Daha 6 yaşından itibaren çocuklarımıza tüm eğitim sistemini kapsayacak şekilde milletimizin yaşadıkları anlatılmalı. Bu Türkçe kadar elzem, Türkçe kadar kıymetli ve geleceğimiz açısından çok çok hayati bir konudur. 
Malum Türkiye’de genel olarak çoğunluk susarken bir avuç azınlığın tantanası gündeme hakim olur. Özellikle uluslararası alanda Türkiye’nin meseleleri Türk Milleti’nin uğradığı iftiralara canı gönülden destek veren içerde önemli bir güruh var. 
Nisan ayında milletimize tarih boyunca atılan iftiraların en büyüklerinden biri olan sözde Ermeni soykırım iddiasını tartışıp durduk bu ülkede. 
İşin garip yanı iftira atanların başını çeken ülkelerde bu iddiayı tanımamak bile suç sayılırken bizim ülkemizde serbestçe milletimize hakaret eden sözde bu ülkenin vatandaşlarını, siyasetçilerini, bilmem nelerini görmek şaşırtmıyor bizi. 
Pis iftiraları yaymak için kendi devletine ve milletine ahlaksızca saldıranlar, ekran ekran dolaştırılırken, milletin hukukunu savunanların ise üstüne adeta çullandıklarına da şahit olduk. 
Azerbaycan Cumhuriyeti’nin efsane lideri Ebulfez Elçibey’in “Sen Türk olduğunu unutsan da düşmanların unutmaz” sözü, tarihimizi çok net özetleyen bir cümle olarak tüm okullarımızın girişine asılmalıdır. 
Ve Kıbrıs…
Alırken de kurtarırken de Türk Milletinin ağır bedeller ödediği, evlatlarını şahadete gönderdiği Kıbrıs. Öyle çok uzun zamanda geçmedi üzerinden. Kıbrıs’ta Türk Milletine Rumlar tarafından soykırım uygulandığı dönemlere şahit olanlar bugün hayatta.

Kıbrıs’ta gazi olanlar hayatta.

Şehitlerin aileleri hayatta. 
Tıpkı Girit’te olduğu gibi bir gecede Kıbrıs’ı boşaltıp Türkleri yok ederek adaya sahip olacaklardı. Türkiye olmasaydı. Türk Milleti ayağa kalkmasaydı. 
Aradan yıllar geçti ne yazık ki Kıbrıs halkının bir bölümüne bu bilinci ve şuuru kazandıracak adımlar atılamadı. Türkiye’nin ekmeğini yiyip sağladığı imkanlarla hayatını sürdürenler Türkiye’ye düşman oldu adadaki istihbarat örgütlerinin de kışkırtmalarıyla. 
Biz barıştan kardeşlikten bahsederken, onların nesilleri Türk düşmanlığı ile yetişiyordu. Bizim barış söylemlerimiz ise Kıbrıs’ın Türk halkına bile tesir etmiyor, onların bir bölümü de Rum gibi hareket ediyor. Öyle ki Türkiye’yi hedef alan isimler dönem dönem Cumhurbaşkanı seçilebiliyor. 
Oysa, 50-60 yıl önce yaşananların yeniden yaşanmayacağını kimse garanti edemez. Ama güçsüz düşersek aynılarının çok daha şiddetli yaşanacağını görmemek için sadece gözlerin değil aklın, vicdanın da kör olması lazım. 

Daha bir hafta önceye ait bu fotoğraf. Güney Kıbrıs Futbol Ligi'nde şampiyon olan Rum Girne Futbol Kulübü (PAEEK) KKTC'den kan damlayan tişörtler ile şampiyonluk kutlaması yaptı. 
Spor dostluk barış vs diyoruz ya, işte size spor üzerinden yapılan alçakça propaganda. Benzer bir görüntüyü Türkiye’de yapmaya kalksa bir spor kulübü, dünyadan önce Türkiye’deki uzantıları ayağa kalkarlar. O kulübü linç ederler. Dağıtırlar. 
Dahası bu faşist zihniyet bununla da yetinmeyip bu fotoğrafı Türklerin ağırlıklı yaşadığı ve her biri kadim Türk yurdu olan Batı Trakya’nın Selanik, Kavala, Gümülcine gibi kentlerin yol kenarlarına asmışlar. 
İşte Kıbrıs’ta federasyon kurulsun falan lakırdıları eden Türklerin "gelin federasyon kuralım"  diye ısrarına karşılık Rum tarafı bu görüntülerle cevap veriyor. Asmayın onlara kulak. 
Milletinin hakkını hukukunu koruyarak, milletini severek kimse fasişt olmaz ama başka milletler karşısında aşağılık kompleksinde olanların propagandasıyla melankoli çok pahalıya mal olur. 
O nedenle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için "Kıbrıs'ta yeni müzakere süreci olacaksa bu artık iki toplum arasında değil, iki devlet arasında yürütülmelidir. 
Kıbrıs Türkünün egemen eşitliği ile eşit statüsü teyit edilmeli ve müzakereler bundan sonra başlamalıdır." Sözleri ile bizim olanla ilgili dünyaya gereken netlikte konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın duruşu çok önemli. 
Bu süreçte AK Parti MHP ittifakının Türkiye’ye sağladığı yüzlerce kazanım arasında Kıbrıs’ta başlatılan süreç de büyük önem taşıyor. 
Kıbrıs için yakın gelecekte bir tanınma atağını bekliyor ve o sürecin ardından kanımızla aldığımız, can verip yaşattığımız Kıbrıs’ta Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin geleceğe daha sağlam adımlarla yürüyeceğini biliyoruz.