Bursa’yı kontrollerinde tutmak isteyen ve milletin hakkını gasp etmeye kalkan yapıların topyekün savaş açtığı Bursa Şehir Gazetesi ve sahibi Nezir Asaroğlu’na yönelik başlatılan kampanya tüm hızıyla sürüyor.
FETÖ’cü meydanın peşine takılan baronun gazetesi de her gün başka bir yazarıyla yalan, kurgu ve iftiralarla dolu yayınını sürdürüyor.
Desteklediği FETÖ’cü medyanın Bursa Şehir Gazetesi’ni hedef alan yayınlarının ardından tüm kamuoyunun merak ettiği servetinin kaynağını sormamız üzerine adeta çılgına dönen eski bakan, tüm gücünü ve ilişkilerini Bursa Şehir Gazetesi’ne yönelik kara propaganda ve algı operasyonu için kullanıyor.
Oysa Bursa halkı da kamuoyu da kimlerin yıllarca Bursa’ya neler yaptığını çok iyi biliyor. Kara propaganda yapan sözde yayın organlarının internet sitelerinde yayınladıkları haberlerin altıda vatandaş gereken cevapları vererek adeta tüm rezillikleri yüzlerine vururken, Bursa Şehir Gazetesi ve Nezir Asaroğlu’na destek de her geçen gün artıyor.
Biz baronların değil milletin rızasına talip olan bir mücadelenin içinde yer almaktan gurur ve onur duyuyoruz.
Asla millet adına hak adına hukuk adına hakikatleri haykırmaktan geri durmayacağız.
Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kim olursa olsun milletin rızkına göz diken, halkın ve kamunun malına çökmeye kalkanlarla amansız mücadelemiz sürecek.
Son bir haftadır iftira ve yalan kampanyasına katılan malum gazeteyle ilgili geçmişte yaşananlardan bir örnek paylaştı dün Bursa Şehir Gazetesi’nin sahibi Nezir Asaroğlu…
TMSF’nin tüm mal varlığına el koyduğu hortumcunun 2007 yılında organize sanayi (Pilot sanayi) bölgesinde bulunan arsası TMSF tarafından ihaleye çıkarılıyor.
Barona rağmen borcuna karşılık devlete geçen arsaya talip olmak bile cezalandırılmanız için yeterli. Korku imparatorluğunun ve haşmetli baronun hışmına uğramamak mümkün değil.
Neyse devam edelim…
İhaleye katılan Bursa’nın güçlü kuruluşlarından biri olan Beyçelik’in Sahibi İşadamı Faik Çelik katılıyor ve ihaleyi kazanıyor. Bir lojistik firmasına ortak olan Faik Çelik burayı lojistik firmasına tahsis ediyor.
Faik Çelik’in ihaleyi kazanmasının hemen ardından, çok değil bir kaç gün sonra telefonu çalıyor ve tabiki arayan malum medya baronu.
Uzatmadan konuya direkt giriyor.
“Arsayı ucuza aldın. O arsanın değeri şu kadar. Üstünü (bir kaç milyon dolar) derhal bana gönder...” diyor bizim baron.
İşadamı Faik Çelik, yasal yoldan girip aldığı ve bedelini ödediği arsa için bunu asla kabul etmeyeceğini söylüyor.
Telefon kapanıyor…
Ve baron düğmeye basarak medyasıyla operasyona başlıyor.
Kolay mı öyle baronun arsası için ihaleye girip almak ve istediği parayı vermemek. Bunun bir bedeli olacaktı…
Takip eden günlerde malum gazetenin 1.sayfasında Faik Çelik’in tırları ile Avrupa’ya esrar ticareti yaptığına dair bir haber çıkıyor.
O günlerde oldukça güçlü olan gazetenin yayınladığı haberle gözdağı verilmiş oluyor.
Konu aslında bir şoförün cebinde yakalanan bir içimlik esrara sarılmış sigara.
Ancak bu durum Faik Çelik’i çok rahatsız ediyor ve çaresiz tır filosunu elden çıkarır ve ortaklıktan ayrılıyor.
Bugün bize yapmak istedikleri de aynı ancak o köprünün altından çok sular geçti. Bugün çok daha açık bir ülkede çok daha toplumsal algının yüksek olduğu bir süreçteyiz.
Bu ülkede güçlünün değil haklının makbul olduğunu herkes görecek…
Alevere dalavere yazarlar nöbete!
Bursa’da eski bakana servetinin kaynağını sorduğumuz için başlatılan iftira kampanyasında her geçen gün başka bir grup saldırıya geçiyor.
Malum Faruk Çelik’in ricasıyla Olay Gazetesi’nin arşivindeki yasal faturalar FETÖ’cü konteyner medyasına solumsu ekip tarafından önce sızdırıldı.
Bizim kuklaya değil kuklacıya bakın diyerek gerçekleri açıklamamızın ardından Çağlar’ın şimdilerde bir iş hanında küçük bir kadro ile yayın yapan Olay Gazetesi, yalan ve iftira kampanyasına dahil oldu.
Önce bugüne kadar kimsenin tavuğuna bile kış demediği Bursa’nın malumu olan, genel olarak açılış, temel atma, basın toplantısı gibi yazılarıyla bilinen, genel olarak Faruk Çelik’e yakınlığı ile bilinen başyazar Ahmet Emin Yılmaz’ın imzasını taşıyan ancak haberin içeriği itibariyle Çağlar’ın ve Olay ekibinin de müdahil olduğunu anladığımız o çirkin manşetle çıktı Olay Gazetesi.
Baştan aşağıya yalan ve iftiralarla süslenen haber, kirli oyunun en net göründüğü ibretlik bir belge olarak tarihteki yerini aldı.
Sonrasında ise bornoz konularında uzman Çağlar’ın eski özel kalem müdürü ve mevcutta Olay yöneticilerinden biri olan İsmail Öztat devreye girdi.
Nöbeti alan Öztat bize had bildirmeye kalktı ama verdiği bornoz cebi örneği ile insanları tebessüm ettirdi. Yazı içerik olarak zayıf, aynı iftira ve yalanların, hamasi sözlerin ötesine geçemiyordu ama okuyanlarını da güldürmüş oldu.
Ve dün bu kez nöbet sırası gariban Mustafa Özdal’a gelmişti. Mustafa’ya nasıl bir ayar verdilerse artık, üç beş ay sonra kapısına kilit vurulma riski olan Olay Gazetesi’nin kendisi için son durak olduğunu bile yazdı.
Şimdi Mustafa sözlerim sana…
Öncelikle gazeteci iddialarını bir temele oturtmak zorunda, Şantaj nerede yapılmış örneğin onu yaz Mustafa.
Çalıştığın ve sana bu yazıyı yazmak zorunda bırakan gazeten bu kente nasıl bir hizmet vermiş onu yaz mesela.
Asaroğlu gazetecilik yapmıyor diyorsun ya mesela çalıştığın kurum gazetecilik adına ne yapıyor onu hele bir anlat Mustafa…
Ha bir de Mustafa…
Çok merak ediyorsan gider bayilerden sorarsın kaç tane satıyor Bursa Şehir Gazetesi diye.
Bak başka bir şey daha söyleyeceğim sana Mustafa.
O kadar doğru, gerçek ve etkili yayın yapıyoruz ki, 50 bile satmamamıza rağmen haşmetli Olay Gazetesi tüm yazarlarını nöbete tuttu bize saldırtıyor.
O kadar etkili ve o kadar güvenilir bir yayın yapıyoruz ki Bursa’daki tüm rant çeteleri, FETÖ medyası, şarlatan tayfası, bakan yancısı, banka hortumcusu ne varsa toplandılar hep birlikte bize saldırıyor.
Mustafa…
Bunları senin adınla yazdım ama kime söylediğim ortada…
Bu operasyonlarla, karalama kampanyalarıyla, algı operasyonlarıyla, baskı oluşturma çabalarıyla bizi yıldıramayacaklar, hakikatleri haykırmamıza engel olamayacaklar, Bursa’yı artık soyamayacaklar. Yaptıklarını millete anlatmamızı engelleyemeyecekler.
İftiraları ve yalanlarında boğulacaklar.
Ve son olarak, Bursa’da şantaj gazeteciliğine savaş açan ve bunu yazışma ve belgelerle ortaya koyan ve bu tiplere şerefsiz dediği için ceza alan insana ve medyasına atmaya çalıştıkları bu çamurlar tutmayacak.
Kimin kiminle nerde ne iş tuttuğunu, kimlerin milletin lokmasına göz diktiğini yazmaya devam edeceğiz.
Sahi sıra kimde Mustafa?
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Alpaslan Yıldız
Baronun aparatları sırayla iftira saçıyor!
Bursa’yı kontrollerinde tutmak isteyen ve milletin hakkını gasp etmeye kalkan yapıların topyekün savaş açtığı Bursa Şehir Gazetesi ve sahibi Nezir Asaroğlu’na yönelik başlatılan kampanya tüm hızıyla sürüyor.
FETÖ’cü meydanın peşine takılan baronun gazetesi de her gün başka bir yazarıyla yalan, kurgu ve iftiralarla dolu yayınını sürdürüyor.
Desteklediği FETÖ’cü medyanın Bursa Şehir Gazetesi’ni hedef alan yayınlarının ardından tüm kamuoyunun merak ettiği servetinin kaynağını sormamız üzerine adeta çılgına dönen eski bakan, tüm gücünü ve ilişkilerini Bursa Şehir Gazetesi’ne yönelik kara propaganda ve algı operasyonu için kullanıyor.
Oysa Bursa halkı da kamuoyu da kimlerin yıllarca Bursa’ya neler yaptığını çok iyi biliyor. Kara propaganda yapan sözde yayın organlarının internet sitelerinde yayınladıkları haberlerin altıda vatandaş gereken cevapları vererek adeta tüm rezillikleri yüzlerine vururken, Bursa Şehir Gazetesi ve Nezir Asaroğlu’na destek de her geçen gün artıyor.
Biz baronların değil milletin rızasına talip olan bir mücadelenin içinde yer almaktan gurur ve onur duyuyoruz.
Asla millet adına hak adına hukuk adına hakikatleri haykırmaktan geri durmayacağız.
Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kim olursa olsun milletin rızkına göz diken, halkın ve kamunun malına çökmeye kalkanlarla amansız mücadelemiz sürecek.
Son bir haftadır iftira ve yalan kampanyasına katılan malum gazeteyle ilgili geçmişte yaşananlardan bir örnek paylaştı dün Bursa Şehir Gazetesi’nin sahibi Nezir Asaroğlu…
TMSF’nin tüm mal varlığına el koyduğu hortumcunun 2007 yılında organize sanayi (Pilot sanayi) bölgesinde bulunan arsası TMSF tarafından ihaleye çıkarılıyor.
Barona rağmen borcuna karşılık devlete geçen arsaya talip olmak bile cezalandırılmanız için yeterli. Korku imparatorluğunun ve haşmetli baronun hışmına uğramamak mümkün değil.
Neyse devam edelim…
İhaleye katılan Bursa’nın güçlü kuruluşlarından biri olan Beyçelik’in Sahibi İşadamı Faik Çelik katılıyor ve ihaleyi kazanıyor. Bir lojistik firmasına ortak olan Faik Çelik burayı lojistik firmasına tahsis ediyor.
Faik Çelik’in ihaleyi kazanmasının hemen ardından, çok değil bir kaç gün sonra telefonu çalıyor ve tabiki arayan malum medya baronu.
Uzatmadan konuya direkt giriyor.
“Arsayı ucuza aldın. O arsanın değeri şu kadar. Üstünü (bir kaç milyon dolar) derhal bana gönder...” diyor bizim baron.
İşadamı Faik Çelik, yasal yoldan girip aldığı ve bedelini ödediği arsa için bunu asla kabul etmeyeceğini söylüyor.
Telefon kapanıyor…
Ve baron düğmeye basarak medyasıyla operasyona başlıyor.
Kolay mı öyle baronun arsası için ihaleye girip almak ve istediği parayı vermemek. Bunun bir bedeli olacaktı…
Takip eden günlerde malum gazetenin 1.sayfasında Faik Çelik’in tırları ile Avrupa’ya esrar ticareti yaptığına dair bir haber çıkıyor.
O günlerde oldukça güçlü olan gazetenin yayınladığı haberle gözdağı verilmiş oluyor.
Konu aslında bir şoförün cebinde yakalanan bir içimlik esrara sarılmış sigara.
Ancak bu durum Faik Çelik’i çok rahatsız ediyor ve çaresiz tır filosunu elden çıkarır ve ortaklıktan ayrılıyor.
Bugün bize yapmak istedikleri de aynı ancak o köprünün altından çok sular geçti. Bugün çok daha açık bir ülkede çok daha toplumsal algının yüksek olduğu bir süreçteyiz.
Bu ülkede güçlünün değil haklının makbul olduğunu herkes görecek…
Alevere dalavere yazarlar nöbete!
Bursa’da eski bakana servetinin kaynağını sorduğumuz için başlatılan iftira kampanyasında her geçen gün başka bir grup saldırıya geçiyor.
Malum Faruk Çelik’in ricasıyla Olay Gazetesi’nin arşivindeki yasal faturalar FETÖ’cü konteyner medyasına solumsu ekip tarafından önce sızdırıldı.
Bizim kuklaya değil kuklacıya bakın diyerek gerçekleri açıklamamızın ardından Çağlar’ın şimdilerde bir iş hanında küçük bir kadro ile yayın yapan Olay Gazetesi, yalan ve iftira kampanyasına dahil oldu.
Önce bugüne kadar kimsenin tavuğuna bile kış demediği Bursa’nın malumu olan, genel olarak açılış, temel atma, basın toplantısı gibi yazılarıyla bilinen, genel olarak Faruk Çelik’e yakınlığı ile bilinen başyazar Ahmet Emin Yılmaz’ın imzasını taşıyan ancak haberin içeriği itibariyle Çağlar’ın ve Olay ekibinin de müdahil olduğunu anladığımız o çirkin manşetle çıktı Olay Gazetesi.
Baştan aşağıya yalan ve iftiralarla süslenen haber, kirli oyunun en net göründüğü ibretlik bir belge olarak tarihteki yerini aldı.
Sonrasında ise bornoz konularında uzman Çağlar’ın eski özel kalem müdürü ve mevcutta Olay yöneticilerinden biri olan İsmail Öztat devreye girdi.
Nöbeti alan Öztat bize had bildirmeye kalktı ama verdiği bornoz cebi örneği ile insanları tebessüm ettirdi. Yazı içerik olarak zayıf, aynı iftira ve yalanların, hamasi sözlerin ötesine geçemiyordu ama okuyanlarını da güldürmüş oldu.
Ve dün bu kez nöbet sırası gariban Mustafa Özdal’a gelmişti. Mustafa’ya nasıl bir ayar verdilerse artık, üç beş ay sonra kapısına kilit vurulma riski olan Olay Gazetesi’nin kendisi için son durak olduğunu bile yazdı.
Şimdi Mustafa sözlerim sana…
Öncelikle gazeteci iddialarını bir temele oturtmak zorunda, Şantaj nerede yapılmış örneğin onu yaz Mustafa.
Çalıştığın ve sana bu yazıyı yazmak zorunda bırakan gazeten bu kente nasıl bir hizmet vermiş onu yaz mesela.
Asaroğlu gazetecilik yapmıyor diyorsun ya mesela çalıştığın kurum gazetecilik adına ne yapıyor onu hele bir anlat Mustafa…
Ha bir de Mustafa…
Çok merak ediyorsan gider bayilerden sorarsın kaç tane satıyor Bursa Şehir Gazetesi diye.
Bak başka bir şey daha söyleyeceğim sana Mustafa.
O kadar doğru, gerçek ve etkili yayın yapıyoruz ki, 50 bile satmamamıza rağmen haşmetli Olay Gazetesi tüm yazarlarını nöbete tuttu bize saldırtıyor.
O kadar etkili ve o kadar güvenilir bir yayın yapıyoruz ki Bursa’daki tüm rant çeteleri, FETÖ medyası, şarlatan tayfası, bakan yancısı, banka hortumcusu ne varsa toplandılar hep birlikte bize saldırıyor.
Mustafa…
Bunları senin adınla yazdım ama kime söylediğim ortada…
Bu operasyonlarla, karalama kampanyalarıyla, algı operasyonlarıyla, baskı oluşturma çabalarıyla bizi yıldıramayacaklar, hakikatleri haykırmamıza engel olamayacaklar, Bursa’yı artık soyamayacaklar. Yaptıklarını millete anlatmamızı engelleyemeyecekler.
İftiraları ve yalanlarında boğulacaklar.
Ve son olarak, Bursa’da şantaj gazeteciliğine savaş açan ve bunu yazışma ve belgelerle ortaya koyan ve bu tiplere şerefsiz dediği için ceza alan insana ve medyasına atmaya çalıştıkları bu çamurlar tutmayacak.
Kimin kiminle nerde ne iş tuttuğunu, kimlerin milletin lokmasına göz diktiğini yazmaya devam edeceğiz.
Sahi sıra kimde Mustafa?