SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

İnsan ne için yaşar? 

Yazının Giriş Tarihi: 04.03.2025 09:39
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.03.2025 09:41

Tolstoy’un meşhur hikâyesinin adı böyle değildi biliyorum. O, “insan ne ile yaşar” diye sormuştu. Ben soruyu biraz değiştirmiş oldum. Ama insan ne için yaşarsa yaşasın varacağı yer yine bir karış toprak. Bunda herkes hemfikir.


Açgözlülük, nefsini dizginleyememek, bencillik, hep daha fazlasını istemek insanoğlunun zaaflarıdır. Daha önceki devirlerde de insanlar zengin olmak ve lüks bir hayat yaşamak istemişlerdir. Ancak bu istek tarihin hiçbir aşamasında toplumsal alana yayılacak şekilde özendirilmemiştir. Doğal, fıtrî bir duygu olarak insanların günlük uğraşları içerisinde kuytuda köşede var olagelmiştir.


Hatta bizdeki tasavvuf anlayışına yaslanan Anadolu irfan geleneği “bir lokma, bir hırka” diyerek nefsi emmareyle cihad etmiştir. Geniş halk kitleleri Yunus Emre, Mevlâna, Hacı Bayram Velî gibi zâtlara büyük hürmet göstermiş, evliyâların bu yolda yazdığı mesnevîleri ve divânları elden ele dolaştırmışlardır.


Halkımız dervişleri, ermişleri, dedeleri, velîleri sevmiştir. Onların Allah yolunda verdikleri vaazları, sohbetleri, nasihatleri dinlemiştir. Hayatlarını bu yönde tayin etmiştir. Dolayısıyla o zamanın insanı Allah’ı tanır, bilir, sever ve Allah’ın emirlerini tutmaya gayret eder, iyiliği tavsiye kötülüğü ise men ederdi. Kısacası, Allah için yaşardı.


Bugüne gelelim. Kaçımız bir derviş, ermiş yahut bir evliyâ tanıyor? Geçelim, herhangi bir hocanın sohbetini takip eden kaç kişi var? Peki, elbette dinleyen çok kişi vardır ama bu kişilerin sayısı toplumun yüzde kaçına takebül eder? Vicdanlı olalım, toplumun büyük bir kesimi bırakın hocaları dinlemeyi, haşa hocaların nasihatleriyle alay eder hâldedir.


Peki dervişlerin, ermişlerin ve eliyâların yerini bugün ne aldı? Tabii ki de medya aldı. Peki medya insanlara ne anlatıyor? Mesela Allah’tan bahsediyor mu? Hayır! Güzel ahlaktan bahsediyor mu? Hayır! Güzel bir iletişimden bahsediyor mu? Ona da hayır’ Yahu medya o zaman neyden bahsediyor? Bize ne anlatıyor?


Elcevab: Tüketim. Evet, medya şu an insanlara tüketin diyor. Bizlere tüketimi anlatıyor. Neyi, nerede, nasıl tüketeceğimizi gösteriyor. Mesela abartarak tüketin, bol bol yiyin, doyun, açık büfe kahvaltı yapın ve her şey dâhil otellerde kalın diyor. En pahalı kıyafetleri giyin, en lüks otomobilleri sürün, ev güvenlikli sitelerde yaşayın diyor.


Maalesef bu çağrı karşılıksız kalmıyor. Bütün bir kalabalık hergün AVM’leri dolduruyor, mağaza camlarını gözlüyor. Acaba daha fazla ne alabilirim diye bakınıyor. Şu da lazım mı acaba diyor. Alalım alalım, bir gün lazım olur. Şurada dursun. Peki ya parası yetmeyip de alamayanlar? Onların hâli nicedir?


Garibanlar hasetle bakıyor yiyenlere, içenlere, giyenlere, gezenlere ve zenginlik içinde yaşayanlara. Kalpleri hırsla doluyor. Ah felek, bir bana gülmedin diyor içinden. Hatta sosyal medyada denk getirdi mi güzelce bir yorum döşeniyor: Para yanlış kişilerin elinde. Ah bende olacaktı o para…


Tüketen israf ediyor. Paylaşmıyor. Çoğu üzerine farz olan zekatı bile vermiyor. Zaten sosyal medya çıktı çıkalı gösteriş iyice artmış durumda. Kalpler Allah’tan uzaklaşıyor. Tüketemeyen diğer tarafta parmaklarını ısırıyor. Asgari ücretle ev alamayacağından, araba alamayacağından yakınıyor. Enflasyona sövüyor. Gençliğinin gittiğine üzülüyor. Öyle bir gençlik tasavvuru var ki arkadaşın, para içinde yüzmeyen gençliği yaşanmış kabul etmiyor.


Hâlbuki gençliğin kendisi en büyük hazine. Allah gençlikte yapılan ibadetlere kat kat sevap veriyor. Ama gençlerin bundan haberi yok. Haberi varsa da umrunda değil. Çünkü bunları ona söylecek hocaların itibarı toplum nazarında düşürülmüş durumda. Gençlik İslâm’a yaklaşmıyor. Varsa yoksa sosyal medya, maç ve iddia oyunları. Kısa yoldan köşeyi dönecek ya!


İşte, bugünün insanı ne için yaşar sorusunun cevabı: Daha çok tüketmek için yaşar. Zengin olmak için yaşar. Dünün insanı ne için yaşıyordu? Allah için yaşıyordu. Peki ne değişti? Topluma seslenenler değişti. Dün Allah âşıkları, hocalar, evliyâlar sesleniyordu, bugün tanrıtanımaz bir medya sesleniyor. Medyanın içinde tek bir tane örnek davranış yok. Hep yanlış hep yanlış. Dört yanlışın bir doğruyu götürmesi gibi “hep yanlış” hiç bir doğru bırakmadı geride. Hepsini sildi süpürdü.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.