SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Taşın yerini beton aldı

Yazının Giriş Tarihi: 30.05.2025 16:23
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.05.2025 16:23

Bir zamanlar ipeğiyle, termal sularıyla, yeşiliyle, tarihiyle anılan bir şehirdi Bursa. Osmanlı’ya başkentlik yapmış, bir medeniyetin ayak izlerini taşlarında, camilerinde, çarşılarında taşıyan zarif bir şehir… O zarafet bugün, dev inşaat tabelalarının ardında saklanmaya çalışıyor. Çünkü Bursa artık daha az "şehir", daha çok "kent" oldu. Hem de hızlı, dengesiz ve plansız bir şekilde.

Kentleşme, her şehir için kaçınılmazdır. Ancak mesele, nasıl kentleştiğimizdir. Bursa’nın son 30 yılındaki değişimi göz önüne alırsak, karşımıza çıkan tablo epey düşündürücü. Uludağ’ın eteklerinden süzülen o serin hava artık binaların arasına sıkışmış durumda. Çocukluğumuzda yürüdüğümüz Arap Şükrü sokaklarında artık taş değil, kaldırım taşı bile zor bulunuyor. Hüdavendigar Parkı’nda top oynayan çocukların yerini, elinde telefonla oturan sessiz kalabalıklar aldı.

Bursa, göç aldı, büyüdü, gelişti. Ama bu gelişim çoğu zaman doğayla kavga ederek gerçekleşti. Tarım alanları birer birer konut projelerine açıldı. Yeşilin başkenti olarak bilinen Bursa'da kişi başına düşen yeşil alan miktarı giderek azaldı. Oysa bu şehir, ovayla dağ arasında kurulmuş; ikisini de dengelemiş bir ruh taşırdı. Şimdi o denge bozuldu.

Kentleşme sadece binaların yükselmesi değildir. Sosyal yaşamın, kamusal alanların, tarihi dokunun korunarak büyütülmesidir. Bugün Bursa’da dikey mimari yükseliyor ama insan ilişkileri azalıyor. Apartmanlar büyüdü ama komşuluklar küçüldü. Yeni yapılan sitelerde çocuk sesleri eksik. Çünkü sokak oyunları artık tarihe karıştı; çocuklar apartmanın 3. katındaki bir ekranın başına hapsedildi.

Bir şehir sadece bugünüyle değil, geçmişiyle de yaşar. Tophane’den baktığınızda hala o eski Bursa’yı görmek mümkün ama biraz dikkatle bakarsanız, o siluetin arkasına gizlenmiş modern yapılar, size bu şehrin artık başka bir yere dönüştüğünü fısıldar.

Ulaşım ayrı bir problem. Plansız büyüme sonucu şehir merkezi adeta bir keşmekeşe döndü. Sabah saatlerinde Çekirge'den Heykel'e gitmek bile çileye dönüştü. Metro ağı yeterli değil, otobüsler kalabalık, trafikte geçen saatler ömrümüzden çalıyor. Kentleşme dediğimiz şey, sadece konut üretmek değil; o konutlara ulaşım, sağlık, eğitim, sosyalleşme imkanı sağlamaktır.

Bursa’da hâlâ umut var mı? Elbette var. Tarihi surların gölgesinde hâlâ yaşayan esnaf, Cumalıkızık’ın arnavut kaldırımlarında yürüyen genç çiftler, Koza Han’da çay içen yaşlı amcalar… Onlar bu kentin ruhunu ayakta tutuyor. Ancak bu ruhun daha fazla boğulmaması için acilen nefes alacak alanlara ihtiyaç var. Yeni yapılaşmalarda yeşil alan oranı artırılmalı, yatay mimari teşvik edilmeli, tarihi dokular korunmalı.

Kentleşme; şehirlerin bedenini büyütür, ama biz unutmamalıyız: Bir şehri şehir yapan bedeni değil, ruhudur. Bursa’nın ruhunu kaybetmesine izin vermemeliyiz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.