Bildiğini yapan bir yönetici, Umut veren bir başlangıç
Yazının Giriş Tarihi: 11.12.2025 00:42
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.12.2025 00:44
Bursa’da eğitim camiası yeni bir döneme adım attı.
Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’nde Daire Başkanı olarak görev yapan Gürhan Çokgezer’in Bursa İl Milli Eğitim Müdürü olarak atanması, şehirde uzun süredir hissedilen “yeni bir soluk” ihtiyacına cevap niteliğinde.
Çokgezer’i diğer atamalardan ayıran önemli bir nokta var: Bursa’yı bilmesi, Bursa’yı tanıması ve Bursa’yı yaşamış olması.
Şehrin en büyük ilçesi olan Osmangazi’de yıllarca İlçe Milli Eğitim Müdürü olarak görev yapması, onu yalnızca bir yönetici değil; sahayı, sorunları ve dinamikleri yakından tanıyan bir eğitim neferi haline getiriyor.
Bugün Bursa’da eğitim konuşulurken, doğrudan sınıf kapılarından, okul bahçelerinden ve velilerin güncel kaygılarından söz ediyoruz. Artan nüfusun getirdiği derslik ihtiyacı, ilçeler arasında belirginleşen başarı farkı, öğretmenlerin yükü, velilerin beklentileri… Yani masa başında hazırlanan raporların ötesine geçen, gerçek hayatın sorunları.
İşte bu noktada yeni müdürün “sahayı bilen biri” olması büyük bir avantaj. Çünkü Bursa’da eğitimde en çok ihtiyaç duyduğumuz şey; şehrin gerçeklerine temas eden, bürokrasi ile okul arasındaki mesafeyi kapatan bir yaklaşım.
Uzun zamandır hem öğretmenlerin hem okul yöneticilerinin sesini duyan bir bakış açısına ihtiyaç vardı. Okul müdürlerinin çözmekte zorlandığı her konuda, öğretmenin sınıfta yaşadığı her sıkıntıda, velinin her kaygısında, artık daha hızlı refleks gösterebilen bir yöneticilik anlayışı beklentisi büyüktü.
Gürhan Çokgezer’in geçmişteki uygulamaları, sorunları yerinde tespit etme ve çözüm üretme konusundaki hızını ortaya koyan örneklerle dolu. Bursa’da eğitim adına önemli adımlar atılacaksa, bu adımların güçlü bir yönetim iradesi ve sahici bir vizyonla atılması gerektiği ortada.
Bursa, ekonomik gücüyle, nüfusu ve genç dinamizmiyle Türkiye’nin geleceğini taşıyan şehirlerden biri. Ancak bu güç, doğru yönetilmediğinde yalnızca bir potansiyel olarak kalıyor.
Bursa’nın eğitimde en büyük ihtiyacı;
Okullar arası imkân farkını azaltmak,
Başarıyı tesadüf olmaktan çıkarıp sistematik hale getirmek,
Öğretmeni motive eden bir çalışma iklimi oluşturmak,
Mesleki eğitimi yeniden güçlü bir yola koymak,
Öğrenciyi yalnızca sınavlara değil, hayata hazırlamak.
Bunlar uzun zamandır konuşulan ama hayata geçmesi geciken başlıklar.
Bugün Bursa’da eğitim konuşulurken, cümlelerimize bir umut tonu eşlik ediyor. Çünkü yeni müdür, bu şehrin koridorlarını tanıyor. Hangi okulun hangi eksikle boğuştuğunu, hangi mahallede hangi çocuğun fırsata ihtiyacı olduğunu, hangi yöneticinin nasıl bir desteğe ihtiyaç duyduğunu biliyor.
Bursa’nın eğitimi, masa başı talimatlarla değil, insanı merkez alan bir iradeyle yol alabilir.
Eğer bu yeni dönemde katılımcı, kapsayıcı ve cesur bir yönetim anlayışı öne çıkarsa, Bursa yalnızca bugünün değil, yarının da örnek eğitim şehirlerinden biri olacaktır.
Her yönetim değişikliği bir başlangıçtır; ama her başlangıç umut vermez.
Bu kez farklı olan, Bursa’nın yeni eğitim yönetiminin şehrin nabzını zaten biliyor oluşu.
Şimdi mesele, bu birikimin sahaya güçlü bir vizyon olarak yansıyıp yansımayacağı.
Bursa buna hazır.
Şimdi gözler, bu yeni dönemin kalemini kimin nasıl tuttuğunda…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Azize Yüksel
Bildiğini yapan bir yönetici, Umut veren bir başlangıç
Bursa’da eğitim camiası yeni bir döneme adım attı.
Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’nde Daire Başkanı olarak görev yapan Gürhan Çokgezer’in Bursa İl Milli Eğitim Müdürü olarak atanması, şehirde uzun süredir hissedilen “yeni bir soluk” ihtiyacına cevap niteliğinde.
Çokgezer’i diğer atamalardan ayıran önemli bir nokta var: Bursa’yı bilmesi, Bursa’yı tanıması ve Bursa’yı yaşamış olması.
Şehrin en büyük ilçesi olan Osmangazi’de yıllarca İlçe Milli Eğitim Müdürü olarak görev yapması, onu yalnızca bir yönetici değil; sahayı, sorunları ve dinamikleri yakından tanıyan bir eğitim neferi haline getiriyor.
Bugün Bursa’da eğitim konuşulurken, doğrudan sınıf kapılarından, okul bahçelerinden ve velilerin güncel kaygılarından söz ediyoruz. Artan nüfusun getirdiği derslik ihtiyacı, ilçeler arasında belirginleşen başarı farkı, öğretmenlerin yükü, velilerin beklentileri… Yani masa başında hazırlanan raporların ötesine geçen, gerçek hayatın sorunları.
İşte bu noktada yeni müdürün “sahayı bilen biri” olması büyük bir avantaj. Çünkü Bursa’da eğitimde en çok ihtiyaç duyduğumuz şey; şehrin gerçeklerine temas eden, bürokrasi ile okul arasındaki mesafeyi kapatan bir yaklaşım.
Uzun zamandır hem öğretmenlerin hem okul yöneticilerinin sesini duyan bir bakış açısına ihtiyaç vardı. Okul müdürlerinin çözmekte zorlandığı her konuda, öğretmenin sınıfta yaşadığı her sıkıntıda, velinin her kaygısında, artık daha hızlı refleks gösterebilen bir yöneticilik anlayışı beklentisi büyüktü.
Gürhan Çokgezer’in geçmişteki uygulamaları, sorunları yerinde tespit etme ve çözüm üretme konusundaki hızını ortaya koyan örneklerle dolu. Bursa’da eğitim adına önemli adımlar atılacaksa, bu adımların güçlü bir yönetim iradesi ve sahici bir vizyonla atılması gerektiği ortada.
Bursa, ekonomik gücüyle, nüfusu ve genç dinamizmiyle Türkiye’nin geleceğini taşıyan şehirlerden biri. Ancak bu güç, doğru yönetilmediğinde yalnızca bir potansiyel olarak kalıyor.
Bursa’nın eğitimde en büyük ihtiyacı;
Okullar arası imkân farkını azaltmak,
Başarıyı tesadüf olmaktan çıkarıp sistematik hale getirmek,
Öğretmeni motive eden bir çalışma iklimi oluşturmak,
Mesleki eğitimi yeniden güçlü bir yola koymak,
Öğrenciyi yalnızca sınavlara değil, hayata hazırlamak.
Bunlar uzun zamandır konuşulan ama hayata geçmesi geciken başlıklar.
Bugün Bursa’da eğitim konuşulurken, cümlelerimize bir umut tonu eşlik ediyor. Çünkü yeni müdür, bu şehrin koridorlarını tanıyor. Hangi okulun hangi eksikle boğuştuğunu, hangi mahallede hangi çocuğun fırsata ihtiyacı olduğunu, hangi yöneticinin nasıl bir desteğe ihtiyaç duyduğunu biliyor.
Bursa’nın eğitimi, masa başı talimatlarla değil, insanı merkez alan bir iradeyle yol alabilir.
Eğer bu yeni dönemde katılımcı, kapsayıcı ve cesur bir yönetim anlayışı öne çıkarsa, Bursa yalnızca bugünün değil, yarının da örnek eğitim şehirlerinden biri olacaktır.
Her yönetim değişikliği bir başlangıçtır; ama her başlangıç umut vermez.
Bu kez farklı olan, Bursa’nın yeni eğitim yönetiminin şehrin nabzını zaten biliyor oluşu.
Şimdi mesele, bu birikimin sahaya güçlü bir vizyon olarak yansıyıp yansımayacağı.
Bursa buna hazır.
Şimdi gözler, bu yeni dönemin kalemini kimin nasıl tuttuğunda…