İran-İsrail arasında, 46 yıldan beri uzaktan uzağa İran’ın vekiller aracılığı ile yapılan savaş, nihayet 13 Haziran 2025 günü İsrail’in ani saldırısı ile iki ülke arasında doğrudan savaşa dönüşmüştür. Ancak iki ülke arasında kuş uçuşu 1500 km olduğu için, aralarında bir kara savaşı olması mümkün değildir. Üstelik 10 milyon nüfuslu 22.145 km2’li İsrail’in, 86 milyon nüfuslu ve 1.648.195 km’lik İran ile kara savaşında galip gelmesi akla uygun bir seçenek değildir.
Ayrıca İsrail’i tek başına düşünmek büyük hatadır. İsrail aynı zamanda ABD (hatta AB) demektir. İsrail’in ihtiyacı olan hemen her şey, Batılı sömürgeciler tarafından karşılıksız ve hızlı bir şekilde ve bir yarış halinde İsrail’e taşındığı gibi, 12 gün süren İran-İsrail Savaşına ABD’nin, İsrail’in ihtiyaca ve isteğine göre, zaman zaman fiilen savaşa katıldığı haber olmuştur.
Yine savaşın doğrudan tarafı olan ABD’nin arabuluculuğu ile İran-İsrail arasında ateşkes sağlandı. İsrail’in daha önce Filistin, Lübnan ve Suriye ile yaptığı ateşkes anlaşmalarına sadık kalmadığı, adı geçen ülkelere İsrail’in ilk fırsatta saldırdığı bilinmektedir. Bu demektir ki İran tehdit altındadır, her an İran’a karşı yeni bir İsrail saldırısı olabilir.
İran ile İsrail arasındaki savaşın bir tiyatro olduğu söylemi inandırıcı değildir. Hiçbir ülke bir tiyatro gösterisi için, daha savaşın ilk gününde bütün komuta kademesini ve ondan fazla nükleer fizikçisini kaybetmeyi göze alamaz. Savaşın ilk günü öldürülen Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri’nin yerine atanan, Ali Şadmani’de bir gün sonra öldürülmüştür. Benzeri bir misillemeyi İran, İsrail’e karşı yapamamış, İsrail'in komuta kademesinden kimseyi öldürememiştir.
İsrail 1948’den beri, benzeri yıldırım saldırıları savaşın ilk gününde Mısır, Suriye ve Ürdün’e karşı yapmış ve bu ilk baskınları ile savaşlarda büyük üstünlük elde etmiştir. İran İsrail Savaşının başlamasından bir iki gün önce bütün dünyada, İsrail'in sabah akşam İran'a saldıracağı haber olurken, İran’da bu saldırının yok sayılarak komuta kademesinin çoğusunun kendi evlerinde öldürülmeleri şaşırtıcıdır. İsrail’i yeterince tanımadıkları ya da ciddiye almadıkları görülmektedir.
İran ordusu ve devrim muhafızları komutanlarının ve nükleer fizikçi bilim insanlarının evlerinde öldürülmeleri, İsrail’in İran içinde çok ciddi bir istihbarat ağı kurduğunun göstermiştir. Rejim muhaliflerinin korkulu rüyası olan İran istihbaratı Savama (ya da Vevak), İsrail istihbaratına karşı utanç veren bir yenilgi yaşamıştır. Sadece savaş esnasında değil, savaş öncesinde İsmail Heniye gibi Filistinli liderler de Tahran’da misafir kaldıkları evlerde öldürülmüşlerdir. Baskıcı, diktatörlükler her zaman dış tehdide karşı hazırlıktan söz ederler. Ancak onların esasa ilgisi ve hazırlığı içerideki muhaliflere karşıdır. Bu yüzden dış tehdide karşı hazırlık diktatörlükler için ikinci plana düşer. İran’da bu kuralın işlediği savaşla birlikte bir kere daha görülmüştür.
Bunun yanı sıra savaşın ilk gününden 12 Haziran 2025’ten itibaren İran hava sahası İsrail-ABD’nin denetimi altındadır. İsrail’e karşı İran bir tek uçak bile kaldıramamıştır. İsrail hava üstünlüğünün faydasını bir kere daha görmüştür. Maalesef yakın bir zamanda İran’ın kendi hava sahasının denetimini geri alma ihtimali yoktur.
Bu savaş İsrail içinde önemli gelişmelere yol açtı. İsrail'in hava savunması için kullanılan çelik kubbenin aslında bir efsane olduğu ortaya çıktı. Çünkü İran son otuz yılda geliştirdiği uzun menzilli füzelerle, İsrail’in çelik kubbesini yok edemedi ancak delik deşik etti. İsrail yönetimine, Yahudi halkına korkulu günler yaşattı. Yine de sivil kayıplar arasında büyük orantısızlık oldu. Çünkü İsrail’de toplam 30 kadar sivil ölümüne karşılık İran’da 500 kadar sivil öldürülmüştür. İsrail'in hava saldırısı düzenlemediği İran şehri kalmamıştır.
İran son 30 yıldan beri, kendisine taraftar yaptığı hizipler eliyle İran’a karşı savaştı ya da İsrail ile olan savaşın kendi sınırlarına ulaşmadan Yemen, Lübnan, Filistin hatta Suriye ile yürütmüştür. Ancak adı geçen yerlerde jeopolitik durum, İran’ın aleyhine değişmiştir. Artık İran İsrail Savaşı, İran sınırları içine taşınmıştır.
İsrail, İran’a karşı saldırılarının amacını önce rejim değişikliği, sonra İran'ın nükleer silah yapımının engellenmesi diye açıklamıştır. İran’da bir rejim değişikliğini temin etmeye İsrail'in gücü yetmez. Ancak hava destekli saldırıları ile İran’da yönetimi fena halde sarsabilir. Zayıflayan İran yönetimine karşı, Arap, Beluç, Türk ve Kürtlerin bağımsızlık hareketleri, zaman içinde İran’ın sonunu getirebilir.
İran’ın Rusya ve Çin ile yaptığı ittifaklardan dolayı, askeri açıdan tahkim edildiği, kimsenin bu ittifakların rağmına İran'a saldıramayacağı söylentileri, boş çıkmıştır. Rusya ve Çin, İran'a yapılan saldırıları kınamakla birlikte, uzaktan akıl vermekle yetinmişler, doğrudan savaşa taraf olmamışlardır. Önümüzdeki dönemde İran İsrail arasında meydana gelmesi muhtemel yeni savaşları da Rusya ve Çin seyretme pozisyonları ile geçirebilirler.
İran'ın kendi doğal sınırlarına çekilmesi, yönetimi altındaki toplulukların hak ve özgürlüklerini teslim etmesi, komşu ülkeleri karıştırma, iç savaş çıkarma işlerini bırakması, Müslüman komşularıyla iyi ilişkiler kurması, kendisi için tek çözüm yoludur.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Dr. Selami Saygın
İran tehdit altındadır
İran-İsrail arasında, 46 yıldan beri uzaktan uzağa İran’ın vekiller aracılığı ile yapılan savaş, nihayet 13 Haziran 2025 günü İsrail’in ani saldırısı ile iki ülke arasında doğrudan savaşa dönüşmüştür. Ancak iki ülke arasında kuş uçuşu 1500 km olduğu için, aralarında bir kara savaşı olması mümkün değildir. Üstelik 10 milyon nüfuslu 22.145 km2’li İsrail’in, 86 milyon nüfuslu ve 1.648.195 km’lik İran ile kara savaşında galip gelmesi akla uygun bir seçenek değildir.
Ayrıca İsrail’i tek başına düşünmek büyük hatadır. İsrail aynı zamanda ABD (hatta AB) demektir. İsrail’in ihtiyacı olan hemen her şey, Batılı sömürgeciler tarafından karşılıksız ve hızlı bir şekilde ve bir yarış halinde İsrail’e taşındığı gibi, 12 gün süren İran-İsrail Savaşına ABD’nin, İsrail’in ihtiyaca ve isteğine göre, zaman zaman fiilen savaşa katıldığı haber olmuştur.
Yine savaşın doğrudan tarafı olan ABD’nin arabuluculuğu ile İran-İsrail arasında ateşkes sağlandı. İsrail’in daha önce Filistin, Lübnan ve Suriye ile yaptığı ateşkes anlaşmalarına sadık kalmadığı, adı geçen ülkelere İsrail’in ilk fırsatta saldırdığı bilinmektedir. Bu demektir ki İran tehdit altındadır, her an İran’a karşı yeni bir İsrail saldırısı olabilir.
İran ile İsrail arasındaki savaşın bir tiyatro olduğu söylemi inandırıcı değildir. Hiçbir ülke bir tiyatro gösterisi için, daha savaşın ilk gününde bütün komuta kademesini ve ondan fazla nükleer fizikçisini kaybetmeyi göze alamaz. Savaşın ilk günü öldürülen Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri’nin yerine atanan, Ali Şadmani’de bir gün sonra öldürülmüştür. Benzeri bir misillemeyi İran, İsrail’e karşı yapamamış, İsrail'in komuta kademesinden kimseyi öldürememiştir.
İsrail 1948’den beri, benzeri yıldırım saldırıları savaşın ilk gününde Mısır, Suriye ve Ürdün’e karşı yapmış ve bu ilk baskınları ile savaşlarda büyük üstünlük elde etmiştir. İran İsrail Savaşının başlamasından bir iki gün önce bütün dünyada, İsrail'in sabah akşam İran'a saldıracağı haber olurken, İran’da bu saldırının yok sayılarak komuta kademesinin çoğusunun kendi evlerinde öldürülmeleri şaşırtıcıdır. İsrail’i yeterince tanımadıkları ya da ciddiye almadıkları görülmektedir.
İran ordusu ve devrim muhafızları komutanlarının ve nükleer fizikçi bilim insanlarının evlerinde öldürülmeleri, İsrail’in İran içinde çok ciddi bir istihbarat ağı kurduğunun göstermiştir. Rejim muhaliflerinin korkulu rüyası olan İran istihbaratı Savama (ya da Vevak), İsrail istihbaratına karşı utanç veren bir yenilgi yaşamıştır. Sadece savaş esnasında değil, savaş öncesinde İsmail Heniye gibi Filistinli liderler de Tahran’da misafir kaldıkları evlerde öldürülmüşlerdir. Baskıcı, diktatörlükler her zaman dış tehdide karşı hazırlıktan söz ederler. Ancak onların esasa ilgisi ve hazırlığı içerideki muhaliflere karşıdır. Bu yüzden dış tehdide karşı hazırlık diktatörlükler için ikinci plana düşer. İran’da bu kuralın işlediği savaşla birlikte bir kere daha görülmüştür.
Bunun yanı sıra savaşın ilk gününden 12 Haziran 2025’ten itibaren İran hava sahası İsrail-ABD’nin denetimi altındadır. İsrail’e karşı İran bir tek uçak bile kaldıramamıştır. İsrail hava üstünlüğünün faydasını bir kere daha görmüştür. Maalesef yakın bir zamanda İran’ın kendi hava sahasının denetimini geri alma ihtimali yoktur.
Bu savaş İsrail içinde önemli gelişmelere yol açtı. İsrail'in hava savunması için kullanılan çelik kubbenin aslında bir efsane olduğu ortaya çıktı. Çünkü İran son otuz yılda geliştirdiği uzun menzilli füzelerle, İsrail’in çelik kubbesini yok edemedi ancak delik deşik etti. İsrail yönetimine, Yahudi halkına korkulu günler yaşattı. Yine de sivil kayıplar arasında büyük orantısızlık oldu. Çünkü İsrail’de toplam 30 kadar sivil ölümüne karşılık İran’da 500 kadar sivil öldürülmüştür. İsrail'in hava saldırısı düzenlemediği İran şehri kalmamıştır.
İran son 30 yıldan beri, kendisine taraftar yaptığı hizipler eliyle İran’a karşı savaştı ya da İsrail ile olan savaşın kendi sınırlarına ulaşmadan Yemen, Lübnan, Filistin hatta Suriye ile yürütmüştür. Ancak adı geçen yerlerde jeopolitik durum, İran’ın aleyhine değişmiştir. Artık İran İsrail Savaşı, İran sınırları içine taşınmıştır.
İsrail, İran’a karşı saldırılarının amacını önce rejim değişikliği, sonra İran'ın nükleer silah yapımının engellenmesi diye açıklamıştır. İran’da bir rejim değişikliğini temin etmeye İsrail'in gücü yetmez. Ancak hava destekli saldırıları ile İran’da yönetimi fena halde sarsabilir. Zayıflayan İran yönetimine karşı, Arap, Beluç, Türk ve Kürtlerin bağımsızlık hareketleri, zaman içinde İran’ın sonunu getirebilir.
İran’ın Rusya ve Çin ile yaptığı ittifaklardan dolayı, askeri açıdan tahkim edildiği, kimsenin bu ittifakların rağmına İran'a saldıramayacağı söylentileri, boş çıkmıştır. Rusya ve Çin, İran'a yapılan saldırıları kınamakla birlikte, uzaktan akıl vermekle yetinmişler, doğrudan savaşa taraf olmamışlardır. Önümüzdeki dönemde İran İsrail arasında meydana gelmesi muhtemel yeni savaşları da Rusya ve Çin seyretme pozisyonları ile geçirebilirler.
İran'ın kendi doğal sınırlarına çekilmesi, yönetimi altındaki toplulukların hak ve özgürlüklerini teslim etmesi, komşu ülkeleri karıştırma, iç savaş çıkarma işlerini bırakması, Müslüman komşularıyla iyi ilişkiler kurması, kendisi için tek çözüm yoludur.