Farklı tarihlerde meydana gelen Balkanlardan Bursa’ya göçleri, yaşananları ve kültür transferini göçmenlik başlığı altında incelediğimizde bu asırlardır süregelen gelenek tarzına dönmüş şekilde yer alabiliyor.
Bursa, 2 bin yıl önceye dayanan geçmişi ve Osmanlı Devleti’nin kurulmasından Cumhuriyet sonrası döneme kadar aldığı kesintisiz göçlerle her yüzyıl kültür mozaiğine yeni taşlar ekleyerek büyüyen bir şehir.Tarihi boyunca pek çok olaya, birbirinden farklı hayatlara tanıklık eden Bursa, yakın yüzyıllarda ise gayrimüslim azınlıklarıyla farklı kültürleri içinde barındırırken, Girit göçmenlerinden Ermeni ve Yahudi göçlerine kadar pek çok farklı yaşam hikâyesine de sahne oldu.
Bu mercekten baktığımızda en çok göçün geldiği Balkanlar coğrafyasına adeta ana kucağı olan Bursa, Türk ve Müslüman soydaşların mutfak kültüründen iş dünyasına, sokak yaşamından komşuluk ilişkilerine, eğlencelerden hamam, düğün gibi geleneksel ritüellere kadar farklı lezzet, disiplin, inanış, adet ve göreneklerine ev sahipliği yaptı.
Bursaya Balkanlardan Göç
Bursa, sanayi ve tarım kenti özelliğinin yanında tam bir göçmen kentidir. Halk arasında 93 harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Balkan coğrafyasından yoğun göç almaya başlamıştır. Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı döneminde göçler yoğun şekilde devam etmiştir. Ve şu anda da en çok göç alan şehirlerden biri.
Göçmenlik, doğduğun ve doyduğun topraklardan, eşinden ve dostundan koparak başka bir yere gitmek anlamına gelir. Bizim akrabalarımızın bu konudaki durumu anavatana göç şeklinde diyebilirim.
93 Harbinin ardından Balkan coğrafyasının tamamından Bursa göç almıştır diyebilirim. Yugoslavya olarak bir dönem yaşayan, şimdilerde ise Makedonya, Kosova, Sırbistan, Hırvatistan, Bosna Hersek’ten harici olarak Romanya ve Arnavutluk’tan da Bursamız göç almıştır. Yine net bir rakam veremesek de Bursa’da Balkanların tüm ülkelerinden göç almış insanlarımız yaşıyor. Yunanistan’dan Türk-Yunan Mübadelesi sonucunda da Bursa’mıza yoğun bir göç gelmiştir. O tarihlerde göç eden vatandaşlarımız Bursa’nın değişik ilçelerinde halen yaşamaktalar.
Göçler sırasında kültürel olarak da kaynaşma söz konusu oldu. Çünkü aslında Bursa, Balkan kültürüne yemeklerine, örf ve adetlerine alışkın bir kentti.
Göç yok ama kardeşlik bağlantısı söz konusu
Balkanlar Türkiye için çok önemli bir coğrafyadır. Bu nedenle güçlü bir Türkiye bizler için olduğu kadar orada yaşayan akrabalarımız için de çok önemli. Türkiye Cumhuriyeti sadece kendi sınırları içerisinde yaşayan vatandaşlarımızın huzur ve refahı için çalışmamaktadır. Bugün sınırlarımız dışında olan ancak kalpleri her an bizimle atan başka ülkelerin sınırlarındaki akrabalarımızın da huzur ve refahı düşünmektedir.
Bursada göç tarihi müzesi
Bursa Göç Tarihi Müzesi, Anadolu topraklarında tarih öncesi dönemlerden günümüze değin süren ‘göç’ olgusunu sunan bir müze olarak kent bilincinde yerini alıyor. Bu bakımdan Türkiye’deki örneklerinin başında gelen müze, göçmen şehri Bursa ile ilgili ayrıntılı ve renkli bir okuma sağlıyor.
’Göç’ algısını tüm yönleri ile canlandıran Bursa Göç Tarihi Müzesi’ne uğramak, kente gelenlere ilginç olabilir.
M.Ö. 8500’den başlayarak Bursa’daki ilk yerleşmeler, Osmanlı Devleti öncesi Bursa, Osmanlı Devleti’nin Bursa’yı Fethi, Balkanlara uygulanan fütuhat hareketleri ve Balkanlara ilk gidiş ile bölge coğrafyasında yeni yerleşmeler müzenin ilk bölümlerini oluşturuyor. Osmanlı Devleti’nin son döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan savaşlar, anlaşmalar ve olağanüstü koşullar sonrasında Balkan coğrafyasından anayurda yaşanan göç hareketleri de dönemin koşullarıyla müzede anlatılıyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Elvan Günaydın
Göçmenlik
Farklı tarihlerde meydana gelen Balkanlardan Bursa’ya göçleri, yaşananları ve kültür transferini göçmenlik başlığı altında incelediğimizde bu asırlardır süregelen gelenek tarzına dönmüş şekilde yer alabiliyor.
Bursa, 2 bin yıl önceye dayanan geçmişi ve Osmanlı Devleti’nin kurulmasından Cumhuriyet sonrası döneme kadar aldığı kesintisiz göçlerle her yüzyıl kültür mozaiğine yeni taşlar ekleyerek büyüyen bir şehir.Tarihi boyunca pek çok olaya, birbirinden farklı hayatlara tanıklık eden Bursa, yakın yüzyıllarda ise gayrimüslim azınlıklarıyla farklı kültürleri içinde barındırırken, Girit göçmenlerinden Ermeni ve Yahudi göçlerine kadar pek çok farklı yaşam hikâyesine de sahne oldu.
Bu mercekten baktığımızda en çok göçün geldiği Balkanlar coğrafyasına adeta ana kucağı olan Bursa, Türk ve Müslüman soydaşların mutfak kültüründen iş dünyasına, sokak yaşamından komşuluk ilişkilerine, eğlencelerden hamam, düğün gibi geleneksel ritüellere kadar farklı lezzet, disiplin, inanış, adet ve göreneklerine ev sahipliği yaptı.
Bursaya Balkanlardan Göç
Bursa, sanayi ve tarım kenti özelliğinin yanında tam bir göçmen kentidir. Halk arasında 93 harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Balkan coğrafyasından yoğun göç almaya başlamıştır. Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı döneminde göçler yoğun şekilde devam etmiştir. Ve şu anda da en çok göç alan şehirlerden biri.
Göçmenlik, doğduğun ve doyduğun topraklardan, eşinden ve dostundan koparak başka bir yere gitmek anlamına gelir. Bizim akrabalarımızın bu konudaki durumu anavatana göç şeklinde diyebilirim.
93 Harbinin ardından Balkan coğrafyasının tamamından Bursa göç almıştır diyebilirim. Yugoslavya olarak bir dönem yaşayan, şimdilerde ise Makedonya, Kosova, Sırbistan, Hırvatistan, Bosna Hersek’ten harici olarak Romanya ve Arnavutluk’tan da Bursamız göç almıştır. Yine net bir rakam veremesek de Bursa’da Balkanların tüm ülkelerinden göç almış insanlarımız yaşıyor. Yunanistan’dan Türk-Yunan Mübadelesi sonucunda da Bursa’mıza yoğun bir göç gelmiştir. O tarihlerde göç eden vatandaşlarımız Bursa’nın değişik ilçelerinde halen yaşamaktalar.
Göçler sırasında kültürel olarak da kaynaşma söz konusu oldu. Çünkü aslında Bursa, Balkan kültürüne yemeklerine, örf ve adetlerine alışkın bir kentti.
Göç yok ama kardeşlik bağlantısı söz konusu
Balkanlar Türkiye için çok önemli bir coğrafyadır. Bu nedenle güçlü bir Türkiye bizler için olduğu kadar orada yaşayan akrabalarımız için de çok önemli. Türkiye Cumhuriyeti sadece kendi sınırları içerisinde yaşayan vatandaşlarımızın huzur ve refahı için çalışmamaktadır. Bugün sınırlarımız dışında olan ancak kalpleri her an bizimle atan başka ülkelerin sınırlarındaki akrabalarımızın da huzur ve refahı düşünmektedir.
Bursada göç tarihi müzesi
Bursa Göç Tarihi Müzesi, Anadolu topraklarında tarih öncesi dönemlerden günümüze değin süren ‘göç’ olgusunu sunan bir müze olarak kent bilincinde yerini alıyor. Bu bakımdan Türkiye’deki örneklerinin başında gelen müze, göçmen şehri Bursa ile ilgili ayrıntılı ve renkli bir okuma sağlıyor.
’Göç’ algısını tüm yönleri ile canlandıran Bursa Göç Tarihi Müzesi’ne uğramak, kente gelenlere ilginç olabilir.
M.Ö. 8500’den başlayarak Bursa’daki ilk yerleşmeler, Osmanlı Devleti öncesi Bursa, Osmanlı Devleti’nin Bursa’yı Fethi, Balkanlara uygulanan fütuhat hareketleri ve Balkanlara ilk gidiş ile bölge coğrafyasında yeni yerleşmeler müzenin ilk bölümlerini oluşturuyor. Osmanlı Devleti’nin son döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan savaşlar, anlaşmalar ve olağanüstü koşullar sonrasında Balkan coğrafyasından anayurda yaşanan göç hareketleri de dönemin koşullarıyla müzede anlatılıyor.