SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Aktivist Olmak ya da Görünmek…

Yazının Giriş Tarihi: 04.11.2025 18:12
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.11.2025 18:15

Bir zamanlar “mücadele” kelimesi, tozlu sokaklarda yankılanan ayak sesleriyle anılırdı. İnsanlar bir davaya gönül verirken kendilerine ad bulmazdı. Ne bir sıfat taşır, ne de bir unvanın gölgesine sığınırdı. Çünkü iyilik, adıyla değil özüyle var olurdu. Bugünse, o öz çoktan vitrine kaldırıldı. “Aktivist” diyorlar; kulağa modern, ama bir o kadar da bize yabancı bir kelime.

Bir zamanlar eller taş taşır, yürek ses olurdu; şimdi parmak uçlarıyla, ekran ışığı altında yapılan mücadeleler çağındayız. Aktivist artık bir sıfat değil, bir kimlik, hatta bir marka. Çağın sahnesinde yeni bir figür: elinde karton bir pankart, altında bin beğeni, üstünde parlayan bir etiket:

▪︎ Özgürlük,

▪︎ Adalet,

▪︎ Direniş.

Sözler birer bayrak gibi sallanıyor; ama rüzgâr hep algoritmalardan esiyor.

Oysa gerçek mücadele, sessizdir. O, görünmek için değil, değiştirmek için vardır. Bir köy okuluna kitap taşıyan bir gençte, bir kadının sesine kulak veren bir kalpte, bir ağacın gölgesinde nöbet tutan sabırda yaşar. Bu eylemlerin fotoğrafı yoktur; çünkü kameralar sessizliği sevmez. Ama çağın aktivisti sessizliği bir başarısızlık sayar. Görünmüyorsa yoktur; yankı bulmuyorsa değersizdir.

Yabancı bir kelimenin gölgesinde anlam arıyoruz artık. Oysa bizde “aktivist” yerine “yol eri” derdik bir zamanlar. “Direngen”, “önder” ya da sadece “insan”. Çünkü hakikate hizmet etmek için süslü adlara ihtiyaç yoktur. Fakat modern zaman, adın özün önüne geçtiği bir çağa dönüştü. Artık herkes bir şeyin “aktivisti” ama çok azı bir şeyin emekçisi.

Toplumsal duyarlılık bir “trend”e, adalet bir “filtre”ye, empati bir “efekt”e dönüştü. Herkes bir şeye karşı, ama çok azı bir şey için. Ünvanlar çoğaldıkça anlam azaldı; görünürlük vicdanın yerini aldı. “Aktivist” olmak, çoğu zaman “inanan” olmaktan daha kârlı hale geldi. Artık her duruş bir sahne, her söz bir replik, her acı bir içerik.

Ama belki de en acı olan şu: Samimi bir çaba bile artık şüpheyle karşılanıyor. “Gerçekten mi inanıyor, yoksa sadece paylaşmak için mi yapıyor?” sorusu, çağımızın yeni yargıcı oldu. Hakikatin terazisi, beğeni sayısıyla ölçülüyor.

Belki de unuttuk: Mücadele ederken illa bir ad taşımak gerekmez. İyiliğin kartviziti yoktur. Bir insan, bir çocuğun hakkını savunmak için “aktivist” yazan bir etikete sığınmak zorunda değildir. Çünkü gerçek eylem, adı konmadığında daha hakikidir.

Görünmeden inanabilmek, alkış beklemeden direnebilmek, unutulma pahasına doğruyu savunabilmek… İşte gerçek mücadele budur. Adı yoktur, sesi kısık, yüreği sessizdir; ama kalıcı olan da odur.

Bugünün aktivisti ışıkların altında parıldarken, hakikatin taşıyıcıları hâlâ gölgede çalışıyor. Çünkü hakikat, sahne ışığını sevmez.
Ve belki de artık anlamamız gereken budur:


Bazı mücadeleler, adını kaybettiğinde yeniden doğar.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.