Engelli bireylerin karşılaştığı sorunları anlatmaya kalksak satırlara sığmaz, her biri kendi özel durumlarından kaynaklanan zorlukları aşmaya çalışırken bir de toplumdan yansıyanlarla uğraşmak zorundalar. Bu sıkıntıların neler olduğunu konuşacak olursak, merdiven, asansör, kaldırım gibi alanlarda yürüme engellilerin, sesli uyarı sistemlerinde görme engellilerin ihtiyaçlarının karşılanmadığını, işitme engellilerin derdini rahatça aktaracağı işaret dili bilen sorumlu ya da tercüman istihdamının olmadığını anlatırız. Bu örnekler de tanık olduklarımız ya da yakınımızda yaşananlar olarak birbirini izleyecektir. Ancak öyle bir gerçek var ki; bunların hiçbiri engellileri duygusal ötelenme, dışlanma kadar çok yaralamıyor.
Engellilerin toplumdan dışlanmalarının onları psikolojik olarak yaraladığına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Engellilere ikinci sınıf insan muamelesi yaptığınız zaman onlar için toplumsal engel oluşturmuş oluruz, engellileri yaralamış oluruz. En büyük yaralama da psikolojik yaralamalardır. Duygusal körlüğü ve duygusal sağırlığı olan kişiler empati yapamazlar.” diyor. Engellilerin toplumdan dışlanmalarının onları psikolojik olarak yaraladığına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Engellilere ikinci sınıf insan muamelesi yaptığınız zaman onlar için toplumsal engel oluşturmuş oluruz, engellileri yaralamış oluruz. En büyük yaralama da psikolojik yaralamalardır. Engellilere karşı oluşturulan en büyük görünmeyen engellerden biri de duygusal körlük ve duygusal sağırlıktır. Duygusal körlüğü ve duygusal sağırlığı olan kişiler empati yapamazlar. Empati yapamadıkları için de sağlıklı bir iş ilişkisi, arkadaş ilişkisi ve aile ilişkisi kuramazlar. Çoğu zaman yalnız kalırlar. Uzun süre mutsuzdurlar ve bunun farkında değildirler.” diye konuştu.
Engellileri rahatsız eden konunun kendi engelleri değil, toplumda var olan engeller olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Empati yaptığımızda şunu görüyoruz: Engellileri en çok rahatsız eden bedensel engelleri değil, toplumsal engelleridir. İnsanların önyargılarıdır. Bu engeller ve önyargılar engellileri daha çok üzmekte ve daha çok yaralamaktadır.” dedi.
Engelli bireylerin toplumdaki yeri ve çalışma hayatında yer almalarının da gerekliliğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girme sürecinde en büyük kazanımlarından biri, engellilerle ilgili çeşitli hakların verilmesi oldu. Avrupa Birliği’nde engelli bireylerin hayata karışmasına imkan sağlanmaktadır. TÜİK istatistiklerine göre Türkiye’ de %13 civarında engelli bulunmaktadır.” dedi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, engellilerin iş yaşamında daha fazla oranda yer almaları gerektiğini söyledi.
3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle bir kez daha tek yürek olarak birbirimizi sarma fırsatı bulmuşken, hiç bırakmayalım ellerimizi demek istiyorum.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ayşe Candan
Engelleri sevgiyle aşalım
Engelli bireylerin karşılaştığı sorunları anlatmaya kalksak satırlara sığmaz, her biri kendi özel durumlarından kaynaklanan zorlukları aşmaya çalışırken bir de toplumdan yansıyanlarla uğraşmak zorundalar. Bu sıkıntıların neler olduğunu konuşacak olursak, merdiven, asansör, kaldırım gibi alanlarda yürüme engellilerin, sesli uyarı sistemlerinde görme engellilerin ihtiyaçlarının karşılanmadığını, işitme engellilerin derdini rahatça aktaracağı işaret dili bilen sorumlu ya da tercüman istihdamının olmadığını anlatırız. Bu örnekler de tanık olduklarımız ya da yakınımızda yaşananlar olarak birbirini izleyecektir. Ancak öyle bir gerçek var ki; bunların hiçbiri engellileri duygusal ötelenme, dışlanma kadar çok yaralamıyor.
Engellilerin toplumdan dışlanmalarının onları psikolojik olarak yaraladığına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Engellilere ikinci sınıf insan muamelesi yaptığınız zaman onlar için toplumsal engel oluşturmuş oluruz, engellileri yaralamış oluruz. En büyük yaralama da psikolojik yaralamalardır. Duygusal körlüğü ve duygusal sağırlığı olan kişiler empati yapamazlar.” diyor. Engellilerin toplumdan dışlanmalarının onları psikolojik olarak yaraladığına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Engellilere ikinci sınıf insan muamelesi yaptığınız zaman onlar için toplumsal engel oluşturmuş oluruz, engellileri yaralamış oluruz. En büyük yaralama da psikolojik yaralamalardır. Engellilere karşı oluşturulan en büyük görünmeyen engellerden biri de duygusal körlük ve duygusal sağırlıktır. Duygusal körlüğü ve duygusal sağırlığı olan kişiler empati yapamazlar. Empati yapamadıkları için de sağlıklı bir iş ilişkisi, arkadaş ilişkisi ve aile ilişkisi kuramazlar. Çoğu zaman yalnız kalırlar. Uzun süre mutsuzdurlar ve bunun farkında değildirler.” diye konuştu.
Engellileri rahatsız eden konunun kendi engelleri değil, toplumda var olan engeller olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Empati yaptığımızda şunu görüyoruz: Engellileri en çok rahatsız eden bedensel engelleri değil, toplumsal engelleridir. İnsanların önyargılarıdır. Bu engeller ve önyargılar engellileri daha çok üzmekte ve daha çok yaralamaktadır.” dedi.
Engelli bireylerin toplumdaki yeri ve çalışma hayatında yer almalarının da gerekliliğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girme sürecinde en büyük kazanımlarından biri, engellilerle ilgili çeşitli hakların verilmesi oldu. Avrupa Birliği’nde engelli bireylerin hayata karışmasına imkan sağlanmaktadır. TÜİK istatistiklerine göre Türkiye’ de %13 civarında engelli bulunmaktadır.” dedi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, engellilerin iş yaşamında daha fazla oranda yer almaları gerektiğini söyledi.
3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle bir kez daha tek yürek olarak birbirimizi sarma fırsatı bulmuşken, hiç bırakmayalım ellerimizi demek istiyorum.