Dün akşam Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki deprem, başta Balıkesir olmak üzere Bursa, İzmir, Çanakkale ve İstanbul’da hissedildi. Kimi vatandaş “Ev sallandı, kalbim duracak sandım” dedi, kimi de “Allah korudu” diyerek şükretti. Ama bir gerçek var ki bu sarsıntı, unuttuğumuzu sandığımız o gerçeği bir kez daha yüzümüze vurdu: Deprem bu toprakların değişmeyen kaderi.
Bursa… Tarih boyunca nice felaket görmüş, nice yaralar sarmış şehir. Uludağ’ın eteklerinde, verimli ovaların üzerinde ama aktif fay hatlarının tam ortasında. Bilim insanları yıllardır uyarıyor: “Bursa, büyük bir deprem bekliyor.” Ama biz, bu gerçeği çoğu zaman sadece büyük sarsıntılardan sonra hatırlıyoruz. Sonra hayat normale dönüyor, gündem değişiyor, uyarılar arka planda kalıyor.
Peki, soralım: Bursa depreme ne kadar hazır?
Binalarımızın ne kadarı gerçekten depreme dayanıklı?
Kentsel dönüşüm çalışmaları yeterince hızlı ilerliyor mu?
Mahallelerimizde acil toplanma alanlarının sayısını biliyor muyuz?
Deprem çantamız hazır mı?
Gerçek şu ki, yalnızca belediyelerin ya da devletin yapacağı çalışmalarla değil, bireysel olarak da sorumluluk almamız gerekiyor. Depreme dayanıklı bina, bilinçli toplum, hızlı ve planlı bir müdahale zinciri… Bunların hepsi bir bütündür. Tek bir halka zayıf olursa zincir kopar.
Sındırgı depremi bize bir tokat gibi hatırlattı: Deprem gelmeden önlem almak, depremden sonra üzülmekten çok daha kolay. Bursa’nın bugünden başlayarak, hem yöneticileri hem de vatandaşlarıyla el ele verip gerçek anlamda hazırlık yapması gerekiyor. Çünkü deprem takvim tutmaz, randevu vermez, kapıyı çalmadan gelir. Ve biz hazır değilsek, bedeli çok ağır olur.
Bugün değilse, ne zaman?
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Azize Yüksel
Bursa depreme ne kadar hazır?
Dün akşam Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki deprem, başta Balıkesir olmak üzere Bursa, İzmir, Çanakkale ve İstanbul’da hissedildi. Kimi vatandaş “Ev sallandı, kalbim duracak sandım” dedi, kimi de “Allah korudu” diyerek şükretti. Ama bir gerçek var ki bu sarsıntı, unuttuğumuzu sandığımız o gerçeği bir kez daha yüzümüze vurdu: Deprem bu toprakların değişmeyen kaderi.
Bursa… Tarih boyunca nice felaket görmüş, nice yaralar sarmış şehir. Uludağ’ın eteklerinde, verimli ovaların üzerinde ama aktif fay hatlarının tam ortasında. Bilim insanları yıllardır uyarıyor: “Bursa, büyük bir deprem bekliyor.” Ama biz, bu gerçeği çoğu zaman sadece büyük sarsıntılardan sonra hatırlıyoruz. Sonra hayat normale dönüyor, gündem değişiyor, uyarılar arka planda kalıyor.
Peki, soralım: Bursa depreme ne kadar hazır?
Binalarımızın ne kadarı gerçekten depreme dayanıklı?
Kentsel dönüşüm çalışmaları yeterince hızlı ilerliyor mu?
Mahallelerimizde acil toplanma alanlarının sayısını biliyor muyuz?
Deprem çantamız hazır mı?
Gerçek şu ki, yalnızca belediyelerin ya da devletin yapacağı çalışmalarla değil, bireysel olarak da sorumluluk almamız gerekiyor. Depreme dayanıklı bina, bilinçli toplum, hızlı ve planlı bir müdahale zinciri… Bunların hepsi bir bütündür. Tek bir halka zayıf olursa zincir kopar.
Sındırgı depremi bize bir tokat gibi hatırlattı: Deprem gelmeden önlem almak, depremden sonra üzülmekten çok daha kolay. Bursa’nın bugünden başlayarak, hem yöneticileri hem de vatandaşlarıyla el ele verip gerçek anlamda hazırlık yapması gerekiyor. Çünkü deprem takvim tutmaz, randevu vermez, kapıyı çalmadan gelir. Ve biz hazır değilsek, bedeli çok ağır olur.
Bugün değilse, ne zaman?