Bursa Çimento’nun ÇED raporlarını sunamaması nedeniyle Bursa Büyükşehir Belediyesi ruhsatını iptal etmişti. Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı alınca Bursa Büyükşehir Belediyesi, yürütmenin durdurulmasına itiraz etti. İlginçtir mahkeme bu talebi reddetti. Bursa Çimento geçen hafta bu durum bilgisini KAP açıklaması ile duyurdu.

Kestel hava kirliliği tehlikeli boyutlara ulaşan, zehir saçan sanayi bacalarına bir türlü müdahale edilmeyen, devlete ve kanunlara rağmen isteyenin istediğini yapma keyfiyetine sahip olduğu bir bölge olarak ortada duruyor. Bacalarına filtre takmamak için büyük defans yapıyor fabrika sahipleri. Zaten kaçak göçek bir sürü tesis var ama bunların başında hiç şüphesiz dev bir kuruluş yer alıyor.

Bursa Çimento…

Konumuz halihazırda mevcut fabrikanın yanında yapılan ve kapasiteyi 3’e katlayacak olan yeni tesis. Bursa Çimento uzun yıllardır kapasitesini artırmak için yeni bir fabrika kurma amacıyla girişimlerde bulunuyordu. Ancak iki defa başlattıkları ÇED sürecinde başarısız oldular. Şehrin göbeğinde çimento fabrikası mı olur?

Eh 1960’lı yıllarda şehir dışına yapılmış farika zamanla şehir içinde kalabilir. Bu tür durumlarda genel olarak fabrikanın modernize edilmesi ya da başka bir bölgeye taşınması öncelenir. Ancak Bursa Çimento, ne zehirlenen insanları ne zehirlenen suyu, toprağı ve havayı umursuyor. Öyle ki kamuoyunun gözünü boyamak için fabrikanın maden arazisi bölgesinde buğday ve armut yetiştirerek, çevreye zarar vermediği algısını oluşturmaya çalışıyor.

Bursa Çimento’nun buğday ve armutları ile oluşturmaya kalktığı algıyı 1980’li yılların ortasında Çernobil Nükleer Tesisi patladıktan sonra radyasyon bulutlarının Karadeniz bölgesini sardığı ve yağmurla çay bahçelerine döküldükten sonra toplumu ikna etmek için çay içen dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral’ı hatırlatıyor.

Neyse…

Tekrar konumuza dönecek olursak. Aslında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2018’de Kestel’de yeni bir çimento fabrikası yapılmasını imkansız hale getiren bir kararı var. Ancak Çimento siyasi nüfuz ve para gücünü de hesaba katarak devlete rağmen ve hukuku arkadan dolanarak hemen fabrikanın yanına mecuk fabrika kapasitesinin iki mili üretim yeteneğine sahip yeni bir tesisi inşaa etti.

ÇED başvuruları sonuçsuz kaldığı için eski fabrikanın modernizasyonu adı altında hem orayı modernize etti hemde yeni ve daha büyük kapasiteye sahip yeni bir tesis inşaa etti. Bunu da Bursa’nın gözü önünde yaptı. Kimsenin sesi çıkmadan, yerel belediyelere bağışlarda bulunarak yaptı. Gelinen noktada ruhsatı iptal ama yürütme durdurma kararı var. Yeni yapılan fabrikanın yasal hale gelmesi ancak yeni bir kanunla olabilecek durumda. Mevcut haliyle bu fabrikaya yerel yönetimler nasıl ruhsat verecek onu bizde çok merak ediyoruz.

Tüm bunların yanı sıra bir konu daha var ki olacak iş değil. Bursa Çimento’nun maden sahasında orman arazisine girdiği ve bunu tahsis yapmadan gerçekleştirdiği ileri sürülüyor. Bildiğiniz orman arazisinde işgalci olmuşlar iyi mi?

Hiçbir girişimci ya da yatırımcı siyasetten ve bürokrasiden cesaret almadan bu tür girişimler yapamaz. Hele borsaya kote olan bir şirket asla yapamaz. Belli ki Bursa’nın silik ya da korkak siyaseti ile onlara ayak uyduran bürokrasisi, sinmiş ve sesini çıkaramıyor. Sadece korkudan olduğunu düşünmek de iyimserlik olur. Hadi bunları bir kenara bırakalım.

Ya akademik odalar var bu şehirde. Merak ediyorum örneğin Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası, İnşaat mühendisleri Odası ve TMMOB İKK… Kestel’deki bu akıl almaz duruma müdahale etmeyi neden düşünmüyorlar? Sivil toplum kuruluşları ortada yok. Valilik yok, ilgili bakanlıklar yok. Geçen hafta İYİ Partililer basın açıklaması ile tepki gösterdi. CHP’li iki milletvekili Hasan Öztürk ve Nurhayat Altaca, Kestel bölgesiyle ilgili açıklama yaptı ancak Bursa Çimento ismini ağzına alamadı.

Bursa Çimento’yu nasıl bir güç koruyor? Neden kimsenin sesi çıkmıyor? Bursa Büyükşehir Orhaneli Termik santrali’ni defaten mühürlerken, Bursa Çimento’yu neden kimse mühürleyemiyor?