SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kadın Emeği

Yazının Giriş Tarihi: 23.06.2025 16:39
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.06.2025 16:40

“Bir kadının emeği, sadece ocağın başında tüten yemek değil; bir toplumun ayakta kalma çabasıdır.”

…Bugün Türkiye'de milyonlarca kadın, sabah gün doğmadan kalkıp çocuklarını okula hazırlıyor, evin temizliğini yapıyor, yemek pişiriyor, yaşlısına bakıyor, hasta yakınına destek oluyor. Aynı zamanda evde el işiyle, örgüyle, dikişle, reçelle, sosyal medyada yaptığı küçük satışlarla evin gelirine katkı sağlıyor. Ama ne yazık ki bu emek, resmi istatistiklerde "çalışan" olarak bile sayılmıyor.

Çünkü hâlâ geçerli olan anlayışa göre, ücretli değilse “iş” değil, “çalışmak” değil.
Oysa bu emek, ülkenin gerçek ekonomik çarklarını çeviriyor.

Kadınların ev içi emeği, gayri safi yurt içi hasılanın önemli bir bölümünü görünmeden oluşturuyor. Üstelik bu emek her gün, her evde, sistematik şekilde üretiliyor. Ancak devletin sunduğu ekonomik verilerde bu üretimin adı yok. Çünkü ekonomi, yalnızca sermaye, kâr ve üretim üçgeniyle tanımlandığında; emeğin duygusal, sosyal ve yaşamsal boyutları dışlanmış oluyor.

Kadın evde ücretsiz çalışıyor, sonra markete gidip enflasyonla boğuşuyor, faturaları ödüyor, çocukların ihtiyaçlarını planlıyor, evin bütçesini yönetiyor. Bu süreçte hem işçi, hem muhasebeci, hem sağlıkçı, hem de öğretmen rolünde. Ama buna rağmen “çalışmıyor” olarak kayda geçiyor.

Son yıllarda ekonomik daralma ve işsizlikle birlikte birçok kadın, evinde üretmeye yöneldi. Sosyal medyada satış yapanlar, pazara çıkanlar, kooperatiflerde bir araya gelenler çoğaldı. Ancak bu kadınların çoğu ne vergi sistemine kayıtlı, ne sosyal güvenlikten yararlanabiliyor. Kayıt dışı bırakılan bu emek, hem kadınları korumasız bırakıyor hem de toplumun üretim potansiyelini zayıflatıyor.

Ayrıca kadınların bu üretim gücüne rağmen, “evine ekmek getiren erkek” anlayışı hâlâ güçlü. Kadının yaptığı katkı "ek iş", "harçlık" ya da "ev uğraşı" olarak küçümseniyor. Bu da ekonomik eşitsizlik kadar zihinsel bir eşitsizliği de ortaya koyuyor.

Bir kadının çalıştığını anlamak için onun dışarı çıkıp sabah 9 - akşam 6 bir ofise mi gitmesi gerekiyor? Ya da eline bordro mu tutuşturulmalı? Modern toplum, ücretli olmayan emeği tanımadıkça, aslında emeğin gerçek değerini de anlamıyor.

Halbuki toplumun en kırılgan dönemlerinde —salgınlarda, krizlerde, savaşta— en çok kadın emeği dayanıklılık sağladı. Sessizce, aralıksız, karşılıksız.

Bu ülkede, mutfağın kokusunda, ellerin nasırında, gecenin sessizliğinde bir ekonomi büyüyor. Ama o ekonominin ismi yazılmıyor hiçbir yere. Şimdi o ismi birlikte yazma zamanı…



Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.