diye meydan okuyan, ‘Hiç kimse bize rağmen bölgemizde proje yapamaz’ diye ayar veren bir
özgüvene ulaşmışlardır.
Birkaç yüz milyon dolar borç almak için küresel sömürgecilerin kapısında dilenci olmaktan,
sadece mülteciler için 5 milyar doları gözünü kırpmadan harcayabilen, tüm mazlumların
umudu bir ülke ekonomisi inşa ettiler.
1 Kasımda tüm Haso ve Memolar sandık başına gidecek ve eminim çiğnetmediği namusunu
bir kere daha çiğnetmeyecektir.
Ben de tüm eleştirilerimi saklı tutarak düşmanlarının ‘iç savaş’ dediği, benim ‘Asımın
Neslinin Hasoların ve Memolarının varoluş savaşı’ dediğim kıyama katılacağım.
Kıyamımız şimdiden mübarek olsun.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Günaydin
Haso'nun, Memo'nun kıyamı
sert ve ağır eleştirileri yapan hiç kimse çıkmadı desem abartılı bir iddiada bulunmuş olmam
sanırım.
“Müslümanlık nerde… bizden geçmiş insanlık bile,
Alem aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile,
Kaç hakiki Müslüman gördümse hepsi makberdedir,
Müslümanlık bilmem amma, galiba göklerdedir.” den tutun, Müslümanlık adına yaşanılanın
bir ‘Ucube’ olduğunu söylemeye kadar..
Müslümanların ‘Hüda’yı kendilerine kul edip, kendilerini Hüda’ kılmalarından, hadislere
‘binlerce herze’ nitelemesine kadar…
Bütün bu eleştirilerine rağmen M.Akif İslamcı/ Müslüman/ Dinci/ Aydın vasfını kaybetmemiş
ya da bu şekilde nitelendirilmekten beri olamamış/ olmamıştır.
Çünkü M. Akif tüm eleştirilerini Müslümanların arasından/ içinden ve hatta cami
kürsüsünden yapmıştır. Bütün epistemolojik, psikolojik, sosyolojik, ahlaki sapmalarına karşın
düşmanca davranmamış, ne söyleyecekse bizatihi kendilerine, kendini de içine katarak
söylemiştir.
Çok azını istisna edersek bu ülkenin en dindar ve en yenilikçi Müslümanları Akif’in
söyledikleri için ‘Doğru söylüyor, doğruya doğru’ demişler ve O’nu kendilerinden
saymışlardır.
O bizden biriydi, halkın çocuğuydu. Yerliydi.
Bugün Akif’in ‘Asımın Nesli nesilmiş gerçek’ dediği neslin devamı olan insanlar O’nun
eleştirdiği noktalardan çok uzaktadır bence. Aynı eleştirileri/ benzer eleştirileri bugün de
yapmaya devam ettiğimize göre çok ta mesafe alabilmiş değiliz belki de. Ve hatta o gün
O’nun söyleyebildiği bazı şeyleri bugün düşünemediğimizi/ söyleyemediğimizi de söylemek
mümkün.
Bütün bunlara rağmen o nesil’çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek’ gibi görünmektedir.
Çok badireler atlattı. Çok acılar çekti, ama küllerinden doğma becerisini hiç kaybetmedi.
Jakoben tek parti dayatmacı kültürel soykırımdan kurtarabildikleri ile kendine/ değerlerine
yabancılaşmamayı başardı. İlk fırsatta verilmesi gereken dersi verdi.
Serbest seçimleri bir halk ihtilali yapar gibi yapmayı becerdi her defasında. Yaptıkları
seçimleri beğenmeyip masayı deviren darbecilere her darbe sonunda yeniden geleneksel
Osmanlı tokadını indirmekten vazgeçmedi.
Darbeciler darbelerden Asımın Nesli (Hasolar- Memolar) halk ihtilalinden/ Osmanlı tokadı
sallamaktan bıkmadılar. Her defasında küllerinden büyüyerek doğmayı başardılar.
Son 13 yıldır bu ülkede tüm komplolara, darbe girişimlerine, ihanetlere, kumpaslara rağmen
iktidarda olan, ayakta kalan çoğunluğu bu neslin devamı olarak görüyorum. Yaşadığımız 13
yıl Asımın Neslinin fena halde uyku kaçırdığı bir dönem olmuştur.
Küresel emperyalistler ve onların yerli- yabancı işbirlikçilerine rağmen ülkede- bölgede ve
dünyada inatla, dimdik bir durumda varlıklarını hissettirmekten çekinmemişlerdir.
Küresel emperyalistlerin tetikçi örgütlerine ‘one minute’ler çeken, ‘dünya 5’ten büyüktür’
diye meydan okuyan, ‘Hiç kimse bize rağmen bölgemizde proje yapamaz’ diye ayar veren bir
özgüvene ulaşmışlardır.
Birkaç yüz milyon dolar borç almak için küresel sömürgecilerin kapısında dilenci olmaktan,
sadece mülteciler için 5 milyar doları gözünü kırpmadan harcayabilen, tüm mazlumların
umudu bir ülke ekonomisi inşa ettiler.
1 Kasımda tüm Haso ve Memolar sandık başına gidecek ve eminim çiğnetmediği namusunu
bir kere daha çiğnetmeyecektir.
Ben de tüm eleştirilerimi saklı tutarak düşmanlarının ‘iç savaş’ dediği, benim ‘Asımın
Neslinin Hasoların ve Memolarının varoluş savaşı’ dediğim kıyama katılacağım.
Kıyamımız şimdiden mübarek olsun.