Bir ülkenin ekonomik başarısı, sadece teorik politikalarla değil, sahada çalışan reel kesimin doğrudan karar alma mekanizmalarında yer almasıyla da ilgilidir. Reel kesim, yani sanayi, ticaret, tarım ve hizmet sektörü, ekonomik faaliyetlerin can damarını oluşturur. Ancak bu kesimin yönetim kararlarında yeterince temsil edilmemesi, ekonomik politikaların sahada etkili bir şekilde uygulanmasını zorlaştırabilir.

Bugün pek çok ülkede ekonomik kararlar, çoğunlukla merkezi yönetimler ve akademik düşünce kuruluşları tarafından belirleniyor. Ancak bu kararların sahada ne kadar gerçekçi ve uygulanabilir olduğu zaman zaman tartışma konusu oluyor. Reel kesimin yaşadığı sorunları ve ihtiyaçları tam anlamıyla dikkate alınmadan yapılan düzenlemeler, öngörülmeyen ekonomik dalgalanmalara neden olabilir.

Reel kesimin yönetimde daha etkin rol alması, ekonominin sağlıklı yönetilmesi açısından büyük önem taşıyor. Vergi politikalarından kredi desteklerine, istihdam stratejilerinden sanayi planlamalarına kadar pek çok alanda reel kesimin görüşleri dikkate alınmalı.

Sanayiciler, çiftçiler, esnaflar ve girişimciler, pazarın gerçek koşullarını bizzat deneyimleyen kesimlerdir. Dolayısıyla alınacak kararların sadece teorik analizlerle değil, sahadaki aktörlerin katkısıyla oluşturulması, ekonomik politikaların daha gerçekçi ve uygulanabilir olmasını sağlayacaktır.

Bu noktada, ekonomi yönetiminin içinde reel kesim temsilcilerinin daha fazla yer almasının önemi büyüktür. Kamu-özel iş birliğinin güçlendirilmesi, sektör bazlı danışma kurullarının oluşturulması ve reel kesimin karar alma mekanizmalarına daha fazla entegre edilmesi, ekonomik istikrarın sağlanmasında kritik rol oynar.

Reel kesimin sesini yönetimde daha gür çıkarması, yalnızca şirketler ve girişimciler için değil, ülkenin genel ekonomik refahı için de hayati öneme sahiptir. Büyük resme baktığımızda, gerçek kalkınma sahada başlar, sahada gelişir ve sahada büyür.