SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kur'an: Raflarda Parlayan, Hayatta Kaybolan Kitap 

Yazının Giriş Tarihi: 11.10.2025 13:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.10.2025 13:16

Kur’an’a herkes aynı gözle bakmaz. Kimine göre o, harflerinin içinde gizlenmiş sırlarla geleceği haber veren bir kitap; kimine göre ise bir alet çantasıdır; gerektiğinde açılır, işine yarayan hüküm alınır, sonra kapatılır. Başkaları için Kur’an, ölülerin ardından okunan bir ninni ya da düğünlerde, mevlitlerde para kazanmak için bir geçim aracıdır. Kimi de onu sadece ses yarışmalarında güzel okunan bir metin, sahne malzemesi olarak görür.
Bir başka yaklaşım ise Kur’an’ı süs eşyasına indirger. Duvara asılan bir muska, evin bekçisi, kullanılmayan ama varlığıyla güven verdiği sanılan bir eşya gibi. Bazıları ise modern bilimin her yeni teorisine Kur’an’dan ayetlerle delil arar; sanki kitabın asıl amacı buymuş gibi. Hatta onu antika değeri yüksek bir nesneye, satılabilir bir mala dönüştürenler bile vardır.
Bütün bu bakışların ortak yönü, Kur’an’ı bir araç haline getirmeleridir. Oysa Kur’an’ın asıl iddiası, insanlara yol göstermek ve hayatı dönüştürmektir. Yalnızca seslendirilip geçilen bir metin değil, anlaşılması ve yaşanması gereken bir rehberdir. Altın işlemeli bir ciltte, müzelerde sergilendiğinde değer kazanmaz; asıl değer, insanın kalbinde ve davranışında ortaya çıkar.
Bugün sıkça sorulması gereken bir soru vardır: Kur’an nerede? Camilere kilitlenmiş mi? Devletin kasalarında mı? Kabristanlarda, ölülerin başında mı? Yoksa yarışma sahnelerinde ses malzemesi olarak mı? Eğer öyleyse, asıl işlevi kaybolmuş demektir. Çünkü Kur’an, dirilere bir öğüt, yaşayanlara bir rehber olarak indirilmiştir.
Burada asıl mesele, “okumak” kelimesinde gizlidir. Okumak sadece harfleri seslendirmek değildir. Gerçek okuma, anlamak ve o anlamı hayata taşımaktır. Kur’an’ın hükümlerini davranışlarımıza katmadıkça, onunla ilişkimizi yalnızca yüzeyde kurmuş oluruz.
Bugün insanlar ekmek kırıntısına basmaktan korkar, hemen tövbe eder; ama aynı insanlar Allah’ın hükümlerini çiğnemekten çoğu zaman çekinmez. Çünkü rızkın kesilmesinden korkarlar ama ahiret hesabını erteleyebilirler. Oysa Kur’an’ın asıl hedefi, bu dengenin değişmesi, kalpte ve hayatta Allah korkusunun, hesap bilincinin canlı kalmasıdır.
Kur’an’ın iki yüzü vardır: biri -nesneleşmiş hâli- müze eseri, süs eşyası, tören metni. Diğeri ise insanı dönüştüren yönü. Bizim tercihimiz ikincisinden yana olmalıdır. Çünkü Kur’an ancak o zaman gerçek işlevini bulur: adalet, merhamet ve hidayet kaynağı olarak.
Rabbim bizlere Kur’an’ı sadece okumayı değil, anlamayı ve yaşamayı da nasip etsin. Onu süsleyen bir eşya ya da alışkanlık haline gelmiş bir ses değil, yol gösterici bir rehber olarak kalplerimize ve hayatımıza yerleştirsin.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.