Hayatta her şeyi yapabiliriz. Fabrikalar kurabilir, yollar inşa edebilir, binalar yükseltebilir, hatta teknolojiye dair en karmaşık sistemleri geliştirebiliriz. Ancak bütün bu başarılar, sağlam bir eğitim temeline dayanmıyorsa, sürdürülebilir değildir. Çünkü eğitim yalnızca bir meslek öğretmez; düşünmeyi, anlamayı, anlamlandırmayı, birlikte yaşamayı öğretir. Kısacası, insanı insan yapan şeydir.
O halde şöyle bir düşünelim...
Bir toplumda eğitim ihmal edildiğinde ne olur? Kısa vadede belki hiçbir şey. Hatta işler yolunda gidiyor gibi bile görünebilir. Ancak zaman geçtikçe, üretim şekilsizleşir, yönetim yozlaşır, bireyler birbirine yabancılaşır. Sonunda ne teknoloji kalır, ne sanayi, ne de düzen.
Tam tersi bir senaryoda ise, yani hiçbir şeye sahip olmasak bile iyi bir eğitim sistemimiz olsa... İşte o zaman gerçek kalkınma başlar. Eğitilmiş birey, sadece bir işi yapmakla kalmaz; yeni yollar keşfeder, sorunlara çözüm üretir, içinde yaşadığı toplumu ileriye taşır. Eğitimli bir birey, kıt kaynakları verimli kullanmayı bilir. Etik değerlere, toplumsal sorumluluğa ve ortak akla sahip çıkar.
Bu yüzden yıllar önce bir bilge şöyle demişti: “Her şeyi yapsak, eğitimi ihmal etsek, noksan kalırız. Hiçbir şeyi yapmasak, eğitimimiz mükemmel olsa, kısa zamanda her şeyi hallederiz.”
Bu söz sadece bir özdeyiş değil, aynı zamanda bir kalkınma reçetesidir. Bugün toplum olarak içinde bulunduğumuz pek çok sorunun temelinde eğitimdeki eksiklerimiz yatıyor. Ezbere dayalı, sorgulamayı dışlayan, kişiliği bastıran bir eğitim sisteminden yaratıcı, eleştirel ve üretken bireyler çıkmasını bekleyemeyiz.
Yatırım yaparken ilk akla gelen inşaatlar, dev projeler, büyük ihaleler değil, çocuklarımızın sınıfları, öğretmenlerin nitelikleri, müfredatın çağdaşlığı olmalıdır. Çünkü eğitim sadece bir bakanlığın görevi değil, bir ülkenin geleceğine verdiği önemin aynasıdır.
Unutmayalım: Eğitimi ihmal eden toplumlar, geleceği şansa bırakır. Oysa iyi bir eğitim, geleceği bilinçle inşa etmenin en güçlü yoludur.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Azize Yüksel
Her şeyin başladığı yer !...
Hayatta her şeyi yapabiliriz. Fabrikalar kurabilir, yollar inşa edebilir, binalar yükseltebilir, hatta teknolojiye dair en karmaşık sistemleri geliştirebiliriz. Ancak bütün bu başarılar, sağlam bir eğitim temeline dayanmıyorsa, sürdürülebilir değildir. Çünkü eğitim yalnızca bir meslek öğretmez; düşünmeyi, anlamayı, anlamlandırmayı, birlikte yaşamayı öğretir. Kısacası, insanı insan yapan şeydir.
O halde şöyle bir düşünelim...
Bir toplumda eğitim ihmal edildiğinde ne olur? Kısa vadede belki hiçbir şey. Hatta işler yolunda gidiyor gibi bile görünebilir. Ancak zaman geçtikçe, üretim şekilsizleşir, yönetim yozlaşır, bireyler birbirine yabancılaşır. Sonunda ne teknoloji kalır, ne sanayi, ne de düzen.
Tam tersi bir senaryoda ise, yani hiçbir şeye sahip olmasak bile iyi bir eğitim sistemimiz olsa... İşte o zaman gerçek kalkınma başlar. Eğitilmiş birey, sadece bir işi yapmakla kalmaz; yeni yollar keşfeder, sorunlara çözüm üretir, içinde yaşadığı toplumu ileriye taşır. Eğitimli bir birey, kıt kaynakları verimli kullanmayı bilir. Etik değerlere, toplumsal sorumluluğa ve ortak akla sahip çıkar.
Bu yüzden yıllar önce bir bilge şöyle demişti:
“Her şeyi yapsak, eğitimi ihmal etsek, noksan kalırız. Hiçbir şeyi yapmasak, eğitimimiz mükemmel olsa, kısa zamanda her şeyi hallederiz.”
Bu söz sadece bir özdeyiş değil, aynı zamanda bir kalkınma reçetesidir. Bugün toplum olarak içinde bulunduğumuz pek çok sorunun temelinde eğitimdeki eksiklerimiz yatıyor. Ezbere dayalı, sorgulamayı dışlayan, kişiliği bastıran bir eğitim sisteminden yaratıcı, eleştirel ve üretken bireyler çıkmasını bekleyemeyiz.
Yatırım yaparken ilk akla gelen inşaatlar, dev projeler, büyük ihaleler değil, çocuklarımızın sınıfları, öğretmenlerin nitelikleri, müfredatın çağdaşlığı olmalıdır. Çünkü eğitim sadece bir bakanlığın görevi değil, bir ülkenin geleceğine verdiği önemin aynasıdır.
Unutmayalım: Eğitimi ihmal eden toplumlar, geleceği şansa bırakır. Oysa iyi bir eğitim, geleceği bilinçle inşa etmenin en güçlü yoludur.