Vatikan Şehir Devleti’nin Başkanı ve Katolik Kilisesi’nin ruhani lideri Papa XIV. Leo’nun Türkiye ziyareti çok konuşuldu. Ama kimse ziyaretten memnun kalmadı.
Müslümanlar, Hristiyan âleminin bir Papa’sı var bizim neden bir halifemiz yok, diye hayıflandı. Laikler ise karşılama merasimlerine itirazda bulundu. Sonuç olarak bu ziyaret kamuoyunu epey bir meşgul etti ama bir o kadar da kafaları karıştırdı.
Hem laiklerin hem de Müslümanların kafa karışıklıklarını gidermek niyetiyle şunları söylemek istiyorum.
Bir defa Hristiyanlık âleminin Papa’sı diye bir tabir kullanmak pek doğru değildir. Çünkü Papa, Katoliklerin ruhanî lideridir. Ortodoks ve Protestanlar Papa’yı dinî lider olarak kabul etmezler. Kaldı ki Protestanlık zaten Papa’ya karşı çıkan bir mezheptir. Amacı Papalık makamını kaldırmaktı. Bunda başarılı da oldu. Zira bugün Papa dediğimiz kişi Vatikan Şehir Devleti’nin Başkanı’dır. Başka bir şey değildir. Evet, dünya siyasetine bazı durumlarda sınırlı da olsa yön veriyor yahut küresel meseleler hakkında görüş bildiriyor olabilir. Ancak bu Orta Çağ’daki Papalık otoritesiyle kıyaslanınca solda sıfırdır.
Bugün hâkim Hristiyan mezhebi Protestanlık olduğu için dünyaya Protestanlık hükmetmektedir. Protestanlık mezhebi de laiklik ve sekülerliği Hristiyan inancıyla uyumlu hâle getirmiştir. Bu muhteşem uyum sonucunda laik devletler ortaya çıkmıştır. Dini otoriteye dünyadan el çektirilmiştir.
Weber’in muhteşem tespitiyle Protestan mezhebi kapitalizmin de ruhunu oluşturmuştur. Başka bir deyişle Protestanlık Papalık makamını alaşağı ettikten sonra yerine kapitalizmi getirmiştir. Bütün otoriteyi de kapitalizme teslim etmiştir. Bugün Papa yalnız Hristiyan dünyasına seslenirken Protestanların Papa’sı olan kapitalizm Müslümanlar dâhil tüm insanlığa seslenmektedir: Laik ve seküler olun! Laiklik ve sekülerliğin İslâm inancında yeri olmasa da maalesef pek çok Müslüman bu çağrıya kendini kaptırarak doğru yoldan sapmaktadır.
Bırakalım İslâm’ı bugün Vatikan Şehir Devleti dahi laiklikle yönetilmez. Yani Katolikler ve Ortodokslar laikliği savunmazlar. Sadece buna mecbur kaldıkları için razı görünürler. Laiklik ve sekülerliği Hristiyan inancının bir parçası olarak gören tek mezhep Protestanlıktır.
Bizdeki laikler bunu bildiklerinden Papa’dan haz etmezler. Müslümanlar ise hedef şaşırmış durumdadırlar. Zira asıl Papa laik ve seküler dünya düzenidir. Müslüman madem Papa’nın karşısına bir halife koymak istiyor şu hâlde evvela laik ve seküler dünya düzeninin karşına kendi imanını koysun. Sonra kapitalist ideolojiye boyun eğmesin. Faizi düşmanı bellesin. Çıplaklığa savaş açsın. Namaza başlasın. İnsanlara İslâm’ı anlatsın. Ta ki bu yeni Papa karşısında her Müslüman kendi başına bir halife hâline gelsin, inşallah.