Okullar kapandı, karne heyecanı yaşandı ve yaz tatili resmen başladı. Aylarca süren yoğun ders temposunun ardından çocuklar için hem dinlenme hem de gelişimlerini sürdürebilecekleri kıymetli bir zaman dilimi başladı. Ancak yaz tatilini sadece “boş zaman” olarak görmek büyük bir eksiklik olur. Doğru planlanan bir yaz tatili, çocukların hem zihinsel hem de duygusal gelişimleri açısından altın değerindedir.
Peki çocuklar bu tatili nasıl doya doya geçirebilir?
Bir eğitim-öğretim yılını geride bırakmış her çocuğun ilk ihtiyacı dinlenmektir. Sabahları erken kalkma zorunluluğu olmadan güne başlamak, dilediği gibi oyun oynamak, dışarıda zaman geçirmek çocuğun üzerindeki stresi azaltır. Bu dinlenme dönemi, aynı zamanda okulda yaşanan olumsuzlukların etkisinin de azalmasına yardımcı olur.
Unutmayalım: Oyun, çocuğun en doğal öğrenme biçimidir. Parkta arkadaşlarıyla oynanan bir saatlik futbol maçı, dijital oyunlardan çok daha geliştirici olabilir. Bahçede bitki yetiştirmek, evde kukla yapmak, masa oyunları oynamak çocukların yaratıcılığını ve sosyal becerilerini geliştirir.
Tatilde de çocukların kitaplardan uzak kalmaması büyük önem taşır. Ancak bu dönemde kitaplar bir “ödev” gibi değil, bir “arkadaş” gibi sunulmalıdır. Çocuğun ilgisini çeken macera, bilim, hayvanlar ya da tarih içerikli kitaplar onu okumaya yöneltecektir. Ailece yapılan kitap okuma saatleri bu alışkanlığı pekiştirir.
Yaz tatili, çocuklara yeni beceriler kazandırmak için harika bir fırsattır. Yüzme öğrenmek, bir müzik aletiyle tanışmak, temel mutfak işleriyle ilgilenmek, kamp yapmak gibi etkinlikler çocuğun özgüvenini artırır. Bu deneyimler, okul dışı öğrenmenin ne kadar kıymetli olduğunu gösterir.
Tatillerde en büyük tehlikelerden biri de ekran bağımlılığıdır. Bilgisayar, tablet ve televizyon karşısında geçirilen saatler hem fiziksel hem zihinsel gelişimi olumsuz etkiler. Ebeveynler, ekran süresi konusunda kararlı bir sınır koymalı; bunun yerine çocukları açık hava etkinliklerine, sanata ve spora yönlendirmelidir.
Yaz tatili çocuklar için sadece bir “boşluk” değil, doğru yönlendirildiğinde bir “fırsat”tır. Bu dönemi doya doya geçiren çocuklar, yeni eğitim yılına hem mutlu hem de daha donanımlı bir şekilde dönerler.
Haydi çocuklar, doğaya, kitaplara, oyunlara ve hayallere kucak açma zamanı!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Azize Yüksel
Bir eğitimci gözüyle yaz tatilinin önemi üzerine…
Okullar kapandı, karne heyecanı yaşandı ve yaz tatili resmen başladı. Aylarca süren yoğun ders temposunun ardından çocuklar için hem dinlenme hem de gelişimlerini sürdürebilecekleri kıymetli bir zaman dilimi başladı. Ancak yaz tatilini sadece “boş zaman” olarak görmek büyük bir eksiklik olur. Doğru planlanan bir yaz tatili, çocukların hem zihinsel hem de duygusal gelişimleri açısından altın değerindedir.
Peki çocuklar bu tatili nasıl doya doya geçirebilir?
Bir eğitim-öğretim yılını geride bırakmış her çocuğun ilk ihtiyacı dinlenmektir. Sabahları erken kalkma zorunluluğu olmadan güne başlamak, dilediği gibi oyun oynamak, dışarıda zaman geçirmek çocuğun üzerindeki stresi azaltır. Bu dinlenme dönemi, aynı zamanda okulda yaşanan olumsuzlukların etkisinin de azalmasına yardımcı olur.
Unutmayalım: Oyun, çocuğun en doğal öğrenme biçimidir. Parkta arkadaşlarıyla oynanan bir saatlik futbol maçı, dijital oyunlardan çok daha geliştirici olabilir. Bahçede bitki yetiştirmek, evde kukla yapmak, masa oyunları oynamak çocukların yaratıcılığını ve sosyal becerilerini geliştirir.
Tatilde de çocukların kitaplardan uzak kalmaması büyük önem taşır. Ancak bu dönemde kitaplar bir “ödev” gibi değil, bir “arkadaş” gibi sunulmalıdır. Çocuğun ilgisini çeken macera, bilim, hayvanlar ya da tarih içerikli kitaplar onu okumaya yöneltecektir. Ailece yapılan kitap okuma saatleri bu alışkanlığı pekiştirir.
Yaz tatili, çocuklara yeni beceriler kazandırmak için harika bir fırsattır. Yüzme öğrenmek, bir müzik aletiyle tanışmak, temel mutfak işleriyle ilgilenmek, kamp yapmak gibi etkinlikler çocuğun özgüvenini artırır. Bu deneyimler, okul dışı öğrenmenin ne kadar kıymetli olduğunu gösterir.
Tatillerde en büyük tehlikelerden biri de ekran bağımlılığıdır. Bilgisayar, tablet ve televizyon karşısında geçirilen saatler hem fiziksel hem zihinsel gelişimi olumsuz etkiler. Ebeveynler, ekran süresi konusunda kararlı bir sınır koymalı; bunun yerine çocukları açık hava etkinliklerine, sanata ve spora yönlendirmelidir.
Yaz tatili çocuklar için sadece bir “boşluk” değil, doğru yönlendirildiğinde bir “fırsat”tır. Bu dönemi doya doya geçiren çocuklar, yeni eğitim yılına hem mutlu hem de daha donanımlı bir şekilde dönerler.
Haydi çocuklar, doğaya, kitaplara, oyunlara ve hayallere kucak açma zamanı!