SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

İŞSİZLİK SORUNU

Yazının Giriş Tarihi: 11.06.2023 21:23
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.06.2023 21:23

Türkiye'de yıllardır çözülemeyen en büyük problemlerden biri işsizlik sorunu. İşsizlik oranı yüzde 13,2 seviyesine ulaşırken genç işsiz sayısı da dikkat çekici boyuta ulaştı. 


Artan sanayi bölgeleri ile giderek bir işçi kentine dönen Bursa'da dahi işsizlik sorunu ortadan kalkmış değil. İşverenler ve kamu yöneticilerinin zaman zaman bu durumu nitelikli eleman eksikliği olarak dillendirmesi de ayrı bir tartışma konusu. Üniversite gençleri olsun veya olmasın her genç işsizlik ile karşı karşıya gelmiş durumda. Bu sorun insanlarin gözü önündeki alıcı verici kavram kalkmadikca da düzelecek gibi görülmüyor.

İşsizliği Kalıcı Olarak Düşürmek İçin Ne Yapılmalı?
Bir sorunu çözebilmek için önce o sorunu doğuran nedenleri saptamak gerekir. Türkiye’de işsizlik niçin yüksek? Türkiye’de işsizlik oranı 2000’ler öncesinde ortalama yüzde 7,5 dolayındaydı. İşsizlik niçin yüzde 7,5’dan iki haneli oranlara yükseldi? Bunun ilk nedeni 2001 krizi, ikinci nedeni de Türkiye’yi asıl olarak 2009 yılından başlayarak etkileyen küresel krizdir. Bu iki krizde birçok işyeri kapandı, açık kalanlar ise işçi çıkartmak zorunda kaldı. Her ne kadar büyüme bu dönemde ortalama olarak yüzde 6’ya yakın gerçekleşmiş olsa da enflasyonun yüzde 10’a yakın olması, tasarrufların ve yatırımların düşük kalması, büyümenin istihdam yaratmaktan nispeten uzak sektörlerden kaynaklanması işsizlik sorununu çözmek bir yana artıran gelişmeler oldu.

Bugün işverenlerin yanında işsizlik sorununu dile getirdiğinizde onların tepkisi “biz eleman bulamıyoruz” şeklinde oluyor. Yani işverenin aradığı nitelikte eleman, onun aradığı ücretle bulunamıyor. Çoğu işyeri nitelikli teknik eleman arıyor ve karşısında mühendis buluyor. Mühendise o işi yaptıramıyor ya da mühendisin istediği ücret o işe göre çok yüksek kalıyor. Öte yandan eğitim düzeyi görünürde yükseldikçe iş arayanlar masa başı iş istiyor, makinenin başına geçmek istemiyor. Buradan anlaşılıyor ki arz ve talep arasında bir uyumsuzluk var. Bu durumda kısa vadeli çözümleri bir kenara bırakıp uzun vadeli çözüm için eğitim sistemini en baştan elden geçirmek gerekiyor.

Türkiye, artık sıradan mezunlar yetiştiren üniversite açmayı bir kenara bırakıp asıl teşviki teknik okulların açılmasına vermeli ve iş insanlarını üniversite kurmak yerine kaliteli, donanımlı teknik ve mesleki liseler açmaya yönlendirmelidir. Mevcut üniversitelerin birçok bölümü de teknik ve mesleki yüksekokul haline dönüştürülmelidir. Aksi takdirde otomobil servislerinin müşteri kabul masalarında makine mühendisi çalıştıran, marketlerin kasalarında işletme mezunu istihdam eden, muhasebe servisinde defter yazma görevinde iktisat veya maliye mezunu çalıştıran bir sistem yaratmış olacağız. Böyle bir durum oralarda çalışanlar için moral bozucu olmasının yanı sıra işveren açısından da gereksiz bir ücret farkı külfeti yaratıyor.   

Girişimciliğin geliştirilmesi ile birlikte istihdam düzeyi de yükselerek işsizlik oranı azalacaktır. İşletmelerin faaliyetlerine engeller çıkarılması da iş adamlarının mesleklerinden soğuyarak işlerini bırakmaları veya iş hacimlerini azaltmaları sonucunu doğurarak işsizlik oranını artırmaktadır.

Genç işsizlik neden fazla?
Genç işsizliğin oluşumuna makro düzeyde neden olan pek çok faktör sırala- nabilir. Bunlar; toplam talep yetersizliği, ekonomik durgunluk ve krizler, de- mografik faktörler, işgücü politikalarının yetersizliği, eğitim politikalarının yetersizliği, asgari ücret uygulaması ve gençlere yönelik ücret politikalarıdır.

Genç işsizlik nasıl azaltılır?
Genel olarak genç işsizliğin azaltılması için ülke genelinde eğitim reformu, meslek da- nışmanlığı, girişimciliğin artırılması, gençlere ve genç istihdamının artırılmasına yönelik vergi muafiyetleri ve devlet sübvansiyonlarının bir bütün olarak uygulanması gerek- mektedir.

Tüm anlamıyla işsizlik sorununun çözülebilmesi için işsizliği etkileyen faktörler nelerdir?
Bazıları temel makro ekonomik göstergeler arasında bulunan; ekonomik büyüme, enflasyon, döviz kuru, faiz oranı, kamu harcamaları, cari açık, yatırım oranları, bütçe açığı, tasarruf oranları gibi değişkenlerdir. 
Her talep bir artış. Her artış bir kriz. Kriz büyümesi ise işsizlik kavramını doğuruyor. 
Eşit düzeyde ilerleyen ekonomik gelişim bunun önüne geçmekte ufak bir faktör olabilir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.