Modern dünyada en fazla darbe alan, parçalanan, bozulan, bitirilmek istenen kurum aile oldu. Geleneksel aile yapısı dendi, ataerkil toplum düzeni dendi, aile baskısı dendi. Dendi de dendi. Ana rızası hükmünü yitirdi. Baba sözü itibarını kaybetti.
Çocukları sosyal hayata hazırlayan süreçte ailenin etkisi geride kaldı. Modern zamanlar modern yaşamlar doğurdu. Modern yaşamda mahrem kalmadı. Hayâ kalmadı. Namus kalmadı. Kısacası ahlak kalmadı. Aile neyi koruduysa, modern dünya ona saldırdı. Medya, modern dünyanın bu saldırılarda kullandığı en güçlü silahı oldu.
Özellikle son yıllarda denetimsiz sosyal medya uygulamaları ve Netflix başta olmak üzere sapkın film-dizi platformları marifetiyle aile kurumu üzerine yapılan saldırılar zirve noktasına ulaştı. Dünyada yükselişe geçirilen LGBT faaliyetleri bırakın gençleri ve çocukları, el kadar bebekleri bile sapkın ideolojinin hedef kitlesi hâline getirdi.
Aile kurumuna yapılan onca saldırı bir tarafa, LGBT hareketi bir tarafa. Artık mesele çığrından çıktı. Lut kavmi tüm dünyaya yayıldı. Sapkınlar her yerde türedi. Sapkınları şekillerinden tanıyoruz ama bir de onları destekleyenler var. Onları tanımak kolay olmuyor maalesef. Bu gizli sapıklar karşımıza öğretmen, akademisyen, doktor, avukat, sanatçı, medyatik bir yüz, siyasetçi, şarkıcı yahut bir fenomen olarak çıkabiliyor.
Bu noktada en önemli argümanları “sana ne” demek. Ancak Allah Müslümanlara iyiliği emret, kötülüğü ise yasakla demiştir. O nedenle toplumda sapıklık üzere olan varsa ve Müslümanlar bunu düzeltebiliyorsa, düzeltmekle yükümlüdür. Müslüman bir yanlış gördü mü onu eliyle düzeltecek, güç yetiremiyorsa diliyle düzeltecek, buna da muktedir değilse en azından kalbiyle buğz edecek, yani kalbiyle kötüleyecek.
Şu durumda yapılması gereken şey LGBT propagandalarını yasaklamak ve bu tür eylemleri cinsel sapıklık olarak tanımlamaktır. Cinsel sapıkları da toplum hayatından dışlayarak bunların görünür olmasını engellemek gerekmektedir. Tedavi merkezleri kurarak bu sapıkların bir an önce tövbe ederek hidayete ermeleri sağlanmalıdır.
Nitekim Aile yılı kapsamında LGBT seviciliği ülkemizde hamdolsun yasaklanacak. Bu sevindirici bir haber. Yetmez ama neresinden baksanız güzel bir başlangıç. Mesela bu sayede üniversitemizde LGBT propagandası yapan sözde akademisyen ama özde sapık “bayan” bu konuda bir daha ağzını açamayacak. Gerçi benim derslerimde o zaman da ağzını açamıyordu ya, artık diğer derslerde de açamayacak. Tabii tüm diğer okul seviyelerindeki özde sapık sözde hocalar için de geçerli bu durum.
Ailenin güçlenmesi için değil ama yıkılmaması için atılan bir adım oldu bu. Bir süre daha yıkılmasın diye adımlar atılacaktır. İnşallah bir gün güçlensin ve karşısındaki tüm düşmanlarını yıksın diye de adımlar atılacaktır. Şüphesiz bu ancak İslâm ile mümkün olacaktır. Türkiye’yi Müslüman erkek ve kadın aile üyeleri kurtaracak biiznillah.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ekmel KILIÇ
Aile Yılı ve LGBT
Modern dünyada en fazla darbe alan, parçalanan, bozulan, bitirilmek istenen kurum aile oldu. Geleneksel aile yapısı dendi, ataerkil toplum düzeni dendi, aile baskısı dendi. Dendi de dendi. Ana rızası hükmünü yitirdi. Baba sözü itibarını kaybetti.
Çocukları sosyal hayata hazırlayan süreçte ailenin etkisi geride kaldı. Modern zamanlar modern yaşamlar doğurdu. Modern yaşamda mahrem kalmadı. Hayâ kalmadı. Namus kalmadı. Kısacası ahlak kalmadı. Aile neyi koruduysa, modern dünya ona saldırdı. Medya, modern dünyanın bu saldırılarda kullandığı en güçlü silahı oldu.
Özellikle son yıllarda denetimsiz sosyal medya uygulamaları ve Netflix başta olmak üzere sapkın film-dizi platformları marifetiyle aile kurumu üzerine yapılan saldırılar zirve noktasına ulaştı. Dünyada yükselişe geçirilen LGBT faaliyetleri bırakın gençleri ve çocukları, el kadar bebekleri bile sapkın ideolojinin hedef kitlesi hâline getirdi.
Aile kurumuna yapılan onca saldırı bir tarafa, LGBT hareketi bir tarafa. Artık mesele çığrından çıktı. Lut kavmi tüm dünyaya yayıldı. Sapkınlar her yerde türedi. Sapkınları şekillerinden tanıyoruz ama bir de onları destekleyenler var. Onları tanımak kolay olmuyor maalesef. Bu gizli sapıklar karşımıza öğretmen, akademisyen, doktor, avukat, sanatçı, medyatik bir yüz, siyasetçi, şarkıcı yahut bir fenomen olarak çıkabiliyor.
Bu noktada en önemli argümanları “sana ne” demek. Ancak Allah Müslümanlara iyiliği emret, kötülüğü ise yasakla demiştir. O nedenle toplumda sapıklık üzere olan varsa ve Müslümanlar bunu düzeltebiliyorsa, düzeltmekle yükümlüdür. Müslüman bir yanlış gördü mü onu eliyle düzeltecek, güç yetiremiyorsa diliyle düzeltecek, buna da muktedir değilse en azından kalbiyle buğz edecek, yani kalbiyle kötüleyecek.
Şu durumda yapılması gereken şey LGBT propagandalarını yasaklamak ve bu tür eylemleri cinsel sapıklık olarak tanımlamaktır. Cinsel sapıkları da toplum hayatından dışlayarak bunların görünür olmasını engellemek gerekmektedir. Tedavi merkezleri kurarak bu sapıkların bir an önce tövbe ederek hidayete ermeleri sağlanmalıdır.
Nitekim Aile yılı kapsamında LGBT seviciliği ülkemizde hamdolsun yasaklanacak. Bu sevindirici bir haber. Yetmez ama neresinden baksanız güzel bir başlangıç. Mesela bu sayede üniversitemizde LGBT propagandası yapan sözde akademisyen ama özde sapık “bayan” bu konuda bir daha ağzını açamayacak. Gerçi benim derslerimde o zaman da ağzını açamıyordu ya, artık diğer derslerde de açamayacak. Tabii tüm diğer okul seviyelerindeki özde sapık sözde hocalar için de geçerli bu durum.
Ailenin güçlenmesi için değil ama yıkılmaması için atılan bir adım oldu bu. Bir süre daha yıkılmasın diye adımlar atılacaktır. İnşallah bir gün güçlensin ve karşısındaki tüm düşmanlarını yıksın diye de adımlar atılacaktır. Şüphesiz bu ancak İslâm ile mümkün olacaktır. Türkiye’yi Müslüman erkek ve kadın aile üyeleri kurtaracak biiznillah.