Binlerce insan perişan olurken bu ne garip bir sessizlik!
Yazının Giriş Tarihi: 06.10.2025 16:33
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.10.2025 20:04
Son yılların en büyük dolandırıcılık olayı gibi görünen Atış Yapı ile ilgili binlerce insan feryat ederken, kimsenin sesi soluğu çıkmıyor. Dün Ahmet Atış’ı yanından ayırmayan ta Cumhurbaşkanının masasına oturtanların dili lal, bunca rezilliği görmeyen Bursa siyasetinin ve bürokrasinin kulağı sağır gözü ise kör olmuş durumda. Bu kepazeliğe ve orta oyununa itiraz edecek bir tek etkin ve yetkin isim yok mu? Bir tek milletten yana tavır alacak kurum yok mu? Bir tek siyasi yok mu?
Hikayeyi biraz başa saracak olursak, Bursa’nın kalbine saplanan hançerlerden birisi hiç şüphesiz Pars Kiremit Tuğla Fabrikası’nın arazisine ballı kaymaklı verilen imarla inşa edilen DownTown projesidir şüphesiz. Bursa’nın gözünün içine baka baka dönemin Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin Erdönmez’in ailesine ait tek katlı fabrika binası kentsel dönüşüme alınarak (ki tek katlı fabrikalar kentsel dönüşüm kapsamına girmiyor) verilen Türkiye’de emsali olmayan imarla akıl almaz bir hançer saplanıyordu Bursa’nın kalbine. İmarı veren belediyenin başkanı Mustafa Dündar da malum Hasan Hüseyin Erdönmez ile dünür oluyorlar.
Böylesi devasa proje için önce büyük bir müteahhit arandı ancak bulamamış olacaklar ki Atış Yapı ile el sıkışıldı. O güne kadar bunun 10’da biri büyüklüğünde bile proje yapmamış olan Ahmet Atış’ın yönettiği Atış Yapı, siyasetçilerin de desteğiyle bu işe girişti. Ancak aslında sonun başlangıcı tam da bu noktada belliydi. Atış’ın bu hacimde bir inşaatı kaldıracak maddi gücü yoktu. Kredi de bir yere kadar alınabiliyordu. Ankara’daki dostlar en az iki defa batıştan kurtarmıştı Arap yatırımcıları devreye sokarak ama yine de Atış için yeterli değildi.
Proje iki farklı özelliğe sahipti. Alttaki AVM yatırım, üst katlardaki konutlar ise satış amaçlıydı. AVM’nin yarısının sahibi olan Atış’ın öyle bir yatırım için parası da oluşturacak kaynağı da yoktu oysa. Bunların hepsi Bursa’nın gözü önünde bir tiyatro gibi oynanıyor, ancak kimsenin sesi çıkmıyordu. Kimse kimsenin ayağına basmıyor malum Bursa’da konu rant olunca. Bir ancak böylesi bir projeye başlayan Ahmet Atış finansmanla ilgili soruları aşabilmek için 23 Nisan Mahallesi’nde benzer boyutta bir projeye daha başlıyordu.
Bursa’nın en gözde arazilerinden birinde inşaatına başlanan Babylon adı verilen projenin de daha ruhsatlandırma aşamasından itibaren sıkıntılı olduğunu herkes biliyordu. DownTown’u bitirebilmek için bu projeden ederinin yarı fiyatına konut satmaya başlayan (aynı dönemde Kayapa’da inşa edilen konutlar bile iki misli fiyattan başlıyordu) Ahmet Atış, elde ettiği paralarla bir yandan da lüks ve şatafatlı bir yaşam sürüyor, birçok etkinliğe ve Bursaspor’a sponsor oluyordu.
Müflis tüccar gibi har vurup harman savuran Ahmet Atış, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Türkevi’nde verdiği yemeğe sponsor olup masasına oturmayı da başarıyordu. Yine Azerbaycan ve Birleşik Arap Emirlikleri (Dubai) gibi ülkelerde lansman yapıp şov yapıyordu. Tabi evdeki hesap çarşıya uymuyordu bu arada. DownTown’ın bir bölümü bitmişti ancak para da kalmamıştı. Bu kez Kayapa’da Smartev projesi tanıtıldı.
Ancak burada da sorun vardı. 5 etaptan oluşan Samrtevler’in sadece ilk etabının arsası Ahmet Atış’ın, iki arsa ise belediyeden satın alınmasıydı. Taksitler ödenmeyince belediye arazisini geri aldı doğal olarak. Ama burada da konut satışları durmadı. Mağdurlara yeni mağdurlar eklendi. Devamında ise Carrefoursa arazisinin satışında Atış Yapı bir kez daha sahne aldı. Katılımevim ile birlikte ortak proje yapmak üzere Carrefoursa arazisi alında. Atış tabelaları ta uzaydan görünecek boyutta asıldı. Hemen daha bina bile yıkılmadan satış ofisi açılarak maket üzerinden satış da başladı. Buyur burdan da yüzlerce mağdur. Bunların hepsi göstere göstere yapıldı. Maketten satış yasaktı ama Atış olunca söz konusu gözler kör kulaklar sağır oluverdi bir anda. Ancak artık Atış için yolun sonu görünmüş ve ekonomisi çevrilemez hale gelmişti. Üst üste vurulan çekler nedeniyle bir anda çıkmaza giren Atış Yapı, Carrefoursa projesinden çekilmek zorunda kaldı. Üstüne bir de konkordato almayı başardı. Başardı diyorum çünkü konkordato için gelir imkanının olması gerekiyordu. Ama Atış’ın satacak ya da işini devam ettirip borcunu ödeyecek bir döngüsünün olmadığını tahmin etmek güç değil.
Haziran ayında konkordato ilan eden Atış Yapı’dan konut ya da işleri alan binlerce kişi ile yine firmaya tedarik sağlayan birçok işletme o günden beri umutla bekliyor ancak dayanacak sabırlarının kalmadığı da ortada. Her gün DownTown’daki Atış Yapı'nın önünde bekleyen yüzlerce mağdur ödedikleri paraların iadesini ya da dairelerinin kendilerine verilmesini istiyor. Umutları her geçen gün tükenen mağdurlar seslerini her geçen gün daha da fazla yükseltiyor. Bazı mağdurlar hukuki süreç içine girerken, bazıları da şikayetlerini sosyal medya üzerinden dile getirmeye çalışıyor. Atış Yapı ise bu süreçte kimsenin mağdur edilmeyeceğine yönelik açıklamalar yapsa da nasıl sorunun çözüleceğine yönelik bir plan sunabilmiş değil.
Bu özetin ardından tekrarlayalım. Binlerce insan binlerce aile göz göre göre umutlarını ve hayallerini kaybettiler. Binlerce insan aldatılmış ve dolandırılmış oldu. Ancak bu süreçte kimselerin sesi çıkmadı çıkmıyor. Ne kamu kuruluşları ne ilgili adli ve idari kuruluşlar ne de siyasilerden tek bir adım yok tek bir söz yok. Bu süreçte tek ses çıkaran Katılımevim oldu o da kendisinin de mağdur edildiğini ifade etti. Katılımevim'in de Atış kaynaklı zararının 450 milyonun üzerinde olduğu iddia ediliyor. Bursa dolandırılırken, neden kimsenin sesi çıkmıyor? Dün Ahmet Atış’la boy verenleri tek birisinin bile ortada olmaması ilginç değil mi? Bir şehir bu kadar mı sahipsiz bu kadar mı çaresiz? Yazık çok yazık.
Atış Yapı’nın iki aya kadar iflasını vermesi yüksek ihtimal olarak görülüyor. İflasla birlikte kimse hakkını alamayacak. Varsa elinde kalan arsa ev ya da işleri öncelikle bankalar ve kamu kurumları tahsilat yapacak. Ama onlara bile yetecek bir mal varlığının olmadığı ortada. Yani 40 yıl önce bankerler, 20 yıl önce bankalar şimdi de müteahhitler yolu ile halk dolandırılırken, birileri yine saçını tarıyor diyebiliriz. Sorumlular belli, ses çıkarmayanlar belli, yol verenler belli. Muhalefet bile konu rant olunca süt dökmüş kediye dönüyor bu şehirde. Bu vakitten sonra Bursalılar şapkalarını önlerine koyup neden bu durumda olduklarını iyice analiz etmeliler.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Alpaslan Yıldız
Binlerce insan perişan olurken bu ne garip bir sessizlik!
Son yılların en büyük dolandırıcılık olayı gibi görünen Atış Yapı ile ilgili binlerce insan feryat ederken, kimsenin sesi soluğu çıkmıyor. Dün Ahmet Atış’ı yanından ayırmayan ta Cumhurbaşkanının masasına oturtanların dili lal, bunca rezilliği görmeyen Bursa siyasetinin ve bürokrasinin kulağı sağır gözü ise kör olmuş durumda. Bu kepazeliğe ve orta oyununa itiraz edecek bir tek etkin ve yetkin isim yok mu? Bir tek milletten yana tavır alacak kurum yok mu? Bir tek siyasi yok mu?
Hikayeyi biraz başa saracak olursak, Bursa’nın kalbine saplanan hançerlerden birisi hiç şüphesiz Pars Kiremit Tuğla Fabrikası’nın arazisine ballı kaymaklı verilen imarla inşa edilen DownTown projesidir şüphesiz. Bursa’nın gözünün içine baka baka dönemin Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin Erdönmez’in ailesine ait tek katlı fabrika binası kentsel dönüşüme alınarak (ki tek katlı fabrikalar kentsel dönüşüm kapsamına girmiyor) verilen Türkiye’de emsali olmayan imarla akıl almaz bir hançer saplanıyordu Bursa’nın kalbine. İmarı veren belediyenin başkanı Mustafa Dündar da malum Hasan Hüseyin Erdönmez ile dünür oluyorlar.
Böylesi devasa proje için önce büyük bir müteahhit arandı ancak bulamamış olacaklar ki Atış Yapı ile el sıkışıldı. O güne kadar bunun 10’da biri büyüklüğünde bile proje yapmamış olan Ahmet Atış’ın yönettiği Atış Yapı, siyasetçilerin de desteğiyle bu işe girişti. Ancak aslında sonun başlangıcı tam da bu noktada belliydi. Atış’ın bu hacimde bir inşaatı kaldıracak maddi gücü yoktu. Kredi de bir yere kadar alınabiliyordu. Ankara’daki dostlar en az iki defa batıştan kurtarmıştı Arap yatırımcıları devreye sokarak ama yine de Atış için yeterli değildi.
Proje iki farklı özelliğe sahipti. Alttaki AVM yatırım, üst katlardaki konutlar ise satış amaçlıydı. AVM’nin yarısının sahibi olan Atış’ın öyle bir yatırım için parası da oluşturacak kaynağı da yoktu oysa. Bunların hepsi Bursa’nın gözü önünde bir tiyatro gibi oynanıyor, ancak kimsenin sesi çıkmıyordu. Kimse kimsenin ayağına basmıyor malum Bursa’da konu rant olunca. Bir ancak böylesi bir projeye başlayan Ahmet Atış finansmanla ilgili soruları aşabilmek için 23 Nisan Mahallesi’nde benzer boyutta bir projeye daha başlıyordu.
Bursa’nın en gözde arazilerinden birinde inşaatına başlanan Babylon adı verilen projenin de daha ruhsatlandırma aşamasından itibaren sıkıntılı olduğunu herkes biliyordu. DownTown’u bitirebilmek için bu projeden ederinin yarı fiyatına konut satmaya başlayan (aynı dönemde Kayapa’da inşa edilen konutlar bile iki misli fiyattan başlıyordu) Ahmet Atış, elde ettiği paralarla bir yandan da lüks ve şatafatlı bir yaşam sürüyor, birçok etkinliğe ve Bursaspor’a sponsor oluyordu.
Müflis tüccar gibi har vurup harman savuran Ahmet Atış, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Türkevi’nde verdiği yemeğe sponsor olup masasına oturmayı da başarıyordu. Yine Azerbaycan ve Birleşik Arap Emirlikleri (Dubai) gibi ülkelerde lansman yapıp şov yapıyordu. Tabi evdeki hesap çarşıya uymuyordu bu arada. DownTown’ın bir bölümü bitmişti ancak para da kalmamıştı. Bu kez Kayapa’da Smartev projesi tanıtıldı.
Ancak burada da sorun vardı. 5 etaptan oluşan Samrtevler’in sadece ilk etabının arsası Ahmet Atış’ın, iki arsa ise belediyeden satın alınmasıydı. Taksitler ödenmeyince belediye arazisini geri aldı doğal olarak. Ama burada da konut satışları durmadı. Mağdurlara yeni mağdurlar eklendi. Devamında ise Carrefoursa arazisinin satışında Atış Yapı bir kez daha sahne aldı. Katılımevim ile birlikte ortak proje yapmak üzere Carrefoursa arazisi alında. Atış tabelaları ta uzaydan görünecek boyutta asıldı. Hemen daha bina bile yıkılmadan satış ofisi açılarak maket üzerinden satış da başladı. Buyur burdan da yüzlerce mağdur. Bunların hepsi göstere göstere yapıldı. Maketten satış yasaktı ama Atış olunca söz konusu gözler kör kulaklar sağır oluverdi bir anda. Ancak artık Atış için yolun sonu görünmüş ve ekonomisi çevrilemez hale gelmişti. Üst üste vurulan çekler nedeniyle bir anda çıkmaza giren Atış Yapı, Carrefoursa projesinden çekilmek zorunda kaldı. Üstüne bir de konkordato almayı başardı. Başardı diyorum çünkü konkordato için gelir imkanının olması gerekiyordu. Ama Atış’ın satacak ya da işini devam ettirip borcunu ödeyecek bir döngüsünün olmadığını tahmin etmek güç değil.
Haziran ayında konkordato ilan eden Atış Yapı’dan konut ya da işleri alan binlerce kişi ile yine firmaya tedarik sağlayan birçok işletme o günden beri umutla bekliyor ancak dayanacak sabırlarının kalmadığı da ortada. Her gün DownTown’daki Atış Yapı'nın önünde bekleyen yüzlerce mağdur ödedikleri paraların iadesini ya da dairelerinin kendilerine verilmesini istiyor. Umutları her geçen gün tükenen mağdurlar seslerini her geçen gün daha da fazla yükseltiyor. Bazı mağdurlar hukuki süreç içine girerken, bazıları da şikayetlerini sosyal medya üzerinden dile getirmeye çalışıyor. Atış Yapı ise bu süreçte kimsenin mağdur edilmeyeceğine yönelik açıklamalar yapsa da nasıl sorunun çözüleceğine yönelik bir plan sunabilmiş değil.
Bu özetin ardından tekrarlayalım. Binlerce insan binlerce aile göz göre göre umutlarını ve hayallerini kaybettiler. Binlerce insan aldatılmış ve dolandırılmış oldu. Ancak bu süreçte kimselerin sesi çıkmadı çıkmıyor. Ne kamu kuruluşları ne ilgili adli ve idari kuruluşlar ne de siyasilerden tek bir adım yok tek bir söz yok. Bu süreçte tek ses çıkaran Katılımevim oldu o da kendisinin de mağdur edildiğini ifade etti. Katılımevim'in de Atış kaynaklı zararının 450 milyonun üzerinde olduğu iddia ediliyor. Bursa dolandırılırken, neden kimsenin sesi çıkmıyor? Dün Ahmet Atış’la boy verenleri tek birisinin bile ortada olmaması ilginç değil mi? Bir şehir bu kadar mı sahipsiz bu kadar mı çaresiz? Yazık çok yazık.
Atış Yapı’nın iki aya kadar iflasını vermesi yüksek ihtimal olarak görülüyor. İflasla birlikte kimse hakkını alamayacak. Varsa elinde kalan arsa ev ya da işleri öncelikle bankalar ve kamu kurumları tahsilat yapacak. Ama onlara bile yetecek bir mal varlığının olmadığı ortada. Yani 40 yıl önce bankerler, 20 yıl önce bankalar şimdi de müteahhitler yolu ile halk dolandırılırken, birileri yine saçını tarıyor diyebiliriz. Sorumlular belli, ses çıkarmayanlar belli, yol verenler belli. Muhalefet bile konu rant olunca süt dökmüş kediye dönüyor bu şehirde. Bu vakitten sonra Bursalılar şapkalarını önlerine koyup neden bu durumda olduklarını iyice analiz etmeliler.