Bursa Kent Konseyi, Gemlik Kent Konseyi, DOĞADER geçtiğimiz günlerde Gemlik Fevziye Köyü’nde Bursa Çimento’nun çimento malzemesi çıkarmak için açmak istediği madene karşı eylem düzenledi. Ancak turbun büyüğü Bursa Çimentoda olmasına, Büyükşehir Belediyesi’nin ruhsatlandırma yapmama kararının yargıda olmasına rağmen Kestel konusunda genel sessizliğe bu kurumlarda ayak uyduruyor.
Bursa Çimento, daha önce iki defa reddedilmiş ÇED talebine rağmen kanunu arkadan dolanmak üzere modernizasyon adı altında mevcut fabrikanın iki misli kapasiteli yeni bir tesisi hemen fabrikanın yanı başına yaptı bitirdi. Tüm Bursa’nın gözü önünde gerçekleşen bu inşaata ne iktidar ne muhalefet ne de kamunun ilgili kurumları çıt çıkarmadı adeta.
Susuzluk ve çevre kirliliğinin birinci sıraya yerleştiği Bursa’da bir sanayi kuruluşunun bu kadar pervasızca hareket etmesinin bir nedeni var tabi. Sahipsiz Bursa. Bu kadar pervasızca hareket eden kuruluşların başka illerde nasıl kanuni zorunlulukları yerine getirdiğini de ibretle izliyoruz. Dönüp bir de Bursa’nın sahipsiz durumuna üzülüyoruz.
Bursa’da şehrin göbeğinde kalan Bursa Çimento fabrikasının yeni tesislerini şehir dışında bir yerde yapmak yerine, solumakta zorluk çeken, trafik yüküyle kıvranan, hava su ve toprağı kirlenen Kestel’de yapmak istemesinin bir nedeni var. Karlılık. Sadece kar üzerinden ortaya konulan bu girişimler insanı ve kenti yok etmekte sakınca görmüyor ve bu kenti yönetenler buna sessiz kalmayı tercih ediyor. Orada kapitalin gücü var diğer yanda ise çaresiz Bursa. Buna çevre dernekleri, sivil toplum, kent konseyleri bile itiraz etmiyor ya da sesini yükseltmiyor. Acaba neden?
Geçtiğimiz günlerde Bursa Milletvekili aynı zamanda halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, x hesabından Bursa Valiliği’ni de etiketleyerek Kestel’de sanayi kuruluşlarının havayı ve suyu zehirlemeye devam ettiğini yazdı. Ama sadece onun hassasiyeti konuyu çözmeye yetmiyor pek tabiki. Bursa Milletvekilleri, kamu kurumları, sivil toplum örgütleri neyi bekliyor. Kestel'de insanların ölmesini, yaşamın bitmesini mi?
Bursa siyaseti sığ bir kuyuda sıkışmış ve çözüm üretemezken, rant baronları şehri hoyratça yok etmeye devam ederken, Bursa Kent Konseyi mesela, Büyükşehir Belediyesi Bursa Çimento’nun GSM ruhsatı talebini reddetmesinin yargıya taşınması ve yürütmenin durdurulmasına karşı, bu fabrika önünde eylem yapmaya, konuyu gündemde tutmaya ve kamuoyu oluşturmaya yönelik hareket etmek için ne bekliyor?
Bursa Çimento ile ilgili daha 15 gün önce yaşanan bu ruhsat konusunu detaylıca okumak isteyenler https://www.sehirmedya.com/yazarlar/alpaslan-yildiz-129/bursa-cimento-dokunulmaz-mi-bu-suskunluk-neden-319814 bağlantısından ulaşabilirler.
Tüm bunlar yaşanırken ve turbun büyüğü Kestel’deyken Bursa Kent Konseyi, Gemlik Kent Konseyi, DOĞADER ve bölge halkı ile birlikte Fevziye Köyünde kurulacak olan, çimento malzemesinin çıkartılması amaçlanan, maden ocağına karşı eylem yapıyor. İyi de yapıyor ancak daha öncesinde bu fabrikanın kapasitesini üçe katlayacak olan tesisle ilgili gerekenlerin yapılması için kamuoyu oluşturmak gerekmiyor mu? Bugün fevziye yarın ihtiyaç duyduğu malzeme için başka bir alan. Kapasite üçe katlanıyor üçe.
İhlas Haber Ajansı’nın geçtiği habere bir bakıp devam edelim:
“Bursa Çimento'nun maden tesisine köylülerden tepki’’
Bursa Kent Konseyi, Gemlik Kent Konseyi, DOĞADER ve bölge halkı ile birlikte Fevziye Köyünde kurulacak olan, çimento malzemesinin çıkartılması amaçlanan, maden ocağına karşı eylem başlattı.
Bursa Çimento tarafından 250 dönümlük orman ve tarım alanında kurulması planlanan maden tesisine karşı bir araya gelen doğa severlerin eylemine STK temsilcileri, Şükrüye, Fevziye, Dışkaya, Fındıcak ve Ericek mahallesinden muhtar ve vatandaşlar katıldı.
Gemlik Kent Konseyi Başkanı Sedat Akkuş ve Bursa Kent Konseyi Başkanı Ertuğrul Aksoy’un açılış konuşmalarının ardından DOĞADER Başkanı Murat Demir, doğanın, ormanın ve toprağın katledilmesine engel olacaklarını söyledi. Demir, bölgede ruhsatsız olarak yapılmak istenen maden ocağına tüm bölge halkını kapsayacak şekilde tepki koyacaklarını ve gerekirse kendilerine ağaçlara zincirleyeceklerini ifade etti.”
Tekrar etmekte yarar var. İnsanı merkez almayan her girişim insana yapılan bir saldırı, yaşama yapılan bir müdahaledir. Bu kapsamda iktidar partisi de muhalefet partileri de içerisinde olmak kaydıyla, Bursa’nın ortak aklının harekete geçerek, bu şehrin daha fazla hırpalanmasına, kirletilmesine ve yaşamın zorlaştırılmasına karşı gereken adımlar atılmalıdır. Sadece sanayi üretim ve istihdam üzerinden bir yaşam tasvir edilemez. İnsanları aynı zamanda öldüren bir istihdamı kabul etmek de mümkün olmaz. Temiz ve kurallara uyarak üretimi sürdürmeli, insanı odak alan bir zihniyeti bu coğrafyaya hakim kılmalıyız.
Kent Konseyleri, milletvekilleri. Siyasiler, bürokratlar, sivil toplum kuruluşları ödevleri ve görevlerini gerçek manada yerine getirmeli.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Alpaslan Yıldız
Turbun büyüğü Bursa Çimento'da!
Bursa Kent Konseyi, Gemlik Kent Konseyi, DOĞADER geçtiğimiz günlerde Gemlik Fevziye Köyü’nde Bursa Çimento’nun çimento malzemesi çıkarmak için açmak istediği madene karşı eylem düzenledi. Ancak turbun büyüğü Bursa Çimentoda olmasına, Büyükşehir Belediyesi’nin ruhsatlandırma yapmama kararının yargıda olmasına rağmen Kestel konusunda genel sessizliğe bu kurumlarda ayak uyduruyor.
Bursa Çimento, daha önce iki defa reddedilmiş ÇED talebine rağmen kanunu arkadan dolanmak üzere modernizasyon adı altında mevcut fabrikanın iki misli kapasiteli yeni bir tesisi hemen fabrikanın yanı başına yaptı bitirdi. Tüm Bursa’nın gözü önünde gerçekleşen bu inşaata ne iktidar ne muhalefet ne de kamunun ilgili kurumları çıt çıkarmadı adeta.
Susuzluk ve çevre kirliliğinin birinci sıraya yerleştiği Bursa’da bir sanayi kuruluşunun bu kadar pervasızca hareket etmesinin bir nedeni var tabi. Sahipsiz Bursa. Bu kadar pervasızca hareket eden kuruluşların başka illerde nasıl kanuni zorunlulukları yerine getirdiğini de ibretle izliyoruz. Dönüp bir de Bursa’nın sahipsiz durumuna üzülüyoruz.
Bursa’da şehrin göbeğinde kalan Bursa Çimento fabrikasının yeni tesislerini şehir dışında bir yerde yapmak yerine, solumakta zorluk çeken, trafik yüküyle kıvranan, hava su ve toprağı kirlenen Kestel’de yapmak istemesinin bir nedeni var. Karlılık. Sadece kar üzerinden ortaya konulan bu girişimler insanı ve kenti yok etmekte sakınca görmüyor ve bu kenti yönetenler buna sessiz kalmayı tercih ediyor. Orada kapitalin gücü var diğer yanda ise çaresiz Bursa. Buna çevre dernekleri, sivil toplum, kent konseyleri bile itiraz etmiyor ya da sesini yükseltmiyor. Acaba neden?
Geçtiğimiz günlerde Bursa Milletvekili aynı zamanda halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, x hesabından Bursa Valiliği’ni de etiketleyerek Kestel’de sanayi kuruluşlarının havayı ve suyu zehirlemeye devam ettiğini yazdı. Ama sadece onun hassasiyeti konuyu çözmeye yetmiyor pek tabiki. Bursa Milletvekilleri, kamu kurumları, sivil toplum örgütleri neyi bekliyor. Kestel'de insanların ölmesini, yaşamın bitmesini mi?
Bursa siyaseti sığ bir kuyuda sıkışmış ve çözüm üretemezken, rant baronları şehri hoyratça yok etmeye devam ederken, Bursa Kent Konseyi mesela, Büyükşehir Belediyesi Bursa Çimento’nun GSM ruhsatı talebini reddetmesinin yargıya taşınması ve yürütmenin durdurulmasına karşı, bu fabrika önünde eylem yapmaya, konuyu gündemde tutmaya ve kamuoyu oluşturmaya yönelik hareket etmek için ne bekliyor?
Bursa Çimento ile ilgili daha 15 gün önce yaşanan bu ruhsat konusunu detaylıca okumak isteyenler https://www.sehirmedya.com/yazarlar/alpaslan-yildiz-129/bursa-cimento-dokunulmaz-mi-bu-suskunluk-neden-319814 bağlantısından ulaşabilirler.
Tüm bunlar yaşanırken ve turbun büyüğü Kestel’deyken Bursa Kent Konseyi, Gemlik Kent Konseyi, DOĞADER ve bölge halkı ile birlikte Fevziye Köyünde kurulacak olan, çimento malzemesinin çıkartılması amaçlanan, maden ocağına karşı eylem yapıyor. İyi de yapıyor ancak daha öncesinde bu fabrikanın kapasitesini üçe katlayacak olan tesisle ilgili gerekenlerin yapılması için kamuoyu oluşturmak gerekmiyor mu? Bugün fevziye yarın ihtiyaç duyduğu malzeme için başka bir alan. Kapasite üçe katlanıyor üçe.
İhlas Haber Ajansı’nın geçtiği habere bir bakıp devam edelim:
“Bursa Çimento'nun maden tesisine köylülerden tepki’’
Bursa Kent Konseyi, Gemlik Kent Konseyi, DOĞADER ve bölge halkı ile birlikte Fevziye Köyünde kurulacak olan, çimento malzemesinin çıkartılması amaçlanan, maden ocağına karşı eylem başlattı.
Bursa Çimento tarafından 250 dönümlük orman ve tarım alanında kurulması planlanan maden tesisine karşı bir araya gelen doğa severlerin eylemine STK temsilcileri, Şükrüye, Fevziye, Dışkaya, Fındıcak ve Ericek mahallesinden muhtar ve vatandaşlar katıldı.
Gemlik Kent Konseyi Başkanı Sedat Akkuş ve Bursa Kent Konseyi Başkanı Ertuğrul Aksoy’un açılış konuşmalarının ardından DOĞADER Başkanı Murat Demir, doğanın, ormanın ve toprağın katledilmesine engel olacaklarını söyledi. Demir, bölgede ruhsatsız olarak yapılmak istenen maden ocağına tüm bölge halkını kapsayacak şekilde tepki koyacaklarını ve gerekirse kendilerine ağaçlara zincirleyeceklerini ifade etti.”
Tekrar etmekte yarar var. İnsanı merkez almayan her girişim insana yapılan bir saldırı, yaşama yapılan bir müdahaledir. Bu kapsamda iktidar partisi de muhalefet partileri de içerisinde olmak kaydıyla, Bursa’nın ortak aklının harekete geçerek, bu şehrin daha fazla hırpalanmasına, kirletilmesine ve yaşamın zorlaştırılmasına karşı gereken adımlar atılmalıdır. Sadece sanayi üretim ve istihdam üzerinden bir yaşam tasvir edilemez. İnsanları aynı zamanda öldüren bir istihdamı kabul etmek de mümkün olmaz. Temiz ve kurallara uyarak üretimi sürdürmeli, insanı odak alan bir zihniyeti bu coğrafyaya hakim kılmalıyız.
Kent Konseyleri, milletvekilleri. Siyasiler, bürokratlar, sivil toplum kuruluşları ödevleri ve görevlerini gerçek manada yerine getirmeli.