Ne yazık ki devlet sistemimiz köhnedi ve çöküyor. Mevcuttaki birkaç kurum dışındaki Türk devlet bürokrasisi, koltuk ve makam koruma derdinden başka hiçbir değeri olmayan bir hale gelmiş durumda. Kartalkaya’da yaşanan yangın felaketinin ardından sadece Bursa’da dün ajanslara düşen habere göre aralarında Uludağ'daki 25 köşk evinin de bulunduğu 161 otel, konaklama yeri ve tesis mühürlendi.
Başka kentlerde de benzer hadiselerin yaşandığı ajanslara düşüyor. Aman Allah’ım bu nasıl korkunç bir hal ve durum. Sadece Bursa’da 161 konaklama tesisi denetlenmeden, göz yumularak, yol verilerek tüm kurallara ve yasalara rağmen faaliyetini sürdürmüş. Felalat olmayıp gündeme gelmesi onlara yüzlercesi daha eklenecekti demek ki?
Bursa’da bu tesislere göz yuman, yol veren ne kadar bürokrat varsa soruşturmaya alınması gerekmez mi? Bunca tesis kuralları yok sayarken, klimalı odalarında, çay kahve içip akşam nerede yemek yiyeyim ya da akşama nereye gideyim havasındaki siyasi, bürokrat her ne sorumlu varsa, bunlardan hesap sormayacak mı devletimiz?
Daha korkuncu da var tabi. Sadece bu alanda ortaya çıkan şimdilik bu kadar. Belki dahası da var. Eğer adil ve bilimsel bir inceleme, kanunların tam uygulandığı bir süreç yaşansa bu alanda hizmet veren kuruluşların çok azanın faaliyet izni alacağı da ortada. O halde bugün gelinen noktada rant ve para, tüm değerleri ve tüm kanunları göz ardı etme keyfiyeti veriyor.
Bu bir devlet için çöküş değil de nedir ki?
Deprem olunca öyle bina kontrol etmek, yangın olunca sadece yangının yaşandığı alana doğru bir süre denetim yapıyormuş gibi görünmek, insanların artan fiyatlar için feryat ettiklerinde market denetlemek… Bu tiyatrodan ne zaman vazgeçip, kamu görevlileri ile kamu görevi yapan siyasileri görev alanlarında tam sorumlu olarak görevlendirip, hesabını da sonuna kadar soracak bir sistemin bir an önce inşa edilmesine başlayacağız?
Felaket başkasına geldiği sürece, savaş başka yerde sürdüğü sürece, ölüm başkasına geldiği sürece yani bizden uzak olduğu sürece sorun yok anlayışını ne zaman terk edeceğiz? Ya daha kaç insanı ilkel yollara kurban edeceğiz? İnsanın değil de maddenin, rantın, paranın gücünün etkinliğine ne kadar çocuk, ne kadar kadın, erkek, genç yaşlı hatta bebek kurban vereceğiz?
Yüzlerce yıldır bu bereketli topraklarda yoklukla sınanan bir milletin kıt kaynakları ile lüks hayatlar sağladığımız bürokrasisimiz, siyaset sahamız, iş dünyamız vs, daha ne kadar su insanların sırtlarından kendi konfor alanlarını oluşturmak dışında onların yok oluşuna, felaketlerde mazlum oluşlarına seyirci kalacak?
Bursa’da sadece 16f konaklama tesisi kapatıldı. Vay anasına… Ya arkadaş 161 tesis kaçak, kuralsız nasıl faaliyete geçti, bugüne kadar nasıl faaliyetlerini yürüttü, bu tesislerde insanlar para uğruna nasıl riske atıldı? Bu devlet gerçekten bunun hesabını bürokratından da siyasetçisinden de uzmanından da rant uğruna gözü dönen bu tesislerin sahiplerinden de sormayacak mı?
Bir tek istifa bir tek yargılama bir tek hesap sorma göremeyecek miyiz bu sefil ömrümüz boyunca? Mühendislerin görev alanlarının dışına gönderilip yerlerine koordinatör, danışman bilmem ne denen vasıfsızların yönetimine terk edilen özellikle belediyeleri, Ankara’daki dayıları siyasetteki ağabeyleri akrabaları vasıtasıyla kurumların başına geçen yetersizlerin milletin değil kendi ikbalinin peşinde koşmasına daha ne kadar tahammül edeceğiz?
Kim Kartalkaya’da 78 insanın katili? Ve kim Kartalkaya olması bu denetimleri yapmayarak insanları riske edip canına kast eden kişiler? Bin yıldan fazladır bu toprakları vatan yapmak için mücadele verip kanımızla canımızla ve evlatlarımızla sınanıyoruz. Vatan olsun diye ve vatan kalsın diye verdiğimiz mücadelemizin merkezinde milletimizin refahı, milletimizin ve evlatlarının huzur ve güvenli bir yaşama sahip olması gelmiyor mu?
Devletin verdiği görevi, milletin sorumluluğunu taşıyamayan, görevini yapmayan her kim olursa olsun kulağından tutup cezasını kesmek bu devletin en büyük görevlerinden birisi değil mi? Görevini yapmayan yetkiliyi yetkisiz kılıp, görev bilincini ön plana atan bir sistemi kurmak için daha kaç nesil beklemek zorundayız?
Sadece Bursa’da tam 161 konaklama tesisi kaçak, izinsiz, kuralsız şekilde yıllarca çalıştı ve yol verildi. Kartalkaya olmasa bunlardan biri ya da bir kaçı olacaktı. Siz bayın nasıl uyuyorsunuz geceleri?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Alpaslan Yıldız
Devlet sistemi çökerken….
Ne yazık ki devlet sistemimiz köhnedi ve çöküyor. Mevcuttaki birkaç kurum dışındaki Türk devlet bürokrasisi, koltuk ve makam koruma derdinden başka hiçbir değeri olmayan bir hale gelmiş durumda. Kartalkaya’da yaşanan yangın felaketinin ardından sadece Bursa’da dün ajanslara düşen habere göre aralarında Uludağ'daki 25 köşk evinin de bulunduğu 161 otel, konaklama yeri ve tesis mühürlendi.
Başka kentlerde de benzer hadiselerin yaşandığı ajanslara düşüyor. Aman Allah’ım bu nasıl korkunç bir hal ve durum. Sadece Bursa’da 161 konaklama tesisi denetlenmeden, göz yumularak, yol verilerek tüm kurallara ve yasalara rağmen faaliyetini sürdürmüş. Felalat olmayıp gündeme gelmesi onlara yüzlercesi daha eklenecekti demek ki?
Bursa’da bu tesislere göz yuman, yol veren ne kadar bürokrat varsa soruşturmaya alınması gerekmez mi? Bunca tesis kuralları yok sayarken, klimalı odalarında, çay kahve içip akşam nerede yemek yiyeyim ya da akşama nereye gideyim havasındaki siyasi, bürokrat her ne sorumlu varsa, bunlardan hesap sormayacak mı devletimiz?
Daha korkuncu da var tabi. Sadece bu alanda ortaya çıkan şimdilik bu kadar. Belki dahası da var. Eğer adil ve bilimsel bir inceleme, kanunların tam uygulandığı bir süreç yaşansa bu alanda hizmet veren kuruluşların çok azanın faaliyet izni alacağı da ortada. O halde bugün gelinen noktada rant ve para, tüm değerleri ve tüm kanunları göz ardı etme keyfiyeti veriyor.
Bu bir devlet için çöküş değil de nedir ki?
Deprem olunca öyle bina kontrol etmek, yangın olunca sadece yangının yaşandığı alana doğru bir süre denetim yapıyormuş gibi görünmek, insanların artan fiyatlar için feryat ettiklerinde market denetlemek… Bu tiyatrodan ne zaman vazgeçip, kamu görevlileri ile kamu görevi yapan siyasileri görev alanlarında tam sorumlu olarak görevlendirip, hesabını da sonuna kadar soracak bir sistemin bir an önce inşa edilmesine başlayacağız?
Felaket başkasına geldiği sürece, savaş başka yerde sürdüğü sürece, ölüm başkasına geldiği sürece yani bizden uzak olduğu sürece sorun yok anlayışını ne zaman terk edeceğiz? Ya daha kaç insanı ilkel yollara kurban edeceğiz? İnsanın değil de maddenin, rantın, paranın gücünün etkinliğine ne kadar çocuk, ne kadar kadın, erkek, genç yaşlı hatta bebek kurban vereceğiz?
Yüzlerce yıldır bu bereketli topraklarda yoklukla sınanan bir milletin kıt kaynakları ile lüks hayatlar sağladığımız bürokrasisimiz, siyaset sahamız, iş dünyamız vs, daha ne kadar su insanların sırtlarından kendi konfor alanlarını oluşturmak dışında onların yok oluşuna, felaketlerde mazlum oluşlarına seyirci kalacak?
Bursa’da sadece 16f konaklama tesisi kapatıldı. Vay anasına… Ya arkadaş 161 tesis kaçak, kuralsız nasıl faaliyete geçti, bugüne kadar nasıl faaliyetlerini yürüttü, bu tesislerde insanlar para uğruna nasıl riske atıldı? Bu devlet gerçekten bunun hesabını bürokratından da siyasetçisinden de uzmanından da rant uğruna gözü dönen bu tesislerin sahiplerinden de sormayacak mı?
Bir tek istifa bir tek yargılama bir tek hesap sorma göremeyecek miyiz bu sefil ömrümüz boyunca? Mühendislerin görev alanlarının dışına gönderilip yerlerine koordinatör, danışman bilmem ne denen vasıfsızların yönetimine terk edilen özellikle belediyeleri, Ankara’daki dayıları siyasetteki ağabeyleri akrabaları vasıtasıyla kurumların başına geçen yetersizlerin milletin değil kendi ikbalinin peşinde koşmasına daha ne kadar tahammül edeceğiz?
Kim Kartalkaya’da 78 insanın katili? Ve kim Kartalkaya olması bu denetimleri yapmayarak insanları riske edip canına kast eden kişiler? Bin yıldan fazladır bu toprakları vatan yapmak için mücadele verip kanımızla canımızla ve evlatlarımızla sınanıyoruz. Vatan olsun diye ve vatan kalsın diye verdiğimiz mücadelemizin merkezinde milletimizin refahı, milletimizin ve evlatlarının huzur ve güvenli bir yaşama sahip olması gelmiyor mu?
Devletin verdiği görevi, milletin sorumluluğunu taşıyamayan, görevini yapmayan her kim olursa olsun kulağından tutup cezasını kesmek bu devletin en büyük görevlerinden birisi değil mi? Görevini yapmayan yetkiliyi yetkisiz kılıp, görev bilincini ön plana atan bir sistemi kurmak için daha kaç nesil beklemek zorundayız?
Sadece Bursa’da tam 161 konaklama tesisi kaçak, izinsiz, kuralsız şekilde yıllarca çalıştı ve yol verildi. Kartalkaya olmasa bunlardan biri ya da bir kaçı olacaktı. Siz bayın nasıl uyuyorsunuz geceleri?