Öncelikle şunu söylemeliyim Allah CHP’nin bugünkü yönetim kadrolarını hesaba katarsak iktidarından Türkiye'yi ve Türk milletini korusun. Ve daha önemlisi Türk Milletinin yüzde 25’ini oluşturan CHP seçmenini de bu yapının elinden kurtarsın.

Türkiye'de sol ekmek gibi su gibi elzem ama gerçekten sol olan bir yapı. CHP gibi kuş mu deve mi belli olmayan, zihinsel ve yönetimsel olarak işgali altında olan bir siyasi partinin solu temsil etme ihtimali yok. Olsa olsa dünün kasaba siyasetinin temsilcisi olabilir ve ne yazık ki  hem ülkenin hem milletin umutlarını yok ederken, endişeleri de artıran bir yapıya bürünmüş durumda.

Ortalık haftasonu gündeme bomba gibi düşen iddialarla adeta çalkalanıyor. CHP Muş eski Gençlik Kolları Başkanı Erkan Çakır’ın kurultay ile ilgili kamuoyunda büyük tartışmalara yol açan açıklamaları, fısıltı şeklinde yayılan iddiaların ilk kez partili bir isim tarafından yüksek sesle dillendirilmesi ile ortalık bir kez daha toz duman oldu. Sadece ortalığın toz duman olması değil mesele Özgür Özel’in genel başkan olarak meşruiyeti de artık tartışmalı hale geldi.

Kusura bakmasın kimse ama Türk devleti milletin yüzde 25'inin oyunu alan ve bu kitleyi temsil eden CHP'nin kurultayı ile ortaya atılan bu iddiaları bir an önce incelemeye almalı ve o süreçteki hesap hareketle başta olmak üzere tüm iddiaları en ince ayrıntısına kadar araştırmalı ve gerçekleri Türk milletine aktarmalı. Bu sadece bir siyasi parti içindeki iktidar savaşını aşıp ülke sorunu haline gelmiş bir durumdur. Türk devleti milletinin siyasi namusuna ve  siyasi güvenliğine de sahip çıkmak zorunda.

Bir çok iddia var ortada ancak biz Bursa’ya dönelim öncelikle. Bursa’da kongrenin ardından genel merkez delegelerinin oluşumuyla birlikte büyük kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyen delege sayısı 25, Özgür Özel’i destekleyecek delege ise 15 olarak ortaya çıkmıştı. Ne olduysa Ankara’da bir gün içinde oldu ve sandıktan Özgür Özel’i 29, Kemal Kılıçdaroğlu’na 11 oy çıktı.

Kimse kusura bakmasın bu değişimin nedenini herkes biliyor ama konuşmuyordu. Yani kamuoyu önünde konuşmuyor ancak örgüt içinde adeta kaynıyorlardı. İddialar oldukça sarsıcı, bir o kadar da tiksindiriciydi. Her ne kadar kamuoyunu son model telefonlar dağıtıldı ve para dağıtıldı iddiası düşse de daha da ilerisinin olduğu kulağıamıza geliyordu. Ancak ispata muhtaç iddialar bunlar.

İnanılacak gibi değil kritik noktalarda delegelere ev araba verildiği önü sürülüyor. Bursa delegasyonu ile ilgili böyle bir durum var mı bilmiyoruz. Ancak CHP Muş eski Gençlik Kolları Başkanı Erkan Çakır’ın Bursa ile ilgili iddiaları da yenilir yutulur değil.

Öncelikle CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş’ın zaman kaybetmeden bunların doğru olmadığını kamuoyuna deklare etmesini beklediğimizi ifade etmeliyiz. Bu ateş üfleyerek sönmez. Yani susarak gündemden düşmesini beklemek ancak iddiaları kabul etmek olur. Bu iddiaları doğru kabul etmemekle birlikte izaha muhtaç olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.

İşin akçeli kısmından öte bir gecede Bursa delegelerinin nasıl saf değiştirdiğinin mutlak suretle açıklanması lazım. Dahası Bursa kongresi öncesi tankıyla topuyla Nihat Yeşiltaş’ın il başkanı olması için mücadele veren ve adeta herkesi dize getirerek Yeşiltaş’ı il başkanı seçtiren Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal’ın kurultay sonrası Yeşiltaş’a bir araya gelmemesi hatta denilene göre selamı sabahı bile kesmesinin de bir izahı olmalı.

Bu buzdağının görünen tarafı. Daha büyük bir fırtına geliyor ve bunun emareleri var. Yakında çok yakında ortalık çok fena karışacak.  Bu nasıl bir çürüme? Bu nasıl bir kirlenme ve bu nasıl bir rezillik? Bu nasıl insanların hayalleri, inançları ve ideolojileri üzerinden arsız bir ticaret? Olacak şey değil!

Hikayeyi bir kez daha baştan alalım…

İddiaların bir bölümü şöyle;

Ankara'da bir otelde gece geç saatte CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile görüşüyor. Burda bir gariplik yok tabi. Ancak devamı olduğu iddiası CHP Muş eski Gençlik Kolları Başkanı Erkan Çakır’ın ağzından geliyor. Çakır, "Bursa İl Başkanı toplantı odasına girdiğinde morali bozuktu. Odadan güle oynaya, zıplaya zıplaya çıktı. Gözlerinde dolar işareti gördüm. Eli boş girdi, çantayla çıktı." Aman Allah’ım. Devamında Çakır,  Özgür Çelik'in yanı sıra Özgür Karabat ve Rıza Akpolat'ın da aynı salonda olduğunu ifade ediyor.

Türkiye'de siyasetin bir bölümü her dönem kirli oldu ancak son dönemdeki kadar kirlenmeyi hiç görmedik, yaşamadık. Muhalefetin iki önemli partisi son günlerde rant, para, kirli ilişkiler, kirli oyunlarla anılır oldu. Bu durum siyasette bir temizeller dönemine girilmesi gerektiğinin de bir götergesi. Umut aciurliğini ranta devşiren bir yapının siyaseti esir almasına müsaade etmemek lazım.

Her iki muhalefet partisinin içinde bulunduğu şaibeli durumlar, skandallar ve siyasi kepazeliği göz önünde bulundurduğumuzda Türkiye'de elzem bir sol merkez siyasi partinin zaman geçirmeden şaibesiz ve temiz isimlerle kurulması ve yola çıkmasının zamanı geldiği ortada. Bu pisliğin içinden milleti çıkaracak ve umudu yaşatacak bir oluşumun vakti geldi de geçiyor.

Bitirirken tüm bu yaşananları bizzat şahit olan Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal’a da tarihi bir misyon yükseldiğini söylememiz lazım. Siyaseten durduğu yerde dik duran Sarıbal’ın ülke için ülkenin geleceği için çıkıp bu yaşananlara bir tavır almasını, bu pislikleri deşifre etmesini de bekliyoruz açıkçası.

CHP’de büyük bir fırtına yaklaşıyor. İlgiyle izliyoruz…

Ve son olarak, CHP Bursa’daki kurultay delegelerinin hepsi an itibariyle zan altında. Hepsinin hiç olmazsa kendi örgütlerdine bir açıklama ve izan borçları var. Bu saatten sonra son gece tercihlerini değiştiren delegelerin hesabını CHP örgütü kendi kendine yapmak durumunda. Sahaya çıktıklarında halka ne söyleyeceklerini de düşünmeleri gerek.