Modern dünyanın kentleşme hızı, insan düzeyinin arttırılması ve seviye seviyesinin arttırılması için önemli bir itici güç olsa da, bu süreçte yapılan hatalar toplumlar için ağır sonuçlar doğuruyor. Türkiye gibi hızlı kentleşen çok sayıda yanlış yapılaşma örnekleri ne yazık ki her geçen gün artıyor ve bu durum hem büyüme dengeleri hem de toplumsal yapıyı tehdit ediyor.
Yanlış kentleşme, plansız ve kontrolsüz yapılaşma ile kendini gösteriyor. Yeşil yapıların beton yığınlarına dönüştürülmesi, tarım arazilerinin imara açılması, dere yataklarına inşa edilen konutlar gibi uygulamalar, doğanın düzenine yapılan açık müdahalelerden sadece birkaçı. Bu durum, yalnızca çevreyi değil, kentte yaşayan insanların yaşam koşullarını de olumsuz etkiliyor.
Plansız yapılaşmanın en somut sonucu, olay doğalarının afete dönüşmesidir. Su basmaları, toprak kaymaları ve depremler, yanlış kentleşmenin yıkılması gözler önünde seriyor. Özellikle yataklarına yapılan değişiklikler her sağanak yağışta sel felaketine yol açılması, ders almamız gereken en önemli uyarılardan biridir. Ancak bu uyarılara rağmen benzer hatalar yapılmaya devam ediyor.
Yanlış kentleşmenin sadece fiziksel değil, toplumsal sonuçları da oldukça derin. Plansız şekilde yükselen apartman blokları, insanları birbirinden ayırarak sosyal izolasyona sebep oluyor. Mahalle kültürü gibi toplumsal bağları güçlendiren unsurlar yokken, beton duvarların arkasında tek bireyler ortaya çıkıyor.
Unutulmamalı ki, yanlış yapılaşma sadece bugünü değil, gelecek nesilleri de yaşanıyor. Doğayı ve toplumun korunmasından sürdürülebilir kentleşme hizmetlerinin yaygınlaştırılması, geleceğimizi güvence altına almak için bir korunmaktır. Aksi takdirde doğanın ve toplumun bedelini ödeyeceği yanlışların sonucu gelmeyecek.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ayşe YILDIRIM
Yanlış kentleşmenin ağır bedeli
Modern dünyanın kentleşme hızı, insan düzeyinin arttırılması ve seviye seviyesinin arttırılması için önemli bir itici güç olsa da, bu süreçte yapılan hatalar toplumlar için ağır sonuçlar doğuruyor. Türkiye gibi hızlı kentleşen çok sayıda yanlış yapılaşma örnekleri ne yazık ki her geçen gün artıyor ve bu durum hem büyüme dengeleri hem de toplumsal yapıyı tehdit ediyor.
Yanlış kentleşme, plansız ve kontrolsüz yapılaşma ile kendini gösteriyor. Yeşil yapıların beton yığınlarına dönüştürülmesi, tarım arazilerinin imara açılması, dere yataklarına inşa edilen konutlar gibi uygulamalar, doğanın düzenine yapılan açık müdahalelerden sadece birkaçı. Bu durum, yalnızca çevreyi değil, kentte yaşayan insanların yaşam koşullarını de olumsuz etkiliyor.
Plansız yapılaşmanın en somut sonucu, olay doğalarının afete dönüşmesidir. Su basmaları, toprak kaymaları ve depremler, yanlış kentleşmenin yıkılması gözler önünde seriyor. Özellikle yataklarına yapılan değişiklikler her sağanak yağışta sel felaketine yol açılması, ders almamız gereken en önemli uyarılardan biridir. Ancak bu uyarılara rağmen benzer hatalar yapılmaya devam ediyor.
Yanlış kentleşmenin sadece fiziksel değil, toplumsal sonuçları da oldukça derin. Plansız şekilde yükselen apartman blokları, insanları birbirinden ayırarak sosyal izolasyona sebep oluyor. Mahalle kültürü gibi toplumsal bağları güçlendiren unsurlar yokken, beton duvarların arkasında tek bireyler ortaya çıkıyor.
Unutulmamalı ki, yanlış yapılaşma sadece bugünü değil, gelecek nesilleri de yaşanıyor. Doğayı ve toplumun korunmasından sürdürülebilir kentleşme hizmetlerinin yaygınlaştırılması, geleceğimizi güvence altına almak için bir korunmaktır. Aksi takdirde doğanın ve toplumun bedelini ödeyeceği yanlışların sonucu gelmeyecek.
Beton yığınlarının ardında kaybolan doğada yaşamamak dileğiyle...