SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ay sonunu değil, hayatı kovalarken...

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2025 23:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2025 23:07

Türkiye’de asgari ücret, yalnızca bir ücret kalemi değil; milyonlarca insan için hayatın sınırlarını çizen temel bir ölçüt haline gelmiş durumda. Açlık sınırı, yoksulluk sınırı, kira bedelleri ve temel tüketim harcamaları arasındaki makas her geçen gün açılırken, asgari ücretli ve sabit maaşlı kesim için yaşam giderek bir "ay sonuna yetişme" mücadelesine dönüşüyor.

Bugün asgari ücretle çalışan bir bireyin maaşı, henüz cebe girmeden kalem kalem harcanmış oluyor. Kira, faturalar, ulaşım ve gıda… Bunların hiçbiri artık tercih değil, zorunluluk. Kültür, tatil, kişisel gelişim ya da birikim ise maaşlı yaşamdan sessizce çıkarılan kalemler arasında. Maaş artışları enflasyonun gerisinde kaldıkça, çalışan kesimin alım gücü kağıt üzerinde artsa bile fiiliyatta azalıyor.

Sorunun en çarpıcı yönü, bu tablonun geçici olmaktan çıkıp kalıcı bir yaşam biçimine dönüşmesi. Gençler, üniversite mezunları, beyaz yakalılar dahi artık asgari ücret seviyesinde ya da ona yakın maaşlarla çalışıyor. “İşe girmek bir kazançtır” anlayışı, “İşi kaybetmemek başarıdır” noktasına evrilmiş durumda. Bu durum yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyolojik bir kırılmayı da beraberinde getiriyor.

Maaşlı yaşamın en görünmez bedeli ise borçlanma. Kredi kartları ve ihtiyaç kredileri, geçim aracı olmaktan çıkıp yaşamı sürdürebilmenin tek yolu haline geliyor. İnsanlar artık borçlanarak hayatta kalıyor; geleceğini ipotek altına alarak bugünü kurtarmaya çalışıyor. Bu döngü, çalışanı sadece ekonomik olarak değil, zihinsel olarak da yıpratıyor.

Asgari ücret tartışmaları çoğu zaman rakamlar üzerinden yürütülüyor. Oysa mesele yalnızca ücretin kaç lira olduğu değil; bu ücretle nasıl bir hayat yaşanabildiği. Bir ülkede çalışan insanların büyük çoğunluğu geçinemiyorsa, burada sadece bireysel değil, yapısal bir sorun var demektir. Ücret politikaları, sosyal destekler, vergi adaleti ve barınma politikaları bir bütün olarak ele alınmadıkça, asgari ücret artışları yalnızca kısa vadeli pansuman etkisi yaratır.

Unutulmamalıdır ki asgari ücret, adı üzerinde, bir “asgari”dir. Yani insan onuruna yakışır bir yaşamın en alt sınırı. Bugün bu sınır, milyonlar için ulaşılmaz bir hedefe dönüşmüş durumda. Çalışan ama geçinemeyen, üreten ama pay alamayan bir toplum yapısı sürdürülebilir değildir.

Bu nedenle asgari ücret ve maaşlı yaşam meselesi, yalnızca çalışanların değil; toplumun tamamının meselesidir. Çünkü emeğin değersizleştiği bir yerde, geleceğin de değeri kalmaz...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.