Deprem, ne yazık ki bu toprakların kaçınılmaz bir gerçeği. Türkiye’nin büyük bir kısmı aktif fay hatları üzerinde yer alıyor ve Marmara Bölgesi, özellikle de Bursa, ciddi risk taşıyan illerden biri. Tarih kitapları, Osmanlı arşivleri ve hatta yaşlılarımızın hafızası, bu coğrafyada yaşanan yıkıcı depremlerle dolu. Dolayısıyla, "deprem olacak mı?" değil, "ne zaman olacak ve biz buna ne kadar hazırız?" sorusunu sormak zorundayız.

Bursa gibi tarihi, kültürel ve ekonomik bakımdan önemli bir şehirde deprem bilinci oluşturmak artık bir tercih değil, bir zorunluluktur. Üstelik bu bilinç sadece yetişkinlerde değil, çocuklarımızda da temelden kazandırılmalıdır. Çünkü afet anında doğru davranışı bilmek, hayat ile ölüm arasındaki çizgiyi belirleyebilir.

Deprem bilinci, sadece birkaç broşür okumakla ya da yılda bir tatbikat yapmakla gelişmez. Bu, bir yaşam kültürüdür. Tıpkı trafik kuralları gibi günlük hayata entegre edilmesi gerekir. Bunun için öncelikle:

Evde çocuklara deprem anında ne yapmaları gerektiği oyunla, hikâyeyle ya da canlandırmayla anlatılmalı. "Çök, kapan, tutun" kuralı evde ezberletilmeli.

Deprem sadece fen bilgisi konularında geçen bir kavram olmamalı. Drama derslerinde canlandırmalar yapılmalı, sosyal bilgiler derslerinde afet bilinci ve toplumsal dayanışma işlenmeli.

Mahalle bazlı seminerler, çocuklar için mobil eğitim araçları, interaktif uygulamalar geliştirilmeli.

Çocuklarımıza depremi anlatırken onları korkutmadan ama ciddiyeti de elden bırakmadan yaklaşmalıyız. Korku, panik doğurur; panik ise hatalı kararlar. Oysa ki doğru bilgi, güven duygusunu besler. Bir çocuğun, “Deprem olursa nereye kaçacağım?” kaygısından çok, “Depremde ne yapmam gerektiğini biliyorum” bilincine sahip olması gerekir.

Deprem çantamız hazır mı? Evimizin yapısal güvenliği kontrol ettirildi mi? Acil durumda aile bireylerinin buluşma noktası belirlendi mi? Bu sorulara “evet” cevabını vermiyorsak, çocuklarımıza sadece sözle örnek olmak yetmez. Davranışlarımızla da onları eğitmeliyiz.

Bursa, geçmişte büyük depremler yaşadı. Ve uzmanlar, gelecekte de benzer risklerin bulunduğunu açıkça ifade ediyor. Unutmayalım ki doğal afetler engellenemez ama etkileri en aza indirilebilir. Bunun yolu da bilgi, hazırlık ve bilinçten geçiyor.

Bugünden başlayarak evde, okulda, sokakta depremi konuşmalı; bilgiyi paylaşmalı, eğitimi yaygınlaştırmalıyız. Çünkü deprem değil, hazırsızlık öldürür.