Sorunumuzun büyük bölümünü oluşturan konu bu. Disiplin… Bütün işlerimiz belli bir disiplinin dışında yapılıyor olması nedeniyle güncel sorunların çoğunu yaşıyoruz.
Mühendis disiplinine uymuyor, bürokrat iş disiplinine uymuyor sonuç afetlerle canımız yanıyor. Sürücü disiplinine uymuyor, kural tanımıyor, denetlemesi gerekenler doğru dürüst denetlemiyor sonuç kazalar, ölümler vs. Maden işletmesi disiplin içinde çalışmıyor, çalışanı da disiplin içinde çalışmıyor, sık sık 3. Dünya ülkelerindeki gibi maden faciaları ile yüz yüze kalıyoruz.
Geçen hafta Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıldönümüydü. Maşallah her tarafta bir etkinlik, bir etkinlik. Etkinlik yağmuruna tutulduk. Andık da durduk. Anmakla feryat etmekle bir yere varamayacağımızı bile bile. Ama yasak savıp hamaset yapma fırsatını hiçbir fırsatta kaçırmayan bir yapı ve disiplinsizliğin disiplin olduğu biz düşenin içindeyiz ne yazık ki!
Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Yıldız’ın ekibiyle düzenlediği toplantıya katıldık. En azından işin uzmanlarını dinlemiş olduk. Önemli raporlar hazırlamışlar. Zaman zaman akademik odaların açıklamaları oluyor. Jeoloji Mühendisleri Odası’nda da dile getirdim ama buradan yazmakta fayda var.
Depremde yaşanan yıkımın sorumlularının başında mühendisler ve akademik odalar var. Mühendislerden kastım bakanlıklarda da belediyelerde de inşaat imar ve bu alanda hangi disiplin varsa o disiplinlerden insanlar çalışıyor. Tarih öğretmeni Çevre Şehircilik Bakanlığı’nda mühendis olarak görev yapmıyor. Meseleye hep müteahhit, siyaset yönüyle bakmayı biraz kenara alıp bir de mühendislik ve akademik disiplinler açısından bakmayı deneyelim.
Kaçak inşaatları bir kenara bırakırsak (ki bu da yine ilgili kurumların mühendisleri tarafından takip edilip gereken uygulamanın yapılmasını gerektiriyor ama şimdilik bir kenara bırakalım) bir inşaatın kağıt üzerinde başlamasından tamamlanıp yaşamın başlamasına kadar olan süreçlerde ilgili tüm disiplinler görevini tam olarak yerine getirirse, zaten bugün konuştuğumuz konuları konuşmayız. Bunu kamuda görev yapan mühendisler hem de özel sektörde ya da kendi işini yapan mühendisler için söylüyorum.
Depremle ilgili valiler, müteahhitler, belediye başkanları, sivil toplum kuruluşları vb birçok kesimi konuşuyoruz ancak TMMOB Genel Merkezi başta olmak üzere mühendislik konusunu bir türlü konuşmuyoruz. Mesela Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından TMMOB Genel Merkezi, kaç üyesine disiplin sürecini işletti. Kaç tanesi hakkında suç duyurusunda bulundu? Kaç tanesi ile ilgili gerekli mercilere şikayetçi oldu?
Basın toplantısı yapıp eylem düzenleyerek bir yere varmak mümkün değil. Çünkü bu odalara kaydı olan mühendislerin, mimarların ve birçok disiplinin temsilcileri işlerini layıkıyla yapmadıkları için bu süreçleri yaşıyoruz. TMMOB, etkin ve yetkin ülkenin en önemli kurumlarından birisi. Birçok konuda eylemler basın açıklamaları yaparak gündeme geliyor ve dikkate alınıyorlar. Ancak artık iğneyi karşıya çuvaldızı kendine batırma vakti gelmedi mi?
TMMOB de artık kendini, sistemini ve geleceğe yönelik adımlarını atması gerekmiyor mu? Siyasetçiye, valiye, belediye başkanına, hükümete hesap soralım. Rant için gözü dönmüş müteahhitlere en ağır cezaları verelim evet ama o müteahhitin yanlış işlerine karşı imza atan mühendise de hesap soralım. Sormalıyız da.
Sadece Bursa’dan örnek vermemiz gerekirse. Mimarlar Odası’nın kentin sorunlarına yönelik müdahaleleri, hukuki süreçleri işletmeye yönelik bir arzusu var ve bu yönde de adımlarını attığına şahidiz. Peki diğer disiplinler? Sadece kitaptan konuşarak, hamasi sözler ederek sorunun çözüleceğine inanan var mı Allah aşkına…
Örneğin Nilüfer bölgesi kaçak yapılaşmanın başkenti haline gelmiş. Ruhsatlı yapılar bile büyük oranda kaçaklar içeriyor. Bunları yapan ya da imza atanlar da mimarı, inşaat mühendisi ve diğer akademik disiplinler. Bunları masaya yatırmanın zamanı gelmedi mi?
İnegöl ve Kestel hava kirliliği için feryat ediyor, Nilüfer deresi Bursa’yı zehirliyor, fabrika bacaları zehir kusuyor bir iki cılız ses dışında bir ses çıkmıyor. Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü ile ilgili birçok iddia gündemde dolaşıyor, belediyelerle ilgili keza öyle ama bu konularda adım atan yok ne yazık ki. Bursa Çimento örneği var mesela. ÇED almadan mevcut fabrikanın iki misli kapasiteli bir tesisi hemen aynı fabrikanın yanına inşaa ediyor. İnşaatı yapan kim? Süreçleri görmezden gelen kim? Makine mühendisi, Çevre Mühendisi, Mimarı yapı denetimcisi bile bile, göre göre nasıl bu kent suçuna ortak oluyor?
Eğer mühendisten, mimardan, yapı denetimcisinden, kontrolörüne kadar hesap sormaya yönelmedikten sonra dün olduğu gibi yarın da rant hırsıyla gözü dönmüş üç tane müteahhit bulur, sorumluluğu üstüne yıkar felaketleri yaşamaya devam ederiz. Kentlerimiz için insanı yaşam standartları, yollara, köprülere, binalara kısacası hayatın her alanına gerçek anlamda modern dünyayla yarışacak standartlar getirip, tüm süreçlerini yine yüksek standartta denetlemeye başlamadan sorunları çözmeye imkan yok.
Bolu’daki otel yangınından sonra Bursa’da 161 otel ve konaklama tesisi mühürlendi haberini hepimiz okuduk. Eee. Bu işletmelere kim çalışma izni verdi, kim kuralsızca çalışmalarına göz yumdu, felaketten sonra apar topar denetim yaparak kendisini bu işlerden sıyırmak isteyenler kimler? Belediyesinden kamu kurum yöneticilerine kadar kimden bunun hesabı soruldu ya da hesap sormak üzere bir işlem yapıldı? Bilmiyoruz. Yapılır mı? onu da bilmiyoruz.
Kamuoyuna detaylı bir bilgilendirme yapılır mı? Yapılmaz onu biliyoruz. Çünkü kentte her ne olursa olsun herkes konuşuyor ilgililer, yetkililer, sorumlular bir türlü konuşmuyor. Biz her felaketten sonra yeni yüzbinlerce konuttan bahsediyoruz. Beton üzerinden afet ve felaketleri bile ranta çevirmenin derdine düşüyoruz. Hep başkası sorumlu hep başkası suçlu.
Bitirirken… Bilimden çağdaşlıktan mühendislikten dem vuran TMMOB Genel Merkezi başta olmak üzere kamu kurum yöneticileri, bürokratlar, sorumlu konumundaki siyasetçiler artık titreyip kendilerine gelmeli ve bugünden tezi yok şapkayı önüne koyup, gerçekten üzerlerine düşen görevleri hiçbir kaygı gütmeden, insanı sorumluluk gereği yapmalılar.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Alpaslan Yıldız
Disiplin…
Sorunumuzun büyük bölümünü oluşturan konu bu. Disiplin… Bütün işlerimiz belli bir disiplinin dışında yapılıyor olması nedeniyle güncel sorunların çoğunu yaşıyoruz.
Mühendis disiplinine uymuyor, bürokrat iş disiplinine uymuyor sonuç afetlerle canımız yanıyor. Sürücü disiplinine uymuyor, kural tanımıyor, denetlemesi gerekenler doğru dürüst denetlemiyor sonuç kazalar, ölümler vs. Maden işletmesi disiplin içinde çalışmıyor, çalışanı da disiplin içinde çalışmıyor, sık sık 3. Dünya ülkelerindeki gibi maden faciaları ile yüz yüze kalıyoruz.
Geçen hafta Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıldönümüydü. Maşallah her tarafta bir etkinlik, bir etkinlik. Etkinlik yağmuruna tutulduk. Andık da durduk. Anmakla feryat etmekle bir yere varamayacağımızı bile bile. Ama yasak savıp hamaset yapma fırsatını hiçbir fırsatta kaçırmayan bir yapı ve disiplinsizliğin disiplin olduğu biz düşenin içindeyiz ne yazık ki!
Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Yıldız’ın ekibiyle düzenlediği toplantıya katıldık. En azından işin uzmanlarını dinlemiş olduk. Önemli raporlar hazırlamışlar. Zaman zaman akademik odaların açıklamaları oluyor. Jeoloji Mühendisleri Odası’nda da dile getirdim ama buradan yazmakta fayda var.
Depremde yaşanan yıkımın sorumlularının başında mühendisler ve akademik odalar var. Mühendislerden kastım bakanlıklarda da belediyelerde de inşaat imar ve bu alanda hangi disiplin varsa o disiplinlerden insanlar çalışıyor. Tarih öğretmeni Çevre Şehircilik Bakanlığı’nda mühendis olarak görev yapmıyor. Meseleye hep müteahhit, siyaset yönüyle bakmayı biraz kenara alıp bir de mühendislik ve akademik disiplinler açısından bakmayı deneyelim.
Kaçak inşaatları bir kenara bırakırsak (ki bu da yine ilgili kurumların mühendisleri tarafından takip edilip gereken uygulamanın yapılmasını gerektiriyor ama şimdilik bir kenara bırakalım) bir inşaatın kağıt üzerinde başlamasından tamamlanıp yaşamın başlamasına kadar olan süreçlerde ilgili tüm disiplinler görevini tam olarak yerine getirirse, zaten bugün konuştuğumuz konuları konuşmayız. Bunu kamuda görev yapan mühendisler hem de özel sektörde ya da kendi işini yapan mühendisler için söylüyorum.
Depremle ilgili valiler, müteahhitler, belediye başkanları, sivil toplum kuruluşları vb birçok kesimi konuşuyoruz ancak TMMOB Genel Merkezi başta olmak üzere mühendislik konusunu bir türlü konuşmuyoruz. Mesela Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından TMMOB Genel Merkezi, kaç üyesine disiplin sürecini işletti. Kaç tanesi hakkında suç duyurusunda bulundu? Kaç tanesi ile ilgili gerekli mercilere şikayetçi oldu?
Basın toplantısı yapıp eylem düzenleyerek bir yere varmak mümkün değil. Çünkü bu odalara kaydı olan mühendislerin, mimarların ve birçok disiplinin temsilcileri işlerini layıkıyla yapmadıkları için bu süreçleri yaşıyoruz. TMMOB, etkin ve yetkin ülkenin en önemli kurumlarından birisi. Birçok konuda eylemler basın açıklamaları yaparak gündeme geliyor ve dikkate alınıyorlar. Ancak artık iğneyi karşıya çuvaldızı kendine batırma vakti gelmedi mi?
TMMOB de artık kendini, sistemini ve geleceğe yönelik adımlarını atması gerekmiyor mu? Siyasetçiye, valiye, belediye başkanına, hükümete hesap soralım. Rant için gözü dönmüş müteahhitlere en ağır cezaları verelim evet ama o müteahhitin yanlış işlerine karşı imza atan mühendise de hesap soralım. Sormalıyız da.
Sadece Bursa’dan örnek vermemiz gerekirse. Mimarlar Odası’nın kentin sorunlarına yönelik müdahaleleri, hukuki süreçleri işletmeye yönelik bir arzusu var ve bu yönde de adımlarını attığına şahidiz. Peki diğer disiplinler? Sadece kitaptan konuşarak, hamasi sözler ederek sorunun çözüleceğine inanan var mı Allah aşkına…
Örneğin Nilüfer bölgesi kaçak yapılaşmanın başkenti haline gelmiş. Ruhsatlı yapılar bile büyük oranda kaçaklar içeriyor. Bunları yapan ya da imza atanlar da mimarı, inşaat mühendisi ve diğer akademik disiplinler. Bunları masaya yatırmanın zamanı gelmedi mi?
İnegöl ve Kestel hava kirliliği için feryat ediyor, Nilüfer deresi Bursa’yı zehirliyor, fabrika bacaları zehir kusuyor bir iki cılız ses dışında bir ses çıkmıyor. Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü ile ilgili birçok iddia gündemde dolaşıyor, belediyelerle ilgili keza öyle ama bu konularda adım atan yok ne yazık ki. Bursa Çimento örneği var mesela. ÇED almadan mevcut fabrikanın iki misli kapasiteli bir tesisi hemen aynı fabrikanın yanına inşaa ediyor. İnşaatı yapan kim? Süreçleri görmezden gelen kim? Makine mühendisi, Çevre Mühendisi, Mimarı yapı denetimcisi bile bile, göre göre nasıl bu kent suçuna ortak oluyor?
Eğer mühendisten, mimardan, yapı denetimcisinden, kontrolörüne kadar hesap sormaya yönelmedikten sonra dün olduğu gibi yarın da rant hırsıyla gözü dönmüş üç tane müteahhit bulur, sorumluluğu üstüne yıkar felaketleri yaşamaya devam ederiz. Kentlerimiz için insanı yaşam standartları, yollara, köprülere, binalara kısacası hayatın her alanına gerçek anlamda modern dünyayla yarışacak standartlar getirip, tüm süreçlerini yine yüksek standartta denetlemeye başlamadan sorunları çözmeye imkan yok.
Bolu’daki otel yangınından sonra Bursa’da 161 otel ve konaklama tesisi mühürlendi haberini hepimiz okuduk. Eee. Bu işletmelere kim çalışma izni verdi, kim kuralsızca çalışmalarına göz yumdu, felaketten sonra apar topar denetim yaparak kendisini bu işlerden sıyırmak isteyenler kimler? Belediyesinden kamu kurum yöneticilerine kadar kimden bunun hesabı soruldu ya da hesap sormak üzere bir işlem yapıldı? Bilmiyoruz. Yapılır mı? onu da bilmiyoruz.
Kamuoyuna detaylı bir bilgilendirme yapılır mı? Yapılmaz onu biliyoruz. Çünkü kentte her ne olursa olsun herkes konuşuyor ilgililer, yetkililer, sorumlular bir türlü konuşmuyor. Biz her felaketten sonra yeni yüzbinlerce konuttan bahsediyoruz. Beton üzerinden afet ve felaketleri bile ranta çevirmenin derdine düşüyoruz. Hep başkası sorumlu hep başkası suçlu.
Bitirirken… Bilimden çağdaşlıktan mühendislikten dem vuran TMMOB Genel Merkezi başta olmak üzere kamu kurum yöneticileri, bürokratlar, sorumlu konumundaki siyasetçiler artık titreyip kendilerine gelmeli ve bugünden tezi yok şapkayı önüne koyup, gerçekten üzerlerine düşen görevleri hiçbir kaygı gütmeden, insanı sorumluluk gereği yapmalılar.