SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Bırakın yüksek standardı, Standart bile yok!

Yazının Giriş Tarihi: 29.05.2025 13:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.05.2025 13:01

Kimse kusura bakmasın bin yılı aşkın bir süredir Anadolu’da bir devlet yaşatmaya çalışan bir milletin bugün geldiği nokta bir arpa boyu bile yol alınamadığının net göstergesi. Türkiye’nin gündemi üretim, ekonomi, istihdam, refah, güvenlik, çevre olması gerekirken, bir sürü saçma sapan gündemden bunlara sıra gelmiyor. Benzeri Bursa için de geçerli. Bursa’nın onca acil çözümlenmesi gereken sorununun yanı sıra gelecek planlamalarını tartışmamız gerekirken, biz üç beş çapulcunun gerizekalıca yaptığı provokatif saçmalıklarla meşgul oluyoruz.

Dün Bursa Şehir Gazetesi sahibi Nezir Asaroğlu’nun gündeme taşıdığı çok önemli bir konu var ve bunun gerçekten Bursa’da gündem olması gerekiyor, ancak bir poster rezilliği kadar gündemde olamıyor maalesef. Bu ülkedeki en önemli sorunlardan birisi erklerin kendilerine özel konfor alanları ve ayrıcalık oluşturma gayretleridir.

Örneğin milletvekilinin, savcının, hakimin trafik kurallarını ihlal etme keyfiyeti vardır ama bunun neden böyle olduğunun bir izahı yoktur. Askerin, farklı alanlarda birçok kurumun kendine özel sosyal tesisleri vardır ama bunun izahı yoktur. Ya Allah aşkına kırsal köyleri ve askerin güvenliğinin sağlanması gereken alanlar dışında hala lojman uygulamasının var olmasının bir izahı olabilir mi?

Gelelim Bursa’daki şu dağ yolundaki meşhur otelin Hakim evi yapılması için yapılan girişimlere. Bir ekip Adalet Bakanına Bursa Hakim evi projesine 550 milyon lira bütçe vermesi için ikna çalışması yürütüyor bilgisi var. Devletin kaynağını okula, hastaneye, güvenliğe, toplumun refahına harcayacağı yerde erk sahibi alanlardaki kurumların keyfiyetine harcama çabası oldukça sorunlu bir yaklaşım. Cezaevlerinde kapasitenin çok üstünde mahkum yatıyor söylemi ile infaz yasası hazırlıyor hükümet. Varsa kaynak cezaevi yapması daha doğru bir adım olmaz mı? Hakim evi keyfiyet. Bu şehirde yüzlerce binlerce restoran, sosyalleşme alanları mevcut.

Bir önceki yüzyılın gereksinimlerini bugün lüks olarak hayatta tutmaya çalışmak ne kadar doğru olabilir ki? Devletin her alanda ciddi bir reforma, ciddi bir yenilenme gereksinimi var. Kişiye, siyasi geleneğe, ideolojik yaklaşımlara, kayırmacı ve gücü elde tutmaya yönelik değil, gerçekten toplumun refahı ve ülkenin geleceği büyük iddiamızın devamına yönelik bir reformdan bahsediyorum.

Bu ülkenin her alanda öncelikle standardı belirlemesi ve o standartları net bir şekilde uygulamaya alması şart. Bu tamamen toplumsal uzlaşma ve bilimsel yaklaşımlarla olması gereken bir ilerleme. Bugün gündemi borsa manipülasyonları, illegal kumar, bahis, uyuşturucu, sokaktaki şiddet, cezasızlık olgusu ve algısı, gelir dengesizliği, toplumda normalleşen yoksulluk ve umutsuzluk, bilgi değil algı ile insanların yönlendirilmesi, adaletsizliğin kabullenilmiş çaresizlik olarak toplumda kemikleşmesi vs… Standart belirleme ve bunları uygulama devletin en önemli görevlerinden birisi olmak durumunda. Belki standart uygulamalara geçmek zorlu bir süreç ve zor bir dönem anlamına gelebilir. Bir kez zorlanıp bir defada halletmek gerekiyor belki de.

Böyle bir araştırma var mı bilmiyorum ama belki dünyada en fazla kanun çıkaran meclislerin başında geliyor olabilir TBMM. Oysa meclis yeni oluşan ya da yeni gelişen konularla ilgili çalışmalı ve buna yönelik kanunlar çıkarmalı. 200 yıldır yargıyla ilgili binlerce kanun çıkarılmış ama sonuç, bugün en sorunlu alanlardan birisi. 300 yıldır medeni, çağdaş ve gelişmiş bir ülke olmak için nutuklar atılan bu topraklarda, hala üretimimizi ve ticaretimizi bile bir standarda oturtamamış durumdayız.

Hepimiz çok seviyoruz ülkemizi ama ovalarımızın ortasına devasa boyutta kimyasal fabrikalar kurulmasına müsaade ettiğimiz gibi bir de devlet teşviki veriyoruz iyi mi?

Kimse kusura bakmasın bu ülkenin üretimi ve iş gücünden kaynaklanan bir ekonomik gelişme yok. Karşılığı olmayan Borsa’daki sanal büyümeler, müdahale edilmediği için akıl almaz karlar eden tüccarlar, rant, döviz, faiz ekonomisi ile saplandığımız bataklıktan çıkamıyoruz. Bakan değişimleri ile bu ülkenin eğitim, güvenlik, adalet, ekonomik politikalara sık sık tepetaklak oluyor. Oysa devlet mekanizması günlük değil asırlık planlar yapmak politikalar geliştirmek zorunda.

Bu topraklarda standart olmadığı ve olmayacağı görüntüsü işte her kesimin gücü bulduğunda kendine ayrıcalık oluşturma, kendi alanının konforunu artırma ve kendisi için erki kullanmaya yöneliyor. Bunun topyekün yeniden bir devlet yapılanmasını oluşturmadan çözmenin de pek imkanı var gibi görünmüyor. Ve bu sözlerin hemen ardından gelecek kalıplaşmış bir söz var.

Kim yapacak kiminle yapacak? Evladını düşünen baba yapacak, vatanını seven genç yapacak, devletin verdiği maaşın hakkını veren bürokrat yapacak, helali haramı gözeten tüccar yapacak, çok para biriktirmenin çok lüks yaşamanın insana bir fayda sağlamayacağını ve en nihayetinde kara toprakla buluşacağını idrak eden işadamı yapacak. Milletin verdiği oyun yükünü sırtında hisseden siyasetçi yapacak. Topyekün halk yapacak.

Gelelim tekrar Hakim Evi meselesine. Asaroğlu’nun kısa paylaşımında BTSO’nun Uludağ Kirazlıyayla’da otel ve eğitim tesisi olarak restore ettirdiği Senatoryum alanına 100 milyon dolar harcadığını dillendiriyormuş Hakim evi isteyen ekip. Binlerce üyesinin aidatları ile o üyelerin yüzde 90’ının kullanamayacağı böylesi bir tesise BTSO’nun korkunç rakamlar harcamasının ne kadar doğru olduğu da tartışılmalı. Bununla beraber odalar, birlikler ve benzeri kuruluşların alanları tekrar elden geçirilerek, milletin parasıyla ülkenin beylikler cumhuriyetine dönmüş görüntüsüne bir son verilmeli.

Bu düzenin böyle gitmesine izin verildiği sürece Türkiye öncelikle vatandaşları için çok pahalı ve yaşanmaz bir ülke haline gelirken, enflasyonun sürekli yüksek olması ve kamu harcamalarının sürekli arttığı, yatırımların gerilediği, 3 kağıt ekonomisinin (Borsa, faiz, döviz) dengesiz ekonmik şartlar, ülkenin var olma mücadelesini çok daha zorlaştırıp, milletle devletin arasındaki bağı giderek zayıflatabilir.

Milletin ve ülkenin tüm kaynaklarının yine milletin ve ülkenin yaşam standardının yükseltilmesi için kullanılmasını sağlayacak bir kamu düzenine çok ihtiyacımız var ve bu hayatı bir aciliyet taşıyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.