Hakîkat Sonrası dönemde yapay zekâ ve medya denklemi
Yazının Giriş Tarihi: 19.10.2025 11:46
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.10.2025 11:48
İngilizce’den dilimize geçen Post-truth kavramı Türkçe’ye Hakîkat Sonrası şeklinde çevrilmiştir. Kavram kısaca, gerçeklerin yerine sahtenin, yalanın ve küfrün kabul gördüğü bir toplumsal çürümeyi ifade etmektedir.
Hakîkat sonrası dönemde hakîkat değerini yitirmiştir. Yalan, dezenformasyon, iftira ve sahtelik sosyal, politik, ekonomik ve kültürel hayata egemen olmuştur.
Hakîkat sonrası dönemde siyasetçi siyaset değil imaj satar, üretici ürün değil ambalaj satar, tüketici ihtiyacını değil statüsünü tüketir, eğitim sistemi dahi hakîkati değil ideolojiyi öğretir. Medya ise tüm bunların böyle olabilmesi için gerekli olan zihin yapısını pekiştirmek için gereken kolektif iletişim yapısını tesis eder.
Her medya aracı imkânı ölçüsünde bu yapıyı destekler. Son birkaç yıldır envâi çeşidi çıkan sözde yapay zekâ araçları da bunlardan biridir. Belki de en fenasıdır. Eğer hâlâ “araç masumdur, önemli olan kullanıcının ne yaptığıdır” düşüncesinde değilsek ve meseleye “araç, mesajdır” diye bakıyorsak gelin OpenAI'ın patronu Sam Altman’ın şu sözlerine kulak verelim:
“Aralık ayında ‘yetişkin kullanıcılara yetişkin gibi davran’ ilkemizin bir parçası olarak hesabını doğrulamış yetişkinlere erotik içerikler sunacağız.”
Hakîkat sonrası dönem sadece yalan ve dezenformasyon gibi bilgi kirliliğini değil Allah’ın emir ve yasaklarına uymayan bir toplumsal inşâ sürecini de işaret eder. Medya oldukça uzun bir süredir bu inşâ sürecinde aktif rol oynamaktadır. Bugün sözde yapay zekâ araçlarının da bu inşâ sürecine dâhil edilmesi denklemi önemli ölçüde etkileyecektir.
Öyle görünüyor ki pek yakın bir gelecekte medyada tükettiğimiz ve ürettiğimiz içeriklerin gerçek mi yoksa sahte mi olduğuna pek takılmayacağız. Zihin yapımız sahteliği, yapaylığı meşrulaştıracak. Böylece gerçek hayatımızı yaşayışımızdaki hakîkat dışı unsurlar bizi rahatsız etmeyecek.
Hakîkat olgusunu İslâm’dan bağımsız düşünemeyeceğimize göre hakîkatlerden uzaklaştırılan zihin yapılarının bırakalım helâl ve harama dikkat etmesini, îtikadî meselelerde bile tehlikeye düşeceğini söyleyebiliriz. Nitekim Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) şu hadîs-i şerîflerinde ahir zamanda böyle bir durumun yaşanacağını haber vermiştir:
“Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler vardır. Kişi o fitnelerde mü'min olarak sabaha erer, akşama kâfir olur; mü'min olarak akşama erer, sabaha kâfir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse, Hz. Âdem'in iki oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil).”
Hakîkî olanın lime lime edildiği bugün dünyanın pek çok yerinde kan ve gözyaşı akmaktadır. 2000’li yıllardan önce Türkiye de fitne ateşi yüzünden birbirine düşürülmüş bir memleketti. Sözde yapay zekâ araçlarına ve özellikle sosyal medyanın hakîkat dışı unsurlarla, yani yalan, dezenformasyon, iftira, çıplaklık, şiddet, linç, İslâm düşmanlığı, ırkçılık gibi büyük günahlarla dolup taştığına bakarak Türkiye’nin geleceği için endişelenmemek elde değildir.
“Ey Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi hakîkatten (bir daha) saptırma ve bize rahmetini bağışla. Şüphesiz sen çok bahşedensin.” (Âl-i İmrân / 8).
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ekmel KILIÇ
Hakîkat Sonrası dönemde yapay zekâ ve medya denklemi
İngilizce’den dilimize geçen Post-truth kavramı Türkçe’ye Hakîkat Sonrası şeklinde çevrilmiştir. Kavram kısaca, gerçeklerin yerine sahtenin, yalanın ve küfrün kabul gördüğü bir toplumsal çürümeyi ifade etmektedir.
Hakîkat sonrası dönemde hakîkat değerini yitirmiştir. Yalan, dezenformasyon, iftira ve sahtelik sosyal, politik, ekonomik ve kültürel hayata egemen olmuştur.
Hakîkat sonrası dönemde siyasetçi siyaset değil imaj satar, üretici ürün değil ambalaj satar, tüketici ihtiyacını değil statüsünü tüketir, eğitim sistemi dahi hakîkati değil ideolojiyi öğretir. Medya ise tüm bunların böyle olabilmesi için gerekli olan zihin yapısını pekiştirmek için gereken kolektif iletişim yapısını tesis eder.
Her medya aracı imkânı ölçüsünde bu yapıyı destekler. Son birkaç yıldır envâi çeşidi çıkan sözde yapay zekâ araçları da bunlardan biridir. Belki de en fenasıdır. Eğer hâlâ “araç masumdur, önemli olan kullanıcının ne yaptığıdır” düşüncesinde değilsek ve meseleye “araç, mesajdır” diye bakıyorsak gelin OpenAI'ın patronu Sam Altman’ın şu sözlerine kulak verelim:
“Aralık ayında ‘yetişkin kullanıcılara yetişkin gibi davran’ ilkemizin bir parçası olarak hesabını doğrulamış yetişkinlere erotik içerikler sunacağız.”
Hakîkat sonrası dönem sadece yalan ve dezenformasyon gibi bilgi kirliliğini değil Allah’ın emir ve yasaklarına uymayan bir toplumsal inşâ sürecini de işaret eder. Medya oldukça uzun bir süredir bu inşâ sürecinde aktif rol oynamaktadır. Bugün sözde yapay zekâ araçlarının da bu inşâ sürecine dâhil edilmesi denklemi önemli ölçüde etkileyecektir.
Öyle görünüyor ki pek yakın bir gelecekte medyada tükettiğimiz ve ürettiğimiz içeriklerin gerçek mi yoksa sahte mi olduğuna pek takılmayacağız. Zihin yapımız sahteliği, yapaylığı meşrulaştıracak. Böylece gerçek hayatımızı yaşayışımızdaki hakîkat dışı unsurlar bizi rahatsız etmeyecek.
Hakîkat olgusunu İslâm’dan bağımsız düşünemeyeceğimize göre hakîkatlerden uzaklaştırılan zihin yapılarının bırakalım helâl ve harama dikkat etmesini, îtikadî meselelerde bile tehlikeye düşeceğini söyleyebiliriz. Nitekim Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) şu hadîs-i şerîflerinde ahir zamanda böyle bir durumun yaşanacağını haber vermiştir:
“Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler vardır. Kişi o fitnelerde mü'min olarak sabaha erer, akşama kâfir olur; mü'min olarak akşama erer, sabaha kâfir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse, Hz. Âdem'in iki oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil).”
Hakîkî olanın lime lime edildiği bugün dünyanın pek çok yerinde kan ve gözyaşı akmaktadır. 2000’li yıllardan önce Türkiye de fitne ateşi yüzünden birbirine düşürülmüş bir memleketti. Sözde yapay zekâ araçlarına ve özellikle sosyal medyanın hakîkat dışı unsurlarla, yani yalan, dezenformasyon, iftira, çıplaklık, şiddet, linç, İslâm düşmanlığı, ırkçılık gibi büyük günahlarla dolup taştığına bakarak Türkiye’nin geleceği için endişelenmemek elde değildir.
“Ey Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi hakîkatten (bir daha) saptırma ve bize rahmetini bağışla. Şüphesiz sen çok bahşedensin.” (Âl-i İmrân / 8).