Her yaz aynı kabusu yeniden yaşıyoruz. Sıcaklar bastırınca, ormanlar alev almaya başlıyor. Bir kıvılcım… Bazen dikkatsizlik, bazen kasıt. Ve ardından gelen yangın… Sadece ağaçlar yanmıyor; kuşlar, sincaplar, kaplumbağalar, binlerce canlı yok oluyor. Bizim de içimiz kavruluyor. Çünkü orman, sadece ağaçtan ibaret değil; orman, hayatın kendisi.
Ülkemizin birçok noktasında yangınlar çıktı. O anlara dair görüntüler içimizi dağladı. Gökyüzü kapkara oldu, nefes almak bile güçleşti. Bir köylü kadının, elindeki tırmıkla alevlere karşı verdiği mücadele hafızalara kazındı. Çünkü o sadece evini, tarlasını değil; geçmişini, anılarını, belki de torunlarının geleceğini korumaya çalışıyordu.
Orman yangınları artık yalnızca doğa olayı değil, bir beka meselesi. İklim değişikliği her yıl yangın riskini artırıyor. Kuraklık, sıcak hava dalgaları, nem oranının düşmesi… Bunların hepsi yangını besleyen faktörler. Ama işin bir de insan eliyle yaratılan kısmı var. Cam şişeleri ormana atanlar, izinsiz ateş yakanlar, hatta bile isteye sabotaj yapanlar… Bu yangınların çoğu, insan kaynaklı. Yani doğa kendini değil, bizden gördüğü zararı toparlamaya çalışıyor.
Peki biz ne yapıyoruz?
Her yangından sonra sosyal medyada birkaç gün “Ormanlar yanmasın” etiketiyle üzülüyoruz, birkaç video paylaşıp sonra hayatımıza devam ediyoruz. Ta ki bir sonraki yangına kadar… Artık ezberleri bozmak zorundayız. Ormanlara daha fazla göz kulak olmak, sadece yetkililerin değil, 85 milyonun sorumluluğu. Her birey, bir orman muhafızı gibi davranmalı. Gördüğünü bildirmeli, şüphelendiğini sormalı, çocuklarına doğayı sevmeyi öğretmeli.
Yangınla mücadele sadece hortumla, uçakla değil, bilinçle, eğitimle ve sorumlulukla olur.
Çünkü ormanlar yanarken aslında bir ülkenin geleceği de kül oluyor. Ve biz hâlâ “birkaç ağaç” deyip geçiyorsak, geleceğe dair hiçbir şey öğrenememişiz demektir.
Ağaçlar bizim sessiz yoldaşlarımız… Onlar yandıkça biz eksiliyoruz. Bu yaz, sadece tatil yapmayalım. Doğaya sahip çıkalım. Çünkü ciğerlerimiz hâlâ yanıyor, hâlâ duman içinde...
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Azize Yüksel
Ciğerlerimiz yanıyor ...
Her yaz aynı kabusu yeniden yaşıyoruz. Sıcaklar bastırınca, ormanlar alev almaya başlıyor. Bir kıvılcım… Bazen dikkatsizlik, bazen kasıt. Ve ardından gelen yangın… Sadece ağaçlar yanmıyor; kuşlar, sincaplar, kaplumbağalar, binlerce canlı yok oluyor. Bizim de içimiz kavruluyor. Çünkü orman, sadece ağaçtan ibaret değil; orman, hayatın kendisi.
Ülkemizin birçok noktasında yangınlar çıktı. O anlara dair görüntüler içimizi dağladı. Gökyüzü kapkara oldu, nefes almak bile güçleşti. Bir köylü kadının, elindeki tırmıkla alevlere karşı verdiği mücadele hafızalara kazındı. Çünkü o sadece evini, tarlasını değil; geçmişini, anılarını, belki de torunlarının geleceğini korumaya çalışıyordu.
Orman yangınları artık yalnızca doğa olayı değil, bir beka meselesi. İklim değişikliği her yıl yangın riskini artırıyor. Kuraklık, sıcak hava dalgaları, nem oranının düşmesi… Bunların hepsi yangını besleyen faktörler. Ama işin bir de insan eliyle yaratılan kısmı var. Cam şişeleri ormana atanlar, izinsiz ateş yakanlar, hatta bile isteye sabotaj yapanlar… Bu yangınların çoğu, insan kaynaklı. Yani doğa kendini değil, bizden gördüğü zararı toparlamaya çalışıyor.
Peki biz ne yapıyoruz?
Her yangından sonra sosyal medyada birkaç gün “Ormanlar yanmasın” etiketiyle üzülüyoruz, birkaç video paylaşıp sonra hayatımıza devam ediyoruz. Ta ki bir sonraki yangına kadar… Artık ezberleri bozmak zorundayız. Ormanlara daha fazla göz kulak olmak, sadece yetkililerin değil, 85 milyonun sorumluluğu. Her birey, bir orman muhafızı gibi davranmalı. Gördüğünü bildirmeli, şüphelendiğini sormalı, çocuklarına doğayı sevmeyi öğretmeli.
Yangınla mücadele sadece hortumla, uçakla değil, bilinçle, eğitimle ve sorumlulukla olur.
Çünkü ormanlar yanarken aslında bir ülkenin geleceği de kül oluyor. Ve biz hâlâ “birkaç ağaç” deyip geçiyorsak, geleceğe dair hiçbir şey öğrenememişiz demektir.
Ağaçlar bizim sessiz yoldaşlarımız… Onlar yandıkça biz eksiliyoruz. Bu yaz, sadece tatil yapmayalım. Doğaya sahip çıkalım. Çünkü ciğerlerimiz hâlâ yanıyor, hâlâ duman içinde...