SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Tuzla Piyade Okulu

Yazının Giriş Tarihi: 30.12.2023 13:49
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.12.2023 13:49

İstanbul/Tuzla Piyade Okulunda 10 Kasım 2023’te Kemal Paşa’yı anma töreninde, bir teğmenin yakasına Kemal Paşa rozetini takmadığı hatta yırtıp attığı bunun üzerine başka bir teğmenin müdahalesi ile iki taraf arasında kavga çıktığı iddiaları haber olmuştur. MSB ise olayın TSK disiplin kanunu (madde 29) gereğince soruşturulduğu ve soruşturma boyunca, soruşturmanın güvenliği için görevi başında kalması sakıncalı görülen subay, astsubay, uzman erbaş veya sözleşmeli erbaş ve erlerin izinli sayılarak görevlerinden el çektirildiklerini açıklamıştır. (Hürriyet gazetesi, 20 Kasım 2023) MSB açıklamasında Kemal Paşa’nın “ebedi başkomutan” olduğunu da vurgulamıştır.

Her şeyden önce Türkiye’de cumhuriyet “askeri bir vesayet düzeni” olarak kurulmuştur. Bu nedenle TSK kendisini her zaman cumhuriyetin sahibi ve koruyucusu olarak görmüştür. Cumhuriyetin tehlikede olduğunu iddia ettiği dönemlerde ise halk tarafından seçilmiş olan iktidarları devirmiş, askeri idareler kurmuştur. Ordunun siyasi alana müdahaleleri Türkiye’de bir gelenek halini almış, hatta siyasi alan ve temel kurumların görev ve yetkileri ordunun isteğine göre düzenlenir olmuştur. 2007 cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde ordu yine seçime müdahale ederek, “sözde değil özde laik olan bir kişinin cumhurbaşkanı seçilmesi” için dönemin genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt imzası ile bir gece yarısı muhtıra yayınlamıştır.

Ordu içinde Fetö bağlısı bir hizbin 15 Temmuz 2016’da başlattığı darbe girişimi, yine ordu içinden diğer bir kesimin ve halkın müdahalesi ile püskürtüldükten sonra, ordu-hükümet ilişkileri yeniden ve demokrasi kurallarına uygun olarak düzenlenmiştir. Türkiye’de askeri darbelerin hemen hepsi “Atatürkçülük adına” yapılmıştır. Bu yüzden ordu içinde Atatürkçülük adına yapılan her eylem aslında bütün Türkiye’yi ilgilendiren gelecekte olması muhtemel yeni olayların da işaretidir. Kemal Paşa’nın askerlik mesleğinden gelmesi onun siyasi kimliğini, ömrünün sonuna kadar CHP Genel Başkanı olduğunu ve ölümünden önce mirasını bütün Türk halkına değil CHP’ye bıraktığı gerçeğini ortadan kaldırmaz. Kemal Paşa’nın ordunun kimliği, temsilcisi gibi sahiplenilmesi aslında o siyasi kimliğin (yani CHP’nin) de sahiplenilmesi demektir. Dolayısı ile TSK yönetimi bu sahiplenmeyle siyasi bir taraf durumuna gelmektedir. Ordunun siyasi tarafını ortaya koyması, siyasi alanda özgürlüğün giderek yok olmasına yol açmaktadır. Çünkü hiçbir siyasi parti, ordunun tarafı olduğu tercihe karşı hareket edemez. Bunun için kendini güvende hissetmez.

Nitekim yakın tarihte özellikle darbe dönemlerinde, TSK eleştirisine uğrayan çok sayıda siyasi parti kapatılmıştır. Böylece siyasi tartışmalara TSK’nın taraf olması bu alanda özgürlüğü daraltan, ortadan kaldıran bir sonucu kaçınılmaz hale getirmektedir. TSK nihayet Türk halkının ordusudur. Dolayısı ile Türk halkının tamamını temsil etmelidir. Yalnızca bir kesimin, bir siyasi görüşün temsilcisi gibi hareket etmesi, kendi mensuplarını o siyasi görüşe göre seçmesi, toplumun diğer kesimlerinden kopması demektir.

15 Temmuz Darbesinden sonra Fetö'cülerin kesinkes TSK’dan ihraç edilmesiyle orduda yalnızca bir görüşün egemenliği de sona ermiştir diye genel bir kanaate karşılık, Tuzla Piyade Okulunda, Kemal Paşa rozeti takmadıkları için bir grubun saldırıya uğraması bu kanaati boşa çıkarmıştır. Ordu içinde cephe komutanlığı yapmış olan Karabekir’in görüşlerini paylaşmamak ya da onun anma töreninde fotoğrafını rozet olarak takmamak, disiplin suçu sayılmaz ve bu durum doğal sayılırken, Kemal Paşa için bu kuralların yok sayılmasının makul bir tarafı yoktur. 15 Temmuz Darbesinden sonra açılan MSB Üniversitesi ile tek kaynaklı öğrenci seçimi yerine, öğrenci çeşitliliği sağlanmış ve bunun üzerinden yedi yıl geçmişken, MSB Üniversitesi mezunu olan teğmenler arasında böyle bir kavganın olması kaygı vericidir.

Demek ki ordu içinde başta müfredat olmak üzere değişen fazla bir şey yoktur. Öğrenciler, tek parti döneminin mantığı ve kendilerini yalnızca bir kişiye adanmışlık ruhu içinde yetişmektedirler. O ruhun, darbeci geleneği beslediği geçen yüzyıl içinde, defalarca görülmüştür. Demokrasi için, halk iradesi için doğrudan bir tehdit kaynağıdır.

Nihayet seçilmiş iradenin tayini ile MSB koltuğunu işgal edenlerin, buna çözüm bulmak yerine “ebedi başkomutan” söylemi gibi doğrudan tek parti jargonunu dillendirmesi, değişen çok fazla bir şeyin olmadığını göstermektedir. Aslında seçilmişlerin iradesine en çok kendilerinin sahibi çıkması gerekir iken bu konuyu ihmal etmeleri geçmişte, Türkiye için büyük sorunlara yol açmıştır. Kışlada siyasetin olması, bir siyasi görüşün hakim olması diğer siyasi görüş sahipleri için tehdit olduğu gibi, birliği bozan en önemli unsurdur. Kışlada siyaset yapanlar, Türkiye’ye büyük kötülük yapmaktadırlar. Hiçbir siyasi partinin görüşleri için, hiçbir siyasi lider için kışla bir sığınak, korunak olmamalıdır. Maalesef Tuzla Piyade Okulundaki olay, kışlanın hala bir siyasi parti ve onun lideri için taraf olduğunu göstermektedir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.