SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kadın cinayetleri

Yazının Giriş Tarihi: 10.05.2025 16:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.05.2025 16:51

Maalesef kadın cinayetleri devam ediyor. Buna paralel olarak kadın cinayetlerini aile kurumunun varlığına bağlayan "kadın cinayetleri politiktir" diyen takıntı da devam ediyor. Kadın cinayetlerinin önlendiği, ailenin korunduğu bir Türkiye, geleceğimiz için şarttır.

Ailenin temeli kadındır. Bu yüzden ailenin korunması, kadının korunması demektir. Kadını korumakta başarısız olan toplumların, aileyi koruması mümkün değildir. Birinin diğerine tercih edilmesi, eşyanın tabiatına aykırıdır. Maalesef Türkiye bu konuda iyi örnek değildir.

Kadının korunması, ailenin dağılma sebeplerini oluşturamaz. Aksi de geçerlidir. Ailenin korunması da kadının hukukunun, korunmasının yok sayılması anlamına gelmez. Kadın, ailenin bir nesnesi değil, temel unsurudur. Kadının korunmasında bu bakış tayin edici olmalıdır.

Kadının korumak iddiasında ailenin korunması yoksa, ailenin korunması iddiasında kadın yoksa, böyle bir koruma isteği temelinden yanlıştır. Bu yanlışta kadında aile de korunamamaktadır. Kadın cinayetleri sonunda, hafifletici sebeplerin, infaz indirimlerinin olması utanç vericidir.

Kadının korunması, kadının bütün kurallardan azade olması olmadığı gibi, ailenin korunması da bütün kuralların kadının aleyhine işlemesi demek olmamalıdır. İki koruma arasındaki denge, kadını da aileyi de korumuş olacaktır. Kadının doğal, doğuştan sahip olduğu hakların tamamının ya da bir kısmının yok sayılarak, ailenin korunması mümkün değildir. Böyle bir koruma kadını ailenin temeli olmaktan çıkarıp, kadını doğrudan nesne haline getirmektedir. Kadının nesne olduğu aileler, normal aile olmadığı gibi, öyle ailelerde yetişen erkek ve kız çocukları da sorunludur, sorunludur.

Ailenin kurulmasının ciddiyeti, önemi nişan düğün masrafları ile ölçülmez. Aileyi kuran eşlerin, kurdukları aile içindeki sorumluluklarının bilincinde olmaları, ona göre davranmaları, ailenin önemi için de devamı içinde temel bir şarttır. Ancak geleneksel aile yapısı içinde kadının nesne özelliği daha baskındır.

Geleneksel aile yapısının tesisinde ve devamında fıkıh kurallarının da az çok tayin edici rolü vardır. Arap örfünün önemli bir yer tuttuğu fıkıhta ise aile içinde kadının yeri en azından ikinci plandadır ve nesne özelliği baskındır. Türkiye'deki kanunlar da kadını korumakta yetersiz kalmaktadır. Dolayısıyla aileyi korumakta yetersizdir. Kadını nesne gibi gören anlayış terk edilmelidir. Kadının korunması, kadına karşı işlenen suçların cezalandırılması ve infaz uygulamaları yeni baştan ele alınmaya muhtaçtır.

Kadın cinayeti haberleri ile büyüyen çocuklar için, kadın cinayetleri giderek sıradanlaşmaktadır, vakayi adiye halini almaktadır. Bu durum geleceğimiz için de bir tehdit ve kaygı nedenidir. Kadın ve Aile bakanlığının varlığı maalesef bu sorunun çözülmesine bir katkı sunamamıştır.

Aile, kadının korunması ve güvenliği için yegane seçenek olmayıp, aksine kadın varlığı için bir tehdit kaynağı olmaya devam ettikçe, bu tür aile çevrelerinden kadın cinayet haberleri eksik olmayacaktır. İnsan tabiatına aykırı, ailesiz bir toplum düzeni hayaliyle kadın cinayetlerini aile kurumunun aleyhine bir veri olarak sunan anlayış, marazidir, tedaviye cevap vermesi şüpheli olsa bile tedavi kaçınılmazdır. Aile yalnızca kadın için bir korunma ve sığınak yeri değildir. Erkek için de bir korunma ve sığınak yeridir. Aileyi korumak kadın gibi erkeği de korumaktır.

Kadın cinayetlerinin hangi sosyal çevrelerde ortaya çıktığı konusu son derece önemlidir. Dindar muhitlerde (bazıları her nedense muhafazakar muhit demektedir) kadına değer verilmediği için, kadın cinayetleri o muhitlerde vakayi adiyeden görülmektedir iddiası münasebetsiz bir saplantıdır. Evet dindar muhitlerde de kadın cinayet haber örnekleri bulunmaktadır.

Ancak hiçbir kutsala aidiyet duygusu taşımayan, hiçbir kutsalı tanımayan, bilmeyenler arasında da kadın cinayet haberleri çoğalmaktadır. Varlığını içmeye, gezmeye, alem yapmaya adayan tiplerin gözünde kadının değeri elbette bir hiçtir. Basit bir nesnedir. Sanki böyle ipsiz sapsızların ortaya çıkmasında da dindarlık pay sahibiymiş gibi, bunların işlediği kadın cinayetleri de günün sonunda “dindar muhitler” başlığı altında sunulmaktadır.

Cenneti annelerin ayakları altında gören bir inancın bağlıları arasında ya da onların da yaşadığı bazen yönettiği toplum arasında, kadın cinayetlerinin artarak devam etmesi ciddi bir sorundur. Kadının güvende olmadığı, değer görmediği aksine can derdi yaşadığı bir toplum bütün lanetleri hak etmiş demektir.

Gelecek için nüfus artışının yerinde sayması hatta gerilemesi kaygı vericidir. Ancak bu konuda çokça nutuk atılmasına karşılık nüfus artış hızındaki gerilemenin nedenleri üzerinde durmaya kimse tenezzül etmemektedir. Evet şehirleşme belki ilk nedendir. Buna bağlı olarak velilik yaşı ertelenmektedir. Ancak Türkiye’de ki evlilik yaşının ertelenmesi, gecikmesi şehirleşme faktöründen çok daha ileridedir. Bir başka önemli hususta çoğu evliliklerin uzun sürmeyişidir. İncir çekirdeğini doldurmayacak işler için evliliği bitirmek yalnızca boşanan çiftlere (varsa çocuklarına) zararlı olmakla kalmıyor. Uzun vadede toplumda bundan zarar görmektedir. Boşanmadan evliliğini ömür boyu sürdürenler, artık madalya takılacak gibi azalmaktadırlar.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.