Türkiye’nin geleceğine yön verecek en önemli kararlardan biri olan 16 Nisan Anayasa referandumu için geri sayım devam ediyor. “Hayır” cephesi tüm imkânları ile sahaya inmiş, siyasi partilerinden sivil toplum kuruluşlarına, odalarına, gruplarına kadar propaganda yarışına girmiş durumda. Avrupa’da da hem siyaset hem de medyanın bu cepheye destek verdiği inkâr edilemez bir gerçek. Dün ajanslara Kandil’in sesli mesajı düştü. Halkı tehdit ediyor teröristler “Hayır” diyin diye. Türkiye’yi işgal edip haçlılara peşkeş çekmeye kalkan FETÖ’nün tüm gücüyle “Hayır” için çalıştığı da ortada. Tüm bunları bir kenara bırakalım şimdi.
Gelelim “Evet” cephesine. Kimse kusura bakmasın ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabinedeki belli isimler ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dışında öyle elini taşın altına koyan kimse yok. Erdoğan ve Bahçeli olanca güçleriyle karşılarındaki büyük cepheyle adeta savaşırken, ne yazık ki onların bu mücadelesine gereken destek gelmiyor. Ne siyasetten geliyor ne sivil toplumdan ne de bugüne kadar bu hareketler içinde kendine mevki, makam, şan, şöhret ve maddi manevi her türlü imkân sağlayanlar bir türlü topa girmiyor.
Bugün bir elin parmaklarını geçmiyor örneğin sağcı olduğunu bildiğimiz sivil toplumları arasında sahaya inerek mücadeleye katılanlar. Yine odalardan ne ses çıkıyor ne soluk. Cumhurbaşkanı Erdoğan mücadele edip milletiyle beraber kazanınca ortaya çıkanlar, bu günlerde adeta yeraltına girip isimlerini de cisimlerini de unutturuyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zaman zaman “Mücadeleyi tek başıma sürdürüyorum” serzenişlerini biliyoruz. Cumhurbaşkanı’nın milletle olan güçlü bağını da biliyoruz. Keza MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin gerektiğinde dünyayı karşısına alıp hak davada mücadelesini yalnız sürdürdüğü zamanlara da şahit olmuşluğumuz var. İşte milletin geleceği için el ele veren iki liderin hem içeride hem dışarıda verdiği mücadeleyi yalnız sürdürdüklerini de görüyoruz. Bugün ses çıkarmayanların yarın yeniden sahne alacağını da biliyoruz.
Türkiye’nin önemli bir kavşağı olan 16 Nisan da millet “Evet” dediği andan itibaren meydanlarda, ekranlarda boy göstereceklerin bugün ikbal kaygısıyla sessiz kaldıklarını da biliyoruz. Milletle başaracak Erdoğan ve Bahçeli.
İktidarın, Erdoğan’ın ve davasına inanmış bir milletin imkânlarını sonuna kadar kullanan bugünün sessizlerinin yarın tekrar ortaya çıkıp nemalarına bir kez daha müsaade edilecek mi? Bütün mesele bu. Öyle görünüyor ki bugünden sonra tarlada izi olmayanın hasatta pek sözü olmayacak gibi. Susan bunun bedelini mutlaka ödeyecektir.
Fısıltı anketleri…
Önceki yıllarda yaşanan seçim ve referandum süreçlerinin aksine bu kez ortalıkta anket şirketleri ve açıklanan sonuçlar pek görünmüyor. Bunun yerine fısıltı yoluyla üfürülen anket sonuçları dolaşıyor kulaktan kulağa. Sol kesimden yükselen fısıltılar dolaşıyor ortalıkta. “Hayır, oyları önde” deniyor, böyle servis ediliyor. Anket şirketi yok. Kimin ne şekilde yaptığı yok. Algı yönetimi var. “Hayır” çıkacak algısı yayılmaya çalışılıyor. O anketi yapan arkadaşların isimleri, çalışmanın bilgileri yok. Ciddiyeti yok ama algısal olarak kamuoyuna bir propagandası var. 16 Nisan’da “Evet” oranının “Hayır”dan fazla çıkma olasılığının çok daha fazla olduğu ortada. Ancak tam da bu noktada bu üfürmelerle yavaş yavaş halkın böyle inanmasına yönelik operasyonları görüyoruz. “Evet”çiler mi? Onlar söğüt gölgesinde sonucu bekliyor. Topa girmiyorlar.
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Alpaslan Yıldız
Erdoğan ve Bahçeli'yi yalnız bırakanlar…
Gelelim “Evet” cephesine. Kimse kusura bakmasın ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabinedeki belli isimler ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dışında öyle elini taşın altına koyan kimse yok. Erdoğan ve Bahçeli olanca güçleriyle karşılarındaki büyük cepheyle adeta savaşırken, ne yazık ki onların bu mücadelesine gereken destek gelmiyor. Ne siyasetten geliyor ne sivil toplumdan ne de bugüne kadar bu hareketler içinde kendine mevki, makam, şan, şöhret ve maddi manevi her türlü imkân sağlayanlar bir türlü topa girmiyor.
Bugün bir elin parmaklarını geçmiyor örneğin sağcı olduğunu bildiğimiz sivil toplumları arasında sahaya inerek mücadeleye katılanlar. Yine odalardan ne ses çıkıyor ne soluk. Cumhurbaşkanı Erdoğan mücadele edip milletiyle beraber kazanınca ortaya çıkanlar, bu günlerde adeta yeraltına girip isimlerini de cisimlerini de unutturuyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zaman zaman “Mücadeleyi tek başıma sürdürüyorum” serzenişlerini biliyoruz. Cumhurbaşkanı’nın milletle olan güçlü bağını da biliyoruz. Keza MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin gerektiğinde dünyayı karşısına alıp hak davada mücadelesini yalnız sürdürdüğü zamanlara da şahit olmuşluğumuz var. İşte milletin geleceği için el ele veren iki liderin hem içeride hem dışarıda verdiği mücadeleyi yalnız sürdürdüklerini de görüyoruz. Bugün ses çıkarmayanların yarın yeniden sahne alacağını da biliyoruz.
Türkiye’nin önemli bir kavşağı olan 16 Nisan da millet “Evet” dediği andan itibaren meydanlarda, ekranlarda boy göstereceklerin bugün ikbal kaygısıyla sessiz kaldıklarını da biliyoruz. Milletle başaracak Erdoğan ve Bahçeli.
İktidarın, Erdoğan’ın ve davasına inanmış bir milletin imkânlarını sonuna kadar kullanan bugünün sessizlerinin yarın tekrar ortaya çıkıp nemalarına bir kez daha müsaade edilecek mi? Bütün mesele bu. Öyle görünüyor ki bugünden sonra tarlada izi olmayanın hasatta pek sözü olmayacak gibi. Susan bunun bedelini mutlaka ödeyecektir.
Fısıltı anketleri…
Önceki yıllarda yaşanan seçim ve referandum süreçlerinin aksine bu kez ortalıkta anket şirketleri ve açıklanan sonuçlar pek görünmüyor. Bunun yerine fısıltı yoluyla üfürülen anket sonuçları dolaşıyor kulaktan kulağa. Sol kesimden yükselen fısıltılar dolaşıyor ortalıkta. “Hayır, oyları önde” deniyor, böyle servis ediliyor. Anket şirketi yok. Kimin ne şekilde yaptığı yok. Algı yönetimi var. “Hayır” çıkacak algısı yayılmaya çalışılıyor. O anketi yapan arkadaşların isimleri, çalışmanın bilgileri yok. Ciddiyeti yok ama algısal olarak kamuoyuna bir propagandası var. 16 Nisan’da “Evet” oranının “Hayır”dan fazla çıkma olasılığının çok daha fazla olduğu ortada. Ancak tam da bu noktada bu üfürmelerle yavaş yavaş halkın böyle inanmasına yönelik operasyonları görüyoruz. “Evet”çiler mi? Onlar söğüt gölgesinde sonucu bekliyor. Topa girmiyorlar.
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,