SON DAKİKA
Hava Durumu

İRAN İSRAİL'E SALDIRABİLİR Mİ?

Yazının Giriş Tarihi: 10.08.2024 16:23
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.08.2024 16:23

Türkiye’de örtülü bir İsrail hayranlığı vardır. Pek çok kimse, “İsrail’in modern tarım yöntemleri ile çölü verimli ovalara dönüştürdüğü” söylemine şahit olmuştur. Bunun yanında “küçücük İsrail’in 200 milyonluk Arap alemini” yendiği söylemini de duymayan yoktur. Bu cümleler de İsrail hayranlığı kadar, Arapları küçük görme duyguları da vardır.

Oysa Filistin’e gidip gören teslim eder ki orası Akdeniz kıyısındadır. Öyle çölün ortası vs bir yerde değildir. Buna rağmen Batı’dan gelen yardımlar olmasaydı, İsrail’in tarım vb alanlarda ilerleme sağlayabileceği inandırıcı değildir.

Arapların İsrail’e karşı utanç verici yenilgisinde bir hakikat payı vardır. Ancak bu hakikat açıklanmaya muhtaçtır. Osmanlı Devleti, küçücük dört balkan ülkesine karşı Balkan Savaşlarını (1912) kaybetmemiş midir? Aynı Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşının sonunda, Filistin-Suriye-Lübnan ve Ürdün’ü, yani bu dört ülkeyi 39 günde kaybetmemiş midir? Osmanlı Devleti bu savaşları içerden gördüğü, ihanetlerden dolayı kaybetmiştir.

Arapların İsrail’e karşı yenilgilerini de ihanetin dışında başka bir kavram ile açıklamak mümkün değildir. Üstelik Araplar, Filistin’de küçücük İsrail’e karşı değil bütün sömürgeci ülkelere karşı savaşmaktadırlar. Her nasılsa bazı milliyetçi ve Kemalist çevrelerde, kolay tarif edilemeyecek bir Arap düşmanlığı vardır. İsrail-Arap savaşlarında, bu Arap düşmanlığı ortaya çıktığı gibi için için yaşatılan İsrail dostluğu da kendini açık etmektedir.

Filistin başlangıçta Müslümanların ortak davası iken önce Arapların davasına sonra da Filistinlilerin davasına dönüştürülmüştür. Günümüz Türkiye’sinde “bizim Filistin diye bir meselemiz yoktur” diye seslendirilen nakarat, mahcup bir İsrail dostluğunun açığa vurulmasından başka nasıl açıklanabilir? Oysa bütün Batı hükümetleri savaş gemilerini İsrail’in hizmetine göndermiştir.

Bütün Arapları, sosyalizm ve Arap milliyetçiliği ile diriltmek iddiasıyla yola çıkan Baas idaresi, birbirine amansız düşman (Irak-Suriye-Mısır) ülkelerin yanında, Araplara büyük bir yıkım ve umutsuzluk kalmıştır. Araplar ne birleşebildiler ne de dirilebildiler.

Bir yıla yakın bir zamandan beri benzeri görülmemiş bir barbarlıkla İsrail’in, Filistinlileri katletmesine karşılık Arap ülkeleri, Buda heykelleri gibi derin bir sessizlikle bu katliamı seyretmektedirler. Onlardan başka bir davranış beklemek te beyhudedir. Bu kadar Arap ülkesinin yapamadığını, İran’dan beklemek, İran’ı abartmak ya da İran’a kurtarıcı gözüyle bakmak değil midir?

Evet bu soruya, İsrail’in Filistin’deki barbarlığa İran’ın engel olacağını bekleyenlerin cevap vermesi doğal haklarıdır. Ancak İran’ın dış siyasetini bilmeyenlerin ya da Filistin siyasetini hesaba katmayanların esip gürlemeleri, İran’dan Filistin için bir çözüm beklemeleri de beyhudedir. Kendi CB İbrahim Reisi’yi, Kasım Süleymani’yi ve daha birçok İranlı yetkiliyi koruyamayan, adı geçenler öldürüldüğünde karşılık veremeyen İran, Filistin için nasıl karşılık verecektir?

Tahran’da “Cuma Salatında intikam yemini edilmiş, Kum şehrinde intikam için kızıl bayrak açılmış, dini liderleri İsrail’den hesap sorulacak” demiş gibi iddiaları ciddiye almak olup biteni görmemek, anlamamaktır.

İran’ın, İsrail’e karşı hiçbir şey yapamayacağını söylemek, Arapların küçücük İsrail’e karşı yenildikleri söylemini hatırlatır mı? Aslında hatırlatmaz. Çünkü İran yöneticileri kendi söylemleri ile kendilerini bağlamaktadırlar. İsrail’in her vahşetine karşı, İran’dan bir yetkilinin fırlayıp “hesap soracağız” diye nara atmasından dolayıdır ki, pek çok insan bilerek bilmeyerek yeni bir vahşetle karşılaştığında “eyy İran hadi buyurun” demektedir. İran’a buyurun demek, 1.5 Milyar Sünni’nin yapamadığını İran’dan beklemek te değildir. Bekleyenler varsa zamanla boşuna beklediklerini göreceklerdir.

Kendi CB Reisi için, Irak ve Suriye’de milyonların katlinden sorumlu Kasım Süleymani için bir şey yapamayan İran, İsmail Heniye için ne yapabilir? Üstelik Heniye Tahran’da misafirken şehit edilmiştir. Misafirini korumaktan aciz olan bir ülkeden, İsrail’e hak ettiği cevap beklemek kişinin akıl sağlığı için ciddi bir sorun olabilir. İran’dan bir beklentisi olanlar için bu sorun yeterlidir.

İran’ın Filistinli hiziplere ve Lübnanlı Hizbüllah’a yaptığı yardımlar ile İsrail’e karşı,”vekalet savaşı” yaptığı nakaratı da bir züğürt tesellisidir. İsrail ile Hamas’ın savaşı başladığı 7 Ekim 2023’te Hamaney, “Biz Filistinlileri destekliyoruz ancak fiilen biz bu savaşın içinde olmayacağız” demedi mi? 7 Ekim’den sonra bu tutumunu değiştiren bir kararı, girişimi oldu mu? Hayır olmadı. Halbuki Suriye’nin Batı kesimi İran işgalindedir. Orada “Kudüs Gücü” adıyla on binlerce İranlı çete orada vardır. İran, Suriye üzerinden fiilen İsrail ile komşudur. Baas Partisini iktidarda tutmak için Suriye’ye yığdığı on binlerce askeri gücü vardır. İstese onları hemen İsrail’e karşı kullanabilir.

Buna karşılık vaktiyle Baas Partisinin İsrail’e karşı iki yüzlü tutumunu bile İran unutturmuşken, Türkiye’de bir Fars lobisi sabah akşam, “Filistin direnişinin İran sayesinde devam ettiğine” halkı inandırmaya çalışmaktadır. Oysa herkes elini vicdanına koyarak, İran mı daha çok Müslüman Arap öldürmüştür, İsrail mi daha çok Müslüman Arap öldürmüştür, sorusuna cevap vermelidir. İranlı çetelerin Irak ve Suriye’de öldürdüğü Arapların sayısı, İsrail’in 1948’den beri öldürdüğü Araplardan birkaç katı fazladır. Filistin, İran için yalnızca bir propaganda sebebidir. Fars yayılmacılığının örtüsüdür. Şiilik yoluyla her ülkede Fars lobisi oluşturmanın bahanesidir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.