SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Bu kez liselerde provokasyon

Yazının Giriş Tarihi: 14.04.2025 13:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.04.2025 13:04

İstanbul Büyükşehir Belediyesi soruşturması kapsamında Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından özellikle üniversiteli gençlerin sokaklara dökülmesinin ardından bir çok öğrenci ne yazık ki tutuklanmış, ancak öğrencilere sokağa dökenlerin çocukları o meydanlarda ve sokaklarda görülmemişti.
Hak aramak en demokratik ve insani hak şüphesiz. İnsanlar bir haksızlığa uğradığında bunu protesto etmek, hakkını aramak ve insanların onlara destek vermesini istemeleri kadar insani ve demokratik bir durum olamaz. Ancak hak aramakla provokasyonu ve yıkıcı girişimleri aynı kefeye koyamayız.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 4 yıl önce uygulamaya konulan proje okullarında öğretmenlerin 4 artı 4 yıl görev yapabileceği yönetmelikte yer alıyor. Bu yıl ilk 4 yılın tamamlanmasının ardından proje okullarında ilk tayinler için atama başvuruları açıldı. MEB'e bağlı, "2025 Yılı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme" sonuçları 8 Nisan 2025 Salı günü açıklandı.Türkiye’de 39 bin Bursa'da da bine yakın öğretmenin kapsamda olduğu proje okullarında bakanlık müdürlere bir inisiyatif vererek devam etmesini istedikleri öğretmenleri listelerini istedi.
Diğer öğretmenler ise kendilerine sunulan okullardaki boş kadroları tercih etmeleri istendi. Ancak yapılan tercihlerde 500 civarındaki öğretmen bir yere yerleşemeyen norm fazlası haline geldi ve il emrine verildi.
Evet burada bir mağduriyet oluşmuş olabilir. Kalacak ve gidecek öğretmenlerin belirlenmesinin okul müdürüne bırakılması, okul müdüriyetine bir keyfiyet sağlıyor ve bu suistimale açık. Örneğin Gürsu’da KPSS’de Türkiye ikincisi olmuş bir öğretmen okul müdürüyle yıldızı barışmaması nedeniyle kendi okulunda devam etmediği için norm fazlası duruma düştü. Öğretmen atamalarında mutlaka kriterler olması ve keyfiyete bırakılmaması oldukça önemli. Geçen yıl bu okullardaki boş kadrolar için başvuruları alan bakanlık hizmet puanını kriter almıştı. Bu yıl hiçbir kriter yok.
Hal böyle olunca insanların da itiraz etme ve bu durumu protesto etmek hakkı oluşuyor. Ancak burası muz cumhuriyeti değil kanunlara ve düzene uyarak bu protestoların yapılması oldukça önemli. Bu yılki başvuruların ardından bir anda belli kesim ve sendikaların özellikle lise öğrencilerini provoke ettikleri çok net bir şekilde ortada. Bursa Anadolu Erkek Lisesi, Ahmet Erdem Anadolu Lisesi ve Gazi Anadolu Lisesi başta olmak üzere mezunlar ve lise öğrencilerinin üzerinden bir kışkırtma girişimi olduğunu görüyoruz.
Liseli gençleri daha hayatlarının başında kontrolsüz bir şekilde kışkırtmanın faturasının ağır olabileceğini de ifade etmeliyim. Üst üste yapılan açıklamalar ve öğrencilerin bu yöne kanalize edilmesi kabul edilemez. Öğretmenler ve sendikalar hatta sivil toplum kuruluşları bu hak arama eylemlerini pekala yapabilirler. Ancak öğrencileri sokağa çekme girişimine, kusura bakmayın ama burada devletin çok net bir şekilde önlem alması gerekir.
Kimse bu ülkenin çocuklarını kendi arzu ve emelleri için kullanamaz, kullanmamalı. Buna fırsat da verilmemeli. Lisedeki gençlerin temel ödevi ve görevi okullarına gidip en iyi şekilde eğitimlerini sürdürmek, derslerini yapmaktır. Gençleri sokağa dökerek sonuç almanın peşine düşen karanlık odaklara da fırsat verilmemelidir.
Gelelim işin başka bir boyutuna. Her ne kadar sol sendika ve STK’lar bu provokatif eylem ve gelişmelere öncülük yapıyor olsa da, aslında il emrine verilen öğretmenlerin yüzde 80'i Eğitim-Bir-Sen üyesi öğretmenler. Yani burada en fazla mağdur olan sendika, iktidara yakınlığı ile bilinen ve diğer sendikaların her zaman hedefinde olan Eğitim-Bir-Sen.
Dolayısıyla burada siyasi bir karar verildiğini söyleyemeyiz. Eksik ve ölçülebilir kriter olmadığını ise net olarak ifade edebiliriz. Şimdi gerek gençleri provoke etmeye yönelik çağrıları ve açıklamaları yapanlar, gerekse veliler lise öğrencisi evlatlarımızı bu tartışmanın ve eylemlerin dışına çıkarmalı. Bir öğrencinin öğretmenine en büyük desteği dersini iyi dinleyip, ödevlerini yapıp başarılı olmasıdır. Bunun dışında öyle meydana sokağa inerek, her türlü provokasyona açık hale gelerek öğretmenlere destek falan verilmez.
Hak aramanın bin bir türlü yolu var. Dilekçe hakkı var, yargı denetimi var, kurallar içinde protesto var… Bunların arasında daha reşit bile olmayan gençleri kullanmak yok ama. O çocukların hesabını kimse veremez. Siyaset ve ideolojileri öne çıkararak çocukları yakmaya da fırsat verilmemeli.
Mezunlar derneği, bilmem ne sendikası, bilmem ne oluşumu… Her kim çocukları sokağa dökmeye kalkıyorsa kötü niyetinden şüphe etmeyiz. Devlete reşit bile olmayan evlatlarımızı kullanarak parmak sallamaya da devlet müsaade etmez. Tıpkı bilmem ne mezunlarının açıklamasında yer aldığı gibi cüretini ve sınırını bilmekte yarar var. Öğrenciler sizin amellerinizin aparatı değildir ve buna müsaade etmez bu millet.
Okul yönetimlerinin öğrenci ve velilerine kanunları ve yönetmelikleri hatırlatmasına da tepki gösteren bu kesimlerin yaptığı açık bir provokasyon ve öğrenciler ile okulları arasına örülmek istenen bir duvar olduğu açık. Bu girişimin ne öğretmene ne de öğrenciye bir fayda sağlamayacağı, aksine zarar vereceği ortadayken, sendika, dernek STK’ların gerçek amaçlarının ne olduğunu da düşünmek gerek.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.