Geçtiğimiz günlerde Bursa Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu’nda alışılmışın dışında, umut verici bir tabloya tanık olduk. Nilüfer Borsa İstanbul Fen Lisesi öğrencileri, Fransız yazar Molière’in ölümsüz eseri Cimriyi sahneledi. Edebiyatla bilimi, sanatla analitik düşünceyi buluşturan bu etkinlik; bizlere gençliğin potansiyelinin yalnızca sınav sonuçlarıyla değil, yaratıcılıkla da ölçülebileceğini bir kez daha gösterdi.
Fen lisesi denildiğinde çoğu kişinin aklına deney tüpleri, sayısal başarılar ve disiplinli ders programları gelir. Ancak bu gençler, tiyatro sahnesine adım attıklarında farklı bir yetkinlik alanı sergilediler: Hayal gücü. Duygu. Sahne disiplini. Ve en önemlisi, klasik bir metni kendi çağdaş yorumlarıyla izleyiciyle buluşturma cesareti.
Cimri, yalnızca bir karakter değil; insanın içindeki tutkuların, açgözlülüğün ve zenginlik saplantısının bir sembolüdür. Bu oyunun gençler tarafından sahnelenmesi, onlara sadece tiyatroyu değil, insan doğasını, eleştiriyi ve evrensel değerleri de öğretir. Bu yönüyle tiyatro, bir okul kadar öğreticidir.
Yönetmen Deniz Çinçinoğlu’nun rehberliğinde gerçekleşen bu başarılı sahneleme, bir öğrencinin ezberin ötesine geçip içselleştirdiği bir karakterle sahnede var olabileceğini kanıtladı. Nilüfer Borsa İstanbul Fen Lisesi Müdürü Mustafa Ersoy ve Nilüfer İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Aydın Narin’in de etkinlikte yer alması, bu tür kültürel çalışmaların kurumsal düzeyde ne kadar önemli görüldüğünü de ortaya koyuyor.
Evet, bu gençler belki geleceğin mühendisleri, doktorları, bilim insanları olacak. Ama o akşam sahnede gösterdikleri şey şuydu: Sanat, hayatın sadece estetik yönü değil, aynı zamanda düşünceyi, ifade gücünü ve empatiyi besleyen bir damardır.
İşte bu yüzden, bir tiyatro oyunu sadece alkışlanmaz. Aynı zamanda takdir edilir, desteklenir, çoğaltılır.
Ve biz büyüklere düşen görev, bu ışığı görüp daha fazla parlaması için önünü açmak olmalı.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Azize Yüksel
Bilimle yetişen eller sanata uzandığında!
Geçtiğimiz günlerde Bursa Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu’nda alışılmışın dışında, umut verici bir tabloya tanık olduk. Nilüfer Borsa İstanbul Fen Lisesi öğrencileri, Fransız yazar Molière’in ölümsüz eseri Cimriyi sahneledi. Edebiyatla bilimi, sanatla analitik düşünceyi buluşturan bu etkinlik; bizlere gençliğin potansiyelinin yalnızca sınav sonuçlarıyla değil, yaratıcılıkla da ölçülebileceğini bir kez daha gösterdi.
Fen lisesi denildiğinde çoğu kişinin aklına deney tüpleri, sayısal başarılar ve disiplinli ders programları gelir. Ancak bu gençler, tiyatro sahnesine adım attıklarında farklı bir yetkinlik alanı sergilediler: Hayal gücü. Duygu. Sahne disiplini. Ve en önemlisi, klasik bir metni kendi çağdaş yorumlarıyla izleyiciyle buluşturma cesareti.
Cimri, yalnızca bir karakter değil; insanın içindeki tutkuların, açgözlülüğün ve zenginlik saplantısının bir sembolüdür. Bu oyunun gençler tarafından sahnelenmesi, onlara sadece tiyatroyu değil, insan doğasını, eleştiriyi ve evrensel değerleri de öğretir. Bu yönüyle tiyatro, bir okul kadar öğreticidir.
Yönetmen Deniz Çinçinoğlu’nun rehberliğinde gerçekleşen bu başarılı sahneleme, bir öğrencinin ezberin ötesine geçip içselleştirdiği bir karakterle sahnede var olabileceğini kanıtladı. Nilüfer Borsa İstanbul Fen Lisesi Müdürü Mustafa Ersoy ve Nilüfer İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Aydın Narin’in de etkinlikte yer alması, bu tür kültürel çalışmaların kurumsal düzeyde ne kadar önemli görüldüğünü de ortaya koyuyor.
Evet, bu gençler belki geleceğin mühendisleri, doktorları, bilim insanları olacak. Ama o akşam sahnede gösterdikleri şey şuydu: Sanat, hayatın sadece estetik yönü değil, aynı zamanda düşünceyi, ifade gücünü ve empatiyi besleyen bir damardır.
İşte bu yüzden, bir tiyatro oyunu sadece alkışlanmaz. Aynı zamanda takdir edilir, desteklenir, çoğaltılır.
Ve biz büyüklere düşen görev, bu ışığı görüp daha fazla parlaması için önünü açmak olmalı.