Beş yıl önce Bursa Büyükşehir Belediyesinin dikiş kursuna kayıt olmuştum. Kilom son 30 yıldır 65-70 arasında gidip geliyordu. Kursa gidince hanım arkadaşlarımla yemeklerimizi paylaştık. Öğle paydosunda büyük masalarda patlayana kadar yiyip içtik. Kurs 5 ay sürdü5 ayın sonunda 82 Kilo olmuştum. 
Eskisi gibi değildim artık çabuk yoruluyor, terliyor ve her fırsatta uyukluyordum.

Bir gün, ensemde o güne dek yaşamadığım bir uyuşukluk ve baş ağrısı hisssettim. Tansiyonumu ölçtüğümde 16/10 çıktı. Bugüne kadar tansiyon nedir bilmeyen, aspirin dahi yutmayan, sağlıklı bir insandım. Eczacı hanıma gittim o da beni aile hekimine yönlendirdi. Bir haftalık takipten sonra Dr. Hanım tansiyon ilacı başlattı. İlacı almaya gittiğimde eczacı Ayşegül hanım, “Siz 10 kilo verin ilaç iyi bir şey değil pek çok müşterim “nasılsa ilacımı aldım diyerek, beslenmesine dikkat etmiyor” dedi.

Aynı gün sağlıklı kilo vermek için yollar aradım, videolar izledim. Klasik diyetler bana göre değildi, 16/ 8 aralıklı oruç yapabilirim deyip işe koyuldum.
İnsanın 16 saat kendini tutması başlangıçta zor… 12 saatle başladım zamanla vücudum alıştı. Geceleri uykudan kalkar ne bulursam atıştırırdım. İlk haftalar yine uyandım ama sadece su içtim. Zaman içinde kesintisiz uyumaya başladım uyku kalitem arttığı için sabahları daha dinç kalktım. Kahvaltıma yeşillik ekledim, çayıma şeker de attım, ekmek de yedim. 

Haftanın üç günü yaptığım bu açlığı beş güne çıkardım. Aksattığım zamanlar  oldu ertesi gün kaldığım yerden devam ettim. Bir yıl sonunda 15 kilo vererek 67 kiloya düştüm.

Fazla kilomdan kurtulmak için başladığım süreç benim beslenme tarzım oldu. Artık akşam 18:00 den sonra ne olursa olsun, nerede olursa olsun yemiyorum. Tansiyonum 10/7 ye sabitlendi. 20’li yaşlarda hissetmediğim enerji ile yaşamaya başladım. Biraz uzayınca dökülen saçlarım dökülmemeye ve gürleşmeye başladı. Uzun yıllar sonra saçlarımı uzattım. Kendime emek vermek ruh sağlığıma da iyi geldi. Yüklerimden kurtuldum her yere yürüyorum ve yorulmuyorum.

İkinci dünya savaşından sonra uygulanan ambargolar sonucu kısa süre yaşanan Hollanda kıtlığında, gebe kadınların doğurduğu çocuklar izlenmiş. Bu çocuklar kıtlığı yaşamamışlar, ama vücutları yağ depolamaya normalden fazla yatkın bulunmuş. Annelerinin endişelerini devralıp yağ stoklamışlar. 
Biz ne yiyor ne yaşıyor ne hissediyorsak, çocuklarımıza devrediyoruz. Bu yüzden sağlıklı beslenmek, sonraki nesle bırakacağımız en güzel miras.

Rahmetli anneannem 17:00 de akşam yemeğini yerdi. Yatarken bir kase yoğurt yer ve öyle uyurdu. 94 yaşında kendi evinde sağlığı yerinde, aklı başında öldü. Belki de bu güzel özelliğini bana aktardı. 

Bedenimizin tek sahibiyiz. O bizden gelen iyi/kötü bütün sinyalleri algılıyor. 
Yüklerinizden kurtulun. 
Kendinizin kıymetini bilin.

Depremi yaşayan ülkemizin başı sağolsun.
Allah beterinden korusun.