Bugün saatler öğleyi gösterirken önce Gemlik'te 3.9, ardından 4.2 büyüklüğünde iki ayrı depremle sarsıldık. Saniyeler süren bu titreşimler yalnızca zemini değil, içimizdeki tedirginliği de yeniden harekete geçirdi. Deprem, her zaman olduğu gibi yine ani, yine sessizdi. Ama bizler, her zamanki gibi hazırlıksızdık.
Aslında bu sarsıntılar yeni değil. Gemlik hattı, Marmara’nın en tehlikeli fay zonlarından biri. Bilim insanları yıllardır uyarıyor: “Bu fay sistemi kırılırsa, sadece Bursa’yı değil, Marmara’yı etkileyecek büyük bir yıkım olur.” Peki biz ne yapıyoruz? Her seferinde birkaç saniyelik korkuyla irkiliyor, sonra kaldığımız yerden hayatımıza devam ediyoruz.
Berberde saçını kestiren müşteri, apar topar dışarı fırladı. Ofis çalışanları, markette alışveriş yapanlar, evde uyuklayan çocuklar... Hepimiz bir anda sokaktaydık. Çünkü içten içe biliyoruz: Oturduğumuz bina sağlam olmayabilir. Sığ derinlikteki bu küçük depremler bile bize, üzerinde yaşadığımız zeminin her an çatlayabileceğini fısıldıyor.
Bu deprem, bir afetten çok, bir ikaz. Sessiz bir megafon gibi haykırıyor: “Unutma! Tehlike burada. Hazır mısın?”
Ama biz hazır mıyız? Bursa’nın yapı stoğu ne durumda? Gemlik'teki dere yataklarına inşa edilen apartmanlar, Nilüfer’de hızla yükselen beton bloklar, Osmangazi’nin dar sokaklarındaki eski yapılar... Hangimiz oturduğumuz binayı denetlettik? Kaçımızın acil toplanma planı, hazır bir çantası, aile içi bir deprem protokolü var?
Artık şunu kabul etmeliyiz: Deprem, bir gün değil her gün gündemimizde olmalı. Afet, yalnızca “olduğunda” konuşulacak bir konu değildir. Öncesi konuşulmadıkça, sonrası yalnızca enkaz, gözyaşı ve "keşke"lerle dolu olur.
Bugün Gemlik’te yaşanan sarsıntılar can kaybına yol açmadı. Ama bu bir tesadüf, bir şans değil. Şansa bırakılan her yaşam, ihmalin kurbanı olmaya mahkûmdur.
Şimdi artık “unutmak” zamanı değil, hatırlamak ve hazırlık yapmak zamanı.
Belediyeler hızla yapı denetimlerine başlamalı.
Mahalle bazlı afet bilinçlendirme çalışmaları yaygınlaştırılmalı.
Vatandaş olarak bizler, sorumluluğu yalnızca devlete atarak değil, bireysel önlemler alarak paylaşmalıyız.
Bursa bir uyarı daha aldı bugün. Küçük ama anlamlı bir tokat yedik yerin derinliklerinden. Bu tokat, bizi ayağa kaldırmazsa… Sonraki, çok daha ağır olabilir.
Unutmayın:
Deprem öldürmez. İhmal, bilgisizlik ve hazırlıksızlık öldürür.
Bugün sarsıldık. Dilerim, bu defa sadece yer değil, vicdanlar da sarsılmıştır.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Azize Yüksel
Deprem kapımızda! Peki ya biz hazır mıyız ...
Bugün saatler öğleyi gösterirken önce Gemlik'te 3.9, ardından 4.2 büyüklüğünde iki ayrı depremle sarsıldık. Saniyeler süren bu titreşimler yalnızca zemini değil, içimizdeki tedirginliği de yeniden harekete geçirdi. Deprem, her zaman olduğu gibi yine ani, yine sessizdi. Ama bizler, her zamanki gibi hazırlıksızdık.
Aslında bu sarsıntılar yeni değil. Gemlik hattı, Marmara’nın en tehlikeli fay zonlarından biri. Bilim insanları yıllardır uyarıyor: “Bu fay sistemi kırılırsa, sadece Bursa’yı değil, Marmara’yı etkileyecek büyük bir yıkım olur.” Peki biz ne yapıyoruz? Her seferinde birkaç saniyelik korkuyla irkiliyor, sonra kaldığımız yerden hayatımıza devam ediyoruz.
Berberde saçını kestiren müşteri, apar topar dışarı fırladı. Ofis çalışanları, markette alışveriş yapanlar, evde uyuklayan çocuklar... Hepimiz bir anda sokaktaydık. Çünkü içten içe biliyoruz: Oturduğumuz bina sağlam olmayabilir. Sığ derinlikteki bu küçük depremler bile bize, üzerinde yaşadığımız zeminin her an çatlayabileceğini fısıldıyor.
Bu deprem, bir afetten çok, bir ikaz. Sessiz bir megafon gibi haykırıyor:
“Unutma! Tehlike burada. Hazır mısın?”
Ama biz hazır mıyız? Bursa’nın yapı stoğu ne durumda? Gemlik'teki dere yataklarına inşa edilen apartmanlar, Nilüfer’de hızla yükselen beton bloklar, Osmangazi’nin dar sokaklarındaki eski yapılar... Hangimiz oturduğumuz binayı denetlettik? Kaçımızın acil toplanma planı, hazır bir çantası, aile içi bir deprem protokolü var?
Artık şunu kabul etmeliyiz: Deprem, bir gün değil her gün gündemimizde olmalı. Afet, yalnızca “olduğunda” konuşulacak bir konu değildir. Öncesi konuşulmadıkça, sonrası yalnızca enkaz, gözyaşı ve "keşke"lerle dolu olur.
Bugün Gemlik’te yaşanan sarsıntılar can kaybına yol açmadı. Ama bu bir tesadüf, bir şans değil. Şansa bırakılan her yaşam, ihmalin kurbanı olmaya mahkûmdur.
Şimdi artık “unutmak” zamanı değil, hatırlamak ve hazırlık yapmak zamanı.
Belediyeler hızla yapı denetimlerine başlamalı.
Mahalle bazlı afet bilinçlendirme çalışmaları yaygınlaştırılmalı.
Vatandaş olarak bizler, sorumluluğu yalnızca devlete atarak değil, bireysel önlemler alarak paylaşmalıyız.
Bursa bir uyarı daha aldı bugün. Küçük ama anlamlı bir tokat yedik yerin derinliklerinden. Bu tokat, bizi ayağa kaldırmazsa… Sonraki, çok daha ağır olabilir.
Unutmayın:
Deprem öldürmez. İhmal, bilgisizlik ve hazırlıksızlık öldürür.
Bugün sarsıldık. Dilerim, bu defa sadece yer değil, vicdanlar da sarsılmıştır.