SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Akademi yönünü artık İslâm’a dönmeli

Yazının Giriş Tarihi: 01.11.2025 17:17
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.11.2025 17:17

Bugün Türkiye’de akademi büyük ölçüde Batı’yı tekrar ediyor. Yeni şeyler söyleniyorsa bunlar da Batı literatürü üzerine binâ ediliyor. Bu durum iktisat için de geçerli, hukuk için de geçerli, iletişim için de geçerli, edebiyat için de geçerlidir. Akademik makalelerde, kitaplarda, tezlerde, bildirilerde İslâmî bir yaklaşımı pek nadir görüyoruz. Gördüklerimize ise seviniyoruz. Allah razı olsun, diyoruz.

Bu söylediklerimiz yeni bir şey değil tabii. Malumun ilamı. Ancak tekrarda fayda vardır. Diğer taraftan, üzerine vazife alanlara bir ihtar vardır.

Müslüman, her meseleye İslâm nazarıyla bakmak mecburiyetindedir. Acaba şu hareketi yapsam Allah (c.c.) razı olacak mı olmayacak mı diye kendisine sormak durumundadır. Hâl böyleyken özellikle sosyal bilimler alanında çalışan akademisyenlerin inceledikleri konuya İslâm nazarıyla bakmaları gerekir. Hiç değilse dediklerinin Allah’ın rızasıyla çelişip çelişmediğine dikkat etmeleri gerekir.

Müslümanlar, hamdolsun akademinin yönünü değiştirmeye muktedirdir. Allah’ın adını ilmî çalışmalara taşıma iradesine de cesaretine de hepsi sahiptir. Bu iş sadece bir zaman meselesidir. Zira dünya çabuk değişiyor. Batı literatürü etkisini kaybediyor. Maske yırtılıyor. Krizler fırsatları doğurur. İnsanlık bir çıkış yolu arıyor. Tek çıkış yolu olarak ise İslâm âgûşunu açmış karşımızda duruyor…

İnsanlıktan evvel kendi ülkemize bakmakta da yarar vardır. Mesela, bu ülkenin köklü bir üniversitesinde görevli bir akademisyen müstehcen bir site hakkında koca bir yıl tez yazıp kendini pazarlayan kadınların haklarını savunan bir akademik yayın yapabiliyorken ve bu yayın bu ülkenin üç tane profesöründen müteşekkil jürisinden takdirle geçebiliyorken akademinin gelişiminden bahsedebilir miyiz? Bu çalışmaya bilimsel çalışma diyebilir miyiz? Bu tür çalışmaların yapıldığı akademiye biz akademi diyebilir miyiz?

Daha da fenası bu tür yayınların hiç de azımsanmayacak kadar fazla olmasıdır.

Hâlbuki Hakk’ın bu kadar âşikâr olduğu yerde bâtılın bu denli göze sokulması olacak şey değildir. Demek ki biz Hakk’ı yeteri kadar dillendirmiyoruz. Yoksa “Hakk’ın geldiği yerde bâtıl gider.”

Şu hâlde, Müslüman ülkenin Müslüman hocalarına pek mühim vazifeler düşüyor. Etliye sütlüye karışmadan orta yollu yayınlar yapmak zamanı çoktan geçmiştir. Zaman, İslâm’ı akademinin her alanında gür bir sesle haykırmak zamanıdır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.