Dünyada kuruluşu tarihi üzerinden yüzyıl geçen çok az siyasi parti vardır. İngiliz İşçi Partisinin kuruluşu 1906, ABD Demokrat Partisinin kuruluşu 1828, ABD Cumhuriyetçi Partisinin kuruluşu ise 1854’tür. Türkiye’nin en eski partisi olan CHP ise resmi olarak 9 Eylül 1923’te kurulmuştur. Dolayısı ile CHP yüzyılı geride bırakmış durumdadır.
Nutuk’ta CHP’nin 4 Eylül 1919’da Sivas Kongresinde kurulduğu ileri sürülmüştür. 1919’da Sivas’ta kurulan partinin kuruluş işlemi için neden dört yıl beklenmiştir? Akla ziyan bir bekleme değil midir? Sivas Kongresi, Vilayat-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adına toplanmış cemiyetin adı Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti (A-RMHC) olarak değiştirilmiştir. Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri çoğunlukla İttihatçı kimselerden oluşmuştur. Hiçbir cemiyetin halifeliği kaldırmak, cumhuriyet ilan etmek, laikliği getirmek gibi bir amacı yoktur.
Bu durumda CHP’nin A-RMHC’nin devamı olduğu iddiası boştur. 9 Eylül 1923’te kurulması da Milli Mücadele üzerinde bir şahsın (Kemal Paşa’nın) bir partinin (CHP’nin) tekelini kurmak isteğinden dolayıdır. Milli Mücadelenin hiçbir evresinde Halifeliği kaldırmak, laikliği getirmek gibi bir amaç yer almamıştır. Üstelik Milli Mücadele adı üstünde milletin mücadelesidir. Bu mücadele üzerinde bir şahsın, bir partinin tekeli kurulunca, o partiden olmayan millet çoğunluğu mücadelenin dışında kalmış olmaktadır. Belki bu yüzden olacak ki CHP kurulduğu günden beri hiçbir seçim kazanamamıştır daima millet çoğunluğu CHP’ye karşı olmuştur.
CHP için ileri sürülen iddialardan birisi de “devlet kurucusu” olduğu tezidir. 1923’te devleti oluşturan bütün unsurlar, Osmanlı döneminden kalmıştır; Ordu, PTT, Polis, Tapu Kadastro, Okullar, Ziraat Bankası, Jandarma, Üniversite vb. akla gelebilecek bütün kurumları 1923’ten önce kurulmuştur. O halde CHP’nin devleti kuran parti olduğu iddiası da boştur, yersizdir.
Kemal Paşa’nın Milli Mücadele içindeki yeri de sonradan abartılıp kurgulanmıştır. Milli Mücadeleye sonradan katılmıştır. Diğer paşalara rağmen öne çıkması ise “Padişahın Yaveri” olmasından ve Batı Cephesindeki savaşı idare etmesinden dolayıdır. Oysa Milli Mücadele Batı Cephesinden ibaret değildir. Bir de Doğu ve Güney Cephesi vardır. Milli Mücadelenin yalnızca Batı Cephesinden ibaret sayılması ve bu mücadelenin Kemal ve İsmet Paşalar sayesinde kazanıldığı tezi de bir hayal ürünüdür ve tarihin kurgusudur.
Milli Mücadelenin öncüleri olan Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Şükrü Paşa, Cafer Tayyar Paşa, Rauf Orbay, Adnan Adıvar vb. isimler ise Kemal Paşa ile anlaşmazlıkları nedeniyle Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kurmuşlardır. Milli Mücadeleyi bir partiden bir şahıstan ibaret bilmek Karabekir ve arkadaşlarının mücadeledeki yerini, önemini inkar etmek en hafif deyimle nankörlük sayılır. Hiçbir milletin tarihinde, kahramanların yok sayılması, inkar edilmesi gibi örnekler yoktur. Bu yüz kızartıcı örnek yalnızca CHP’ye mahsustur.
CHP’liler yüzyılı geride bırakmakla övünmektedirler. Ancak kendilerinden başka bir partinin neden yüzyıllık bir ömrünün sorumlusu olduklarını hiç hesaba katmamaktadırlar. Bunun vebali, ayıbı CHP’nin üzerindedir. Çünkü CHP’li tek parti idaresi 1923-1946 arasında kurduğu ceberrut bir idareden dolayı Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kapatıp bazı yöneticilerini idam ettirmiş, muhalefeti, düşünce ve basın özgürlüğünü yok etmiştir.
İkinci Dünya Savaşı sonucunda SSCB diktatörü Stalin’in Türkiye’yi tehdit etmesi üzerine CHP idaresi Amerika Blokuna katılmaya çaba göstermiştir. Amerika ise çok partili idareyi şart olarak ileri sürmüştür. CHP idaresi ABD’nin isteğini çaresiz kabul etmek zorunda kalmıştır. CHP idaresi böylece ABD zorlaması ile yeni partilerin kurulmasına izin vermiştir. Bu yüzden CHP’nin devlet kuruculuğu hikayesi akıl dışı bir fantezi olduğu gibi demokrasi idaresini kurması da benzer şekilde akıl dışı bir fantazidir. Türkiye’de demokrasi CHP eliyle kurulmadığı gibi demokrasi döneminde ki bütün askeri darbeleri kışkırtan, hazırlayan da CHP olmuştur.
CHP kurulduğu günden başlayarak geçen yüzyıllık süre içinde hiçbir seçim kazanamamıştır. CHP, tek parti döneminde Türk halkına rehine muamelesi etmiştir. CHP’nin ideolojisi, sömürgeci Batının bütün değerlerini zorla Türk halkına benimsetmeye çalışmaktan ibaret kalmıştır. Bu yüzden CHP idaresi kaçınılmaz olarak halka karşı despotluğu seçmiştir. CHP bu ideolojik yapısıyla İngiliz Muhipleri Cemiyetinin devamıdır.
CHP her ne kadar İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin (İTC) devamı olarak bilinse de aslında öyle değildir. Çünkü İTC’nin ileri gelenleri 1926’da aslı faslı olmayan İzmir suikastı bahanesiyle idam edilmişlerdir. CHP’yi geçmişteki herhangi bir partinin, cemiyetin, akımın devamı gibi görmek gerçekçi değildir. Ancak ideolojik yapısı, kayıtsız şartsız Batı yanlısı tutumu nedeniyle İngiliz Muhipleri Cemiyetinin devamı durumundadır. 1923-1950 arasında CHP’nin tek partili idaresi ve darbe anayasaları ile kurulan Kemalist dolayısı ile CHP’nin vesayet düzeni Türk halkının yaşadığı en büyük felakettir.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Dr. Selami Saygın
CHP'nin yüzüncü yılı
Dünyada kuruluşu tarihi üzerinden yüzyıl geçen çok az siyasi parti vardır. İngiliz İşçi Partisinin kuruluşu 1906, ABD Demokrat Partisinin kuruluşu 1828, ABD Cumhuriyetçi Partisinin kuruluşu ise 1854’tür. Türkiye’nin en eski partisi olan CHP ise resmi olarak 9 Eylül 1923’te kurulmuştur. Dolayısı ile CHP yüzyılı geride bırakmış durumdadır.
Nutuk’ta CHP’nin 4 Eylül 1919’da Sivas Kongresinde kurulduğu ileri sürülmüştür. 1919’da Sivas’ta kurulan partinin kuruluş işlemi için neden dört yıl beklenmiştir? Akla ziyan bir bekleme değil midir? Sivas Kongresi, Vilayat-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adına toplanmış cemiyetin adı Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti (A-RMHC) olarak değiştirilmiştir. Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri çoğunlukla İttihatçı kimselerden oluşmuştur. Hiçbir cemiyetin halifeliği kaldırmak, cumhuriyet ilan etmek, laikliği getirmek gibi bir amacı yoktur.
Bu durumda CHP’nin A-RMHC’nin devamı olduğu iddiası boştur. 9 Eylül 1923’te kurulması da Milli Mücadele üzerinde bir şahsın (Kemal Paşa’nın) bir partinin (CHP’nin) tekelini kurmak isteğinden dolayıdır. Milli Mücadelenin hiçbir evresinde Halifeliği kaldırmak, laikliği getirmek gibi bir amaç yer almamıştır. Üstelik Milli Mücadele adı üstünde milletin mücadelesidir. Bu mücadele üzerinde bir şahsın, bir partinin tekeli kurulunca, o partiden olmayan millet çoğunluğu mücadelenin dışında kalmış olmaktadır. Belki bu yüzden olacak ki CHP kurulduğu günden beri hiçbir seçim kazanamamıştır daima millet çoğunluğu CHP’ye karşı olmuştur.
CHP için ileri sürülen iddialardan birisi de “devlet kurucusu” olduğu tezidir. 1923’te devleti oluşturan bütün unsurlar, Osmanlı döneminden kalmıştır; Ordu, PTT, Polis, Tapu Kadastro, Okullar, Ziraat Bankası, Jandarma, Üniversite vb. akla gelebilecek bütün kurumları 1923’ten önce kurulmuştur. O halde CHP’nin devleti kuran parti olduğu iddiası da boştur, yersizdir.
Kemal Paşa’nın Milli Mücadele içindeki yeri de sonradan abartılıp kurgulanmıştır. Milli Mücadeleye sonradan katılmıştır. Diğer paşalara rağmen öne çıkması ise “Padişahın Yaveri” olmasından ve Batı Cephesindeki savaşı idare etmesinden dolayıdır. Oysa Milli Mücadele Batı Cephesinden ibaret değildir. Bir de Doğu ve Güney Cephesi vardır. Milli Mücadelenin yalnızca Batı Cephesinden ibaret sayılması ve bu mücadelenin Kemal ve İsmet Paşalar sayesinde kazanıldığı tezi de bir hayal ürünüdür ve tarihin kurgusudur.
Milli Mücadelenin öncüleri olan Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Şükrü Paşa, Cafer Tayyar Paşa, Rauf Orbay, Adnan Adıvar vb. isimler ise Kemal Paşa ile anlaşmazlıkları nedeniyle Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kurmuşlardır. Milli Mücadeleyi bir partiden bir şahıstan ibaret bilmek Karabekir ve arkadaşlarının mücadeledeki yerini, önemini inkar etmek en hafif deyimle nankörlük sayılır. Hiçbir milletin tarihinde, kahramanların yok sayılması, inkar edilmesi gibi örnekler yoktur. Bu yüz kızartıcı örnek yalnızca CHP’ye mahsustur.
CHP’liler yüzyılı geride bırakmakla övünmektedirler. Ancak kendilerinden başka bir partinin neden yüzyıllık bir ömrünün sorumlusu olduklarını hiç hesaba katmamaktadırlar. Bunun vebali, ayıbı CHP’nin üzerindedir. Çünkü CHP’li tek parti idaresi 1923-1946 arasında kurduğu ceberrut bir idareden dolayı Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kapatıp bazı yöneticilerini idam ettirmiş, muhalefeti, düşünce ve basın özgürlüğünü yok etmiştir.
İkinci Dünya Savaşı sonucunda SSCB diktatörü Stalin’in Türkiye’yi tehdit etmesi üzerine CHP idaresi Amerika Blokuna katılmaya çaba göstermiştir. Amerika ise çok partili idareyi şart olarak ileri sürmüştür. CHP idaresi ABD’nin isteğini çaresiz kabul etmek zorunda kalmıştır. CHP idaresi böylece ABD zorlaması ile yeni partilerin kurulmasına izin vermiştir. Bu yüzden CHP’nin devlet kuruculuğu hikayesi akıl dışı bir fantezi olduğu gibi demokrasi idaresini kurması da benzer şekilde akıl dışı bir fantazidir. Türkiye’de demokrasi CHP eliyle kurulmadığı gibi demokrasi döneminde ki bütün askeri darbeleri kışkırtan, hazırlayan da CHP olmuştur.
CHP kurulduğu günden başlayarak geçen yüzyıllık süre içinde hiçbir seçim kazanamamıştır. CHP, tek parti döneminde Türk halkına rehine muamelesi etmiştir. CHP’nin ideolojisi, sömürgeci Batının bütün değerlerini zorla Türk halkına benimsetmeye çalışmaktan ibaret kalmıştır. Bu yüzden CHP idaresi kaçınılmaz olarak halka karşı despotluğu seçmiştir. CHP bu ideolojik yapısıyla İngiliz Muhipleri Cemiyetinin devamıdır.
CHP her ne kadar İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin (İTC) devamı olarak bilinse de aslında öyle değildir. Çünkü İTC’nin ileri gelenleri 1926’da aslı faslı olmayan İzmir suikastı bahanesiyle idam edilmişlerdir. CHP’yi geçmişteki herhangi bir partinin, cemiyetin, akımın devamı gibi görmek gerçekçi değildir. Ancak ideolojik yapısı, kayıtsız şartsız Batı yanlısı tutumu nedeniyle İngiliz Muhipleri Cemiyetinin devamı durumundadır. 1923-1950 arasında CHP’nin tek partili idaresi ve darbe anayasaları ile kurulan Kemalist dolayısı ile CHP’nin vesayet düzeni Türk halkının yaşadığı en büyük felakettir.