Bursa’da iki okul, iki gelecek: Otomotiv ve sağlık
Yazının Giriş Tarihi: 14.08.2025 20:54
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.08.2025 20:54
Bursa, tarih boyunca “ipeğin başkenti” olarak anılsa da bugün bambaşka iki alanda da Türkiye’nin gururu: otomotiv ve sağlık. Üretim bandından çıkan araçlar, sadece iç pazara değil, dünyanın dört bir yanına ihraç ediliyor. Öte yandan, şehirde yetişen sağlık personeli, insan hayatına dokunan en değerli mesleğin temsilcileri oluyor.
İşte bu iki sektörün geleceği, aslında Bursa’daki meslek liselerinin sınıflarında şekilleniyor.
Tofaş, Renault, Karsan, Bosch… Bursa’nın dev otomotiv firmaları, nitelikli iş gücü ihtiyacını karşılamak için uzun yıllardır meslek liseleriyle iş birliği yapıyor.
Otomotiv meslek liselerinde öğrenciler sadece kitaplardan değil, üretim hattında gerçek tezgâh başında öğreniyor. Kaynak yapmayı, CNC tezgâhlarını, motor bakımını, elektronik sistemleri bizzat uygulamalı görüyorlar. Daha 18 yaşına gelmeden, hem diplomaları hem de mesleki tecrübeleri oluyor.
Ama burada kritik bir nokta var: Sanayi ile okul arasındaki köprü güçlü tutulmazsa, mezunlar güncel teknolojiden uzak kalabilir. Bugün otomotiv elektrik-elektroniğe, yazılıma, yapay zekâ tabanlı üretim sistemlerine doğru evriliyor. Eğer ders müfredatı bu hızla yenilenmezse, gençler diploma alsa da piyasanın gerisinde kalabilir.
Diğer tarafta sağlık meslek liseleri var. Hemşire yardımcılığı, acil sağlık hizmetleri, yaşlı bakımı gibi bölümlerden mezun olan gençler, doğrudan insan hayatıyla ilgili bir sorumluluk üstleniyor.
Özellikle pandemi sürecinde gördük ki sağlık personeli sadece mesleğini yapan değil, aynı zamanda insanlığın yükünü omuzlayan bir kahraman. Bursa’daki sağlık liseleri, bu bilinçle öğrenci yetiştiriyor. Stajlarını hastanelerde, acil servislerde, yoğun bakımlarda yapan öğrenciler, daha mezun olmadan mesleğin tüm ciddiyetini hissediyor.
Fakat burada da bir sorun var: Sağlık alanında atama kısıtlılığı ve çalışma şartlarının zorluğu, bazı gençlerin motivasyonunu kırabiliyor. Eğer devlet ve özel sektör bu mezunlara daha fazla istihdam imkânı sunarsa, hem sağlık sistemi hem de gençler kazanır.
İster otomotiv olsun, ister sağlık… Ortak gerçek şu: Nitelikli mesleki eğitim, Bursa’nın geleceğini belirleyecek.
Sanayi devlerinin ve sağlık kurumlarının, bu okullarla daha yakın çalışması şart. Öğrenciler, fabrikada ya da hastanede öğrendiklerini sınıfta teoriyle pekiştirmeli. Müfredatlar, sektörün güncel ihtiyaçlarına göre esnetilmeli.
Bursa, hem üretimde hem sağlık hizmetlerinde Türkiye’nin lokomotif şehirlerinden biri olma potansiyeline sahip. Ama bu potansiyeli hayata geçirecek olanlar, bugün meslek lisesi sıralarında oturan gençler olacak.
Belki de hepimizin kendimize sorması gereken soru şu: Onlara yeterince yatırım yapıyor muyuz?
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Azize Yüksel
Bursa’da iki okul, iki gelecek: Otomotiv ve sağlık
Bursa, tarih boyunca “ipeğin başkenti” olarak anılsa da bugün bambaşka iki alanda da Türkiye’nin gururu: otomotiv ve sağlık. Üretim bandından çıkan araçlar, sadece iç pazara değil, dünyanın dört bir yanına ihraç ediliyor. Öte yandan, şehirde yetişen sağlık personeli, insan hayatına dokunan en değerli mesleğin temsilcileri oluyor.
İşte bu iki sektörün geleceği, aslında Bursa’daki meslek liselerinin sınıflarında şekilleniyor.
Tofaş, Renault, Karsan, Bosch… Bursa’nın dev otomotiv firmaları, nitelikli iş gücü ihtiyacını karşılamak için uzun yıllardır meslek liseleriyle iş birliği yapıyor.
Otomotiv meslek liselerinde öğrenciler sadece kitaplardan değil, üretim hattında gerçek tezgâh başında öğreniyor. Kaynak yapmayı, CNC tezgâhlarını, motor bakımını, elektronik sistemleri bizzat uygulamalı görüyorlar. Daha 18 yaşına gelmeden, hem diplomaları hem de mesleki tecrübeleri oluyor.
Ama burada kritik bir nokta var: Sanayi ile okul arasındaki köprü güçlü tutulmazsa, mezunlar güncel teknolojiden uzak kalabilir. Bugün otomotiv elektrik-elektroniğe, yazılıma, yapay zekâ tabanlı üretim sistemlerine doğru evriliyor. Eğer ders müfredatı bu hızla yenilenmezse, gençler diploma alsa da piyasanın gerisinde kalabilir.
Diğer tarafta sağlık meslek liseleri var. Hemşire yardımcılığı, acil sağlık hizmetleri, yaşlı bakımı gibi bölümlerden mezun olan gençler, doğrudan insan hayatıyla ilgili bir sorumluluk üstleniyor.
Özellikle pandemi sürecinde gördük ki sağlık personeli sadece mesleğini yapan değil, aynı zamanda insanlığın yükünü omuzlayan bir kahraman. Bursa’daki sağlık liseleri, bu bilinçle öğrenci yetiştiriyor. Stajlarını hastanelerde, acil servislerde, yoğun bakımlarda yapan öğrenciler, daha mezun olmadan mesleğin tüm ciddiyetini hissediyor.
Fakat burada da bir sorun var: Sağlık alanında atama kısıtlılığı ve çalışma şartlarının zorluğu, bazı gençlerin motivasyonunu kırabiliyor. Eğer devlet ve özel sektör bu mezunlara daha fazla istihdam imkânı sunarsa, hem sağlık sistemi hem de gençler kazanır.
İster otomotiv olsun, ister sağlık… Ortak gerçek şu: Nitelikli mesleki eğitim, Bursa’nın geleceğini belirleyecek.
Sanayi devlerinin ve sağlık kurumlarının, bu okullarla daha yakın çalışması şart. Öğrenciler, fabrikada ya da hastanede öğrendiklerini sınıfta teoriyle pekiştirmeli. Müfredatlar, sektörün güncel ihtiyaçlarına göre esnetilmeli.
Bursa, hem üretimde hem sağlık hizmetlerinde Türkiye’nin lokomotif şehirlerinden biri olma potansiyeline sahip. Ama bu potansiyeli hayata geçirecek olanlar, bugün meslek lisesi sıralarında oturan gençler olacak.
Belki de hepimizin kendimize sorması gereken soru şu:
Onlara yeterince yatırım yapıyor muyuz?