AK Parti açısından sorumluyu uzakta aramaya gerek yok. Sorumlu aslında Bursa’daki girift ilişkilerin AK Parti’ye hakim olması. Yani birçok ilçede 20 yıldır aynı isimler tüm pervasızlıklarına rağmen başrolleri kimseye bırakmazken, milletin gözüne soka soka yapılan adaletsiz ve hakkaniyetsiz uygulamalar eninde sonunda milletinde sabrını taşırdı. 
Bir yandan devlet millet davasında mücadele eden isimler hırpalanırken diğer yandan mal mülk kişisel çıkar peşinde koşan ve millet fakirleşirken yolunu bulan isimlerin tanrılaştırılan isimlerin gölgesinde yaptığı rezillikler, beklenen yenilginin asıl mesulü ve gerekçesi aslında. 
Örneklerle açacağım konuyu tabi ancak öncelikle bugün isimler üzerinden yapılan tartışmaların ne kadar yüzeysel olduğunu da görmek gerekiyor. Bursa eğer son 30-40 yılda çok daha güçlü bir kent haline gelememişse bunun nedeni Bursa’daki hakim güçlerin hem ekonomiye hem de siyasete olan etkilerinin en üst düzeyde olmasından kaynaklanıyor. 
Bursa ne yazık ki belli grupların elinde yıllardır oynana bir tiyatronun sahnesi durumunda. Burada sağ ya da sol ya da ideoloji ayırt etmeye gerek yok. Zaten ideolojiler de sağ sol da isimler üzerinden birbirleriyle derin ilişkiler ve işbirliği içinde yürüyorlar bu yolları. 
Ancak bugünkü konumuz AK Parti’de yıllardır kangren haline gelen belli isimler üzerinden yapılan siyasetin çökmüş olması. Örnekleyelim. Bursa’da yıllardır AK Parti siyaseti hep aynı isimler ya da o isimlerin ekibinden isimler tarafından dizayn ediliyor. Bu bazen aleni bazen vekalet üzerinden yapılıyor. Kamu kurumlarından belediyelere kadar her alanda bu ekiplerin istekleri yerine getiriliyor. Daha önemli olanı ise bu ekiplerin total değil kişiler üzerinden faydayı öne almaları. Yani hedef Bursa ve topyekûn bir gelişim olsa, bu mevzuların hiçbiri konuluşmayacağı gibi bugün başka bir Bursa’yı yaşıyor olacaktık. 
Örneklemeyi bir ilçeden yapalım. Son seçimden başlayarak geriye doğru gidelim. Son seçimde kendisi başka bir kurumun başında olan bir ismi yerel siyaset dinamikleri meclis üyesi listesine hem de çok güçlü bir yerden koyuyor. Meclis üyeliği listesi kesmiyor. 
Damat bir belediyede işe başlıyor gelin başka bir yerde işe konuluyor. Bu da dilden dile kulaktan kulağa yayılıyor. Buyrun samimeyetle mücadele eden total fayda, ülke ve millet için çalıştığını mücadele ettiğini düşünen vatandaş bu durumda ne hissedecek? Nasıl bir yol izleyecek? İzlediği yolu sandık sonuçları gösteriyor. 
Aynı ilçe 20 yıldır aynı isimler listelerde ve akıl almaz iddialara rağmen bu isimler hep başrolde. Vatandaş yola çıktığında delikli kuruşa muhtaçken, hatırı sayılır ve Bursa siyasetinde tanrılaştırılan siyasetçilerden birinin gölgesine giriyor. Siyasi tanrısı da yürü diyor. İlçe başkanlığı meclis üyeliği derken, bu çok bulunmaz hint kumaşı arkadaş ticaretten de yürüyor. Akıllara zarar servetlere sahip oluyor. Dükkanları artıyor, belediyeye araçlar kiralıyor, kamu kurumlarının tefriş işlerini falan alıyor. 
Çocuğu yetmiyor damat eş dost ne varsa belediyelerde hak etmedikleri yerlerde altlarına arabalar çekilerek istihdam ediliyor. Gözü yukarılarda olan arkadaş daha üst yerlere aday oluyor ancak yapılmayınca konumunu koruma mücadelesine girişiyor. Sonrasında zora düşünce Ankara’dan partinin üst düzey isimlerinden birisi sıradan bir meclis listesine bu vatandaşı yazdırmak için Bursa’ya geliyor. 
Bütün ilçe bu vatandaş ve yancılarının yediği naneleri konuşuyor. Dilden dile dolaşan bu hikayeler kitleleri etkilemiyor mu? Bu haksız hukuksuz kayırmacılık vatandaşı kızdırmıyor mu? Ve bu yapılanlara vatandaşın tepkisinin olmayacağı mı sanılıyor? Vatandaş hesabı sandıkta kesiyor nihayetinde. 
Hadi bir örmek de ilçe ismi vererek yazalım. Mudanya’da 8 yıl önce d6önemin belediye başkanı Hayri Türkyılmaz, sırf esnafla takıştı diye kapalı Pazar yerini kapatarak geri dönüşüm deposuna çevirdi ve tam 8 yıl boyunca vatandaş da esnafta karda kışta tozda sıcakta güneş altında eziyet çekiyor sokak pazarında. Muhalefetteki AK Parti’nin meclis sözcüsü, yöneticilerini ciddi bir refleks göstermiyor. Hatta konuyu gündeme getirdikleri bile söylenemez. 
MHP’nin önceki dönem grup sözcüsü Bülent Erden ile yine Memleket Partisi ilçe başkanı ve aynı zamanda meclis üyesi Mehmet Er, defaten bıkmadan yorulmadan konuyu gündemde tutuyor. Geçen yılın son çeyreğinde dönemin AK Parti İlçe Başkanı Orhan Samast’ın girişimleriyle konu grup önerisi olarak meclise geliyor. Bu arada Hayri Türkyılmaz siyaseten partisinde büyük oranda gücünü kaybetmiş ve tekrar aday olabilmek için halka sevimli görünme çabaları içine giriyor. Tekrar gözden geçirelim deniyor. Vakti yetmiyor tabi buna da. 
Bu arada dönemin MHP Grup Sözcüsü Bülent Erden de bir kez daha konuyu gündeme getiriyor ki meclis üyeliği süresi boyunca onlarca kez gündeme taşımış ve çağrıda bulunmuş bir isim Erden. Ve 10 yıl mecliste Hayri Türkyılmaz’a tepki veremeyen AK Parti sözcüsü açıp telefonu 5 yıldır içinde biriktirdiği ne varsa Bülent Erden’e ağır sözlerle yürüyor. 
Yetinmiyor Bülent Erden’in meclise devam devamsızlık tablosunu çıkarıp hep MHP İl yöneticine hem de basın mensuplarına ulaştırıyor. (Bülent Erden’in ciddi rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğü süreçte katılmadığı toplantılar üzerinden algı oluşturma çabasına giriyor) Aynı isim 10 yıl boyunca Büyükşehir Belediye Meclisi’ne 5 defa katılmayan CHP’li Hayri Türkyılmaz’a ise iki çift söz söyleyemiyor. 
Şimdi seçimlerde alınan sonucun salt emekliler ya da ekonomi üzerinden okunabilmesi mümkün mü? Bu isimlerin yaptıklarından ve bu yapıların halkı yok sayan tutumlarından bağımsız sayabilir miyiz sonuçları? Çözüm yapısal değişimde. Çözüm hakkaniyet ve hakkı korumaya yönelik, milletin hukukunu öne alan bir zihniyetin hakimiyet kurmasında. Bugün sorunlu isimlerin siyasi oyunlarla teşkilatlara hakim olma çabasını izlemekle çözülemez. Üç beş ismi hedef gösterip asıl sorunluların yeniden rol alma gayretine fırsat verilerek de çözüm noktasına ulaşılamaz.