğan Sevgisi ve Bağlılığı’na toslamıştır.

Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığının güçlendirilmesi ve İmam Hatip ve İlahiyat fakültelerinin çoğalması, tarikat ve dinsel cemaatlerin sıhhatsiz, İslam dışı abuk sabuk söylemlerine prim verecek insanların azalmasına katkı sağlamıştır.

Müslümanlar artık foyaları meydana çıkmış olan bu ‘gavur kayırıcı’lara karşı daha bir gardını almış durumdadırlar.

Artık Müslüman mehlesi ‘Dingonun Ahırı’ değildir.

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.